Dreadra

Müze

Büyü Rezervi: 20 saniye

Bilinen Büyüler: İyileştirme(1) + Alev Rüzgarı(1) + Alev Topu(40) + Korku(1) + Cam Ward(1)

Para:  20 gümüş

Silahlar: Ahşap Yay + Kısaltılmış Demir Kılıç

Envanter: Meridianın Küresi +Binek Atı + 4 mavi kristal

Ulva: Çelik Kılıç + Çelik Donatılı Kalkan + Mithril Tişört + Binek Atı

  

  Sabah, Tulkas kalkıp Ulvanın yaptığı kılıcı görmek için duvara dayanmış silaha yöneldi. Kılıç, normal boydaydı fakat kendi kısa kılıcı kadar hafifti. Kınını sürüp kılıcın altın renkli gövdesini açığa çıkardı. Sabah güneşi kılıca vurarak iyice parlamasına neden olmuştu. Yüzeyi pürüzsüzdü. Kabzası tam eline oturuyordu. Tulkas yeni silahını beğendi. Kınına soktup beline astı.

//Oyan kılıcı elde edildi.

  Yüzünü yıkadıktan sonra handan dışarı çıktı. Şimdi kullanmayacağı demir kılıcını satsa maddi sıkışıklığına biraz iyi gelebilirdi. Fakat o babasından kalma bir yadigar sayılırdı artık. "Ah, babacım." diyerek iç geçirdi. Ona ne olduğunu merak etti. 

  Müzeye vardı ve içeri girdi. Müze rehberi onu tanıdı. "Müzenin kalan kısmını mı merak ettiniz beyefendi?" dedi gülümseyerek.

Tulkas: "Hayır, Bela kültleriyle ilgili bir şey sormak için geldim. Meridianın tapınağının nerede olduğunu biliyor musunuz?"

 Adam tuhaf tuhaf baktı: "Onu neden bulmak istiyorsunuz? Girişi bilinmeyen bir güç tarafından mühürlenmişti. Yani oraya gitseniz bile içeri giremeyeceksiniz."

Tulkas, bizzat bir bela prensesi tarafından çağırıldığından orada birşeyler bulabileceğinden emindi. "Yine de görmek istiyorum. Akademik bir araştırma olarak."

 Rehber: "Aa! Sizin sıradan bir köylü olmadığınızı biliyordum. Tabii. Buyrun harita üzerinden göstereyim size. Tapınak Seher yıldızının güney doğusunda bir dağ yamacında bulunan kayalık bölgede bulunuyor."

Tulkas: "Teşekkür ederim. İyi günler." diyerek müzeden ayrıldı. Adam arkasından dikkatli dikkatli bakıyordu. 

  Atına atlayıp hızla yola çıktı. Kışyarına ulaşabilmesini sağlayacak kadar yemek almalıydı. Hayatta kalması bile paraya bağlıydı. İlk olarak, oyan harabelerinin bulunduğu dağa vardı. Orada kamp yapıp ertesi sabah doğuya dönerek karşısında gördüğü yüksek ve sivri dağa yöneldi.