Büyü Rezervi: 17 saniye
Bilinen Büyüler: İyileştirme(1) + Alev Rüzgarı(1) + Alev Topu(40) + Korku(1) + Cam Ward(1)
Para: 235 gümüş
Silahlar: Ahşap Yay + Kısaltılmış Demir Kılıç
Envanter: Meridianın Küresi + Gümüşümsü Cevher +Binek Atı
Ulva: Çelik Kılıç + Çelik Donatılı Kalkan + Mithril Tişört + Binek Atı
İkili birlikte sonraki odaya ilerlediler. Burası makine odası olmalıydı. Her yerde çarklar dönüyor, bazı vanalardan su buharı çıkıyordu. Ortam oldukça sıcaktı.
Az önceki odada olan şey tekrar oldu. Sarı bir top yuvarlanarak geldi ve örümcek makineye dönüştü. Alev püskürterek üstlerine geldi. Tulkas yine aynı taktikle onu kırıcaktı fakat bu sefer işler ters gitti.
Örümceksi makine öncekine göre çevik çıktı. Tulkas üstüne hamle yaptıkça kaçtı. Tulkas onu 3. davranışında ancak kırabildi fakat 6 saniyeden fazla rezervini kullanmıştı. Bu geriye 9 saniye bırakıyordu. Dikkatli olmazsa alev rüzgarının içinde wardı ortadan kaybolup onun yanmasına neden olabilirdi.
Ulva dönmeyip işlevsiz gibi görünen bir çarkı kırmaya çalıştı fakat başaramadı. Çarktaki metal ihtiyaçları kadar olmalıydı. Ulvanın demirci güdüleri metallerin ağırlıklarını uzaktan bile anlamasına neden oluyordu.
2 kırık makineyi sonraki odaya taşıdılar.
Bu odadaki örümcek makine daha da fena çıktı. Bu seferki havada taklalar atıyor ve bir insan koşusu kadar hızlı hareket ediyordu. Gelişi gürültüsüz olsa belki de Tulkasla Ulvayı gafil avlayacaktı. Tulkas onun kristalini tam büyü rezervi bitecekken kırabildi. Bir tane daha gelirse yapacak bir şeyi kalmamıştı.
Ulva: "Görünüşe göre dövüş sırası bende. İzle ve bu iş nasıl yapılırmış gör" dedi gülümseyerek.
Tulkas da ona gülümsedi. "Hey sence hangi kapıdan ilerlemeliyiz?" Odada 2 farklı oda vardı.
Ulva: "Kapıyı açıp içeri bakmamızı engelleyen bir şey yok. Şunu bi deneyelim. Gidip sağ taraftaki kapıyı açtı. İçeride yataklar ve bir masa vardı. Burası bir oyan yatakhanesi olmalıydı. Masanın altında örümceksi makineler hareketsiz yatıyordu. Masanın üzerinde ise mavi kristallerden vardı ve sağlamdılar.
Tulkas: "Sanırım şunları alıp incelesem iyi olacak." diyerek masanın yanına gitti. Kırık kristali bırakarak sağlam olanları aldı.
//4 mavi kristal envantere eklendi
Ulva: "İyi. Haydi diğer odayı deneyelim." diyerek diğer kapıya yöneldi. Oyanlar asansörün bozulma ihtimaline karşı yedek bir çıkış yolu bırakmış olmak zorundaydılar. Ulva kapıyı açtığında gerçekten de yedek asansörün bulunduğu odaya açıldı.
Ulva: "Hey gel bak! İşte yedek asansör. Getir şu hurdaları."
Odanın içine bir şey düştü. Bu biraz daha büyük sarı bir toptu. Yüksekliği bel seviyesindeydi. Top açıldığında içinden uzun bir insan figürü çıktı. Insansı bir makine. Kollarında bıçaklar vardı.
Ulva: "Tulkas buraya gel bi sorunumuz var."
Tulkas ulvanın yanına gelirken. "Halledebileceğine güve... Talos adına..."
Insansı makinenin bacakları yoktu. Onun yerine altındaki küre yuvarlanarak onu taşıyordu. Makine Ulvaya doğru kılıcını salladı. Oyan metalinden yapılma kılıç ulvanın kalkanını deldi fakat parçalamadı. Bunu fırsat gören Ulva kalkanıyla yana doğru çekerek makineyi düşürdü. Üzerine kılıcıyla vurdu fakat makineye zarar veremedi.
Ulva: "Kristali nerede?"
Tulkas dikkatle baktı. Makinenin metalden göğüs kafesinin ortasında mavi bi parıltı gördü.
Tulkas: "Göğsünde!"
Bu sırada makine yerden fırladı. Bir kolu hala Ulvanın kalkanına takılı kalmıştı. Fakat diğer kolu da kılıç şeklindeydi. Ulva kendine gelen bıçağa son anda vurarak aşağı gönderdi. Fakat bunu 2. kez yapamayabilirdi. Makine fazla güçlüydü.
Makine kolunu tekrar kaldırdı. Ulva da kendini koruma ümidiyle kılıcını kaldırdı. Bu darbeyi durdurabilir mi? Kendi de bilmiyordu. Makinenin kolu aşağı doğru indi. Ulvaya doğru değil. Yana doğru. Ulva makineye baktığında göğüs kafesinin boşluklarından bir okun girdiğini gördü. Tulkas elinde yayını tutuyordu.
Ulva ilk defa korkmuştu. Hayatını kurtaran Tulkasın omzuna başını koydu. "Aferin." diyebildi.
Tulkas: "Şanslıyız ki yakındaydım. Bir kaç metre daha uzakta olsam isabet ettiremeyebilirdim. Hey geçti. korkma. Bak ihtiyacımız kadar metal çıktı. Hadi bu lanet yerden çıkalım."
Ulva: "Bekle, şu nedir?" Ulva duvarın yıkılmış bir bölümünü işaret ediyordu. Yıkılan duvar, yapının içinde olduğu kaya malzemeyi açığa çıkarmıştı. Kayanın yüzeyi beyaz bir sakızla kaplanmış gibiydi. Ulva kendi sorusunu cevapladı. Heyecanlanmıştı.
"Bu bir ay cevheri! Baksana! Bununla ve senin çantandakiyle elf metali yapabiliriz! Bekle şunu taştan sökeyim." diyerek küçük bir kazma çıkardı. Ay cevheri sert değildi ama hiç bir şekilde kopmayacak kadar sağlamdı. Fazla sert olan elf gümüşüyle karıştığında hem sert, hem esnek hem de dayanıklı elf metalini ortaya çıkarıyordu. Eşi bulunmaz bir yay malzemesiydi.
Metal hurdalar ile yedek asansörden dışarı çıktılar.40 kiloluk hurdayı atlara eşit paylaştırdılar. Ve bu akşam, atlarını önünde bıraktıkları bozuk asansörün olduğu odada kaldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dreadra
FantasyEğer boyun eğersen, Ödülün Büyük olacak. Ben Belaların Prensi Clavicus Vile!