Büyü Rezervi: 14 saniye
Para: 485 gümüş
Silahlar: Ahşap Yay + Kısaltılmış Demir Kılıç
Envanter: Meridianın Küresi + Gümüşümsü Cevher
Bilinen Büyüler: İyileştirme(1 BR/s) + Alev Rüzgarı(1 BR/s)
Ulva, kendini bildi bileli babasının yanında Akçayda yaşardı. Babası hep çok çalışır ve onunla sadece akşamları ilgilenebilirdi. O doğmadan önce başlayan isyan bir iç savaşa dönüşmüştü. Bu nedenle babası askerlere sürekli mühimmat yetiştirmek zorundaydı. Fena para kazanmıyorlardı. Fakat bu para onları rahat ettiremiyordu. Ulva gündüzleri hep babasının çalışmasını izlerdi. Bazen ona küçük eşyaları getirerek yardım ederdi. Tabii küçük dahi olsa bir demirci eşyası, küçük kızlar için oldukça ağır olurdu. Bu durum ulvayı şehirde yaşayan erkek çocuklarından daha güçlü yapmıştı. Kız çocuklarından daha sert. Bu nedenle pek arkadaş edinemese de Ulvanın umurunda değildi. Babasıyla olmaktan mutluydu.
Yıllar geçip de Ulva büyüdükçe babası fiziksel olarak küçülüyordu. Fazla çalışmaktan dolayı adamın güçlü ve kalın kolları, ne kadar yemek yerse yesin inceliyordu. En sonunda bir gün, ağrılarından dolayı çalışamaz oldu. Ulva, babasına yardımcı olurken demirciliği neredeyse tamamen öğrenmişti. Babası yatağa düştüğünde o işin tüm yükünü omuzlarına almıştı bile.
Ulva bu işi sadece zorunluluktan yapmıyordu. Aynı zamanda kılıçları ve zırhları seviyordu. Hayali ise ejderha pullarından bir zırh yapmaktı. Ejderlerin, kendi nefeslerine dayanıklı bu pullardan yapılma zırhı giyen kişi, bir ejder nefesine dayanabilirdi. İster alevden olsun, ister ayaz.
Son zamanlarda Akçayda bir dedikodu yayılmıştı. Yakınlardaki bir köye ejder saldırmış ve saldırıdan kurtulan bir genç Akçaya gelmişti. Ejder kelimesi geçen her dedikodu Ulvayı meraklandırırdı ve bu genç Ulvayı çok meraklandırmıştı. Bir de Ulva bu şehirden çıkmak istiyordu. Demir dövmekten sıkılmıştı. Dünyada o kadar çok cevher vardı ki, onları dağ kalbinden söküp dövmek ve özel güçlere sahip silahlar yapmak istiyordu. Babası da bunun farkındaydı.
"Ömrüm boyunca Akçayın sınırlarından neredeyse hiç çıkmadım Ulva. Ve şimdi geçmişime bakıyorum da sanki hiç yaşamamışım. Tabii anneni ayarlayıp evlendiğim zamanlar ayrı. (gülümseyip göz kırpar) Senin de benim gibi olmanı istemiyorum kızım. Eğer gitmek istersen git. Bir yardımcı tutup kendi başıma yaşayabilirim. Yatağa bağımlı değilim ya!"
Demişti babası. Zayıf olmasına rağmen yürüyüp temel ihtiyaçlarını kendi giderebiliyordu. Fakat kemikleri öyle aşınmıştı ki 2-3 kilogramın üstündeki bir ağırlığı kaldıramıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dreadra
FantasyEğer boyun eğersen, Ödülün Büyük olacak. Ben Belaların Prensi Clavicus Vile!