Büyü Rezervi: 16 saniye (tulkas rezervi bitirmeyi unuttu)
Para: 235 gümüş
Silahlar: Ahşap Yay + Kısaltılmış Demir Kılıç
Envanter: Meridianın Küresi + Gümüşümsü Cevher +Binek Atı
Bilinen Büyüler: İyileştirme(1) + Alev Rüzgarı(1) + Alev Topu(40) + Korku(1) + Cam Ward(1)
Ulva: Çelik Kılıç + Çelik Donatılı Kalkan + Mithril Tişört + Binek Atı
Tulkas midesi bulanarak uyandı. Sıcaklanıyordu. Her zamanki gibi ulvaya sırtını dönerek yatmış olmalıydı. Fakat yastığında tuhaf tümsekler vardı. Samandan dolu yastıktan daha yumuşaktı. Bir tuhaflık vardı. Kafasını kaldırıp yastığa baktığında Ulvanın tişörtünü gördü. İçinde de Ulva vardı. Tüm gece kafası ulvanın göğüsleri üzerine mi uyumuştu? Tulkasın burnundan kan Ulvanın koluna damladı. Ulvayı uyandırdı. Ulva kendisine bakan Tulkası görünce bi tuhaflık olduğunu anladı. Aşağı baktığında tişörtü yerindeydi fakat pantolonu yoktu. Bu durumun farkında olmayan Tulkasın suratında bi tokat patlattı.
"Napıyon be!? Pantolonum nerde? Uf çok sıcak.."
"Ah"
Ulva bacaklarını örtü ile örttü. Bu sırada Tulkasın göğsünün çıplak olduğun fark etti. Çocuğun ince derisi göğüs ve kol kaslarını belirgin yapmıştı. Kaslı falan değildi tabii.
Tulkas: "Nord birasından dolayı sıcaklanıp çıkarmış olmalıyım. Pantolonun ayak ucunda. Haydi yola koyulmalıyız."
Ulva: "Sen beni aşağıda bekle, of başım! İçecek normal bir şeyler getir."
Tulkas tişörtünü giyip han salonuna indi. Bir şeyler alıp Ulvayı bekledi. Beraber kahvaltı yaptılar.
"Biz odaya ne ara çıktık Ulva?"
Hancı söze girdi.
"Lanet veletler bir daha size alkol malkol yok!"
Tulkas:"Ne oldu yahu?"
Ulva gülmeye başladı. Eğlendiği belli oluyordu.
"Sizin alkol yarışmanıza bütün misafirlerim katıldı. O kadar kusup ortalığı dağıttınız ki sabaha kadar temizlik yaptım! Sizi en son gördüğümde odanıza doğru giderken öpüşüyordunuz. Burası ahlaklı bir han. Kahvaltıdan sonra gidin!"
Son cümleler ikilinin utanmasına sebep oldu. Bu nasıl olabilirdi. Sen nasıl bir şeysin alkol?
Ulva: "Eğer bana bir şey yaptıysan kendini ölmüş bil Tulkas!" Kılıcını çekmiş Tulkasın göğsüne dayamıştı. Kılıcın sivri ucunda azcık kan vardı.
Tulkas ona bakabilseydi Ulvanın gözlerinin ateş bürüdüğünü görecekti. Fakat bakamadı. Hancı bile korkup gitti.
Neyseki Ulva Tulkastan öyle bir şey beklemiyordu. İç güdüsel olarak bu nerd çocuğa güven duyuyordu. Kahvaltıdan sonra atlarına yöneldiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dreadra
FantasyEğer boyun eğersen, Ödülün Büyük olacak. Ben Belaların Prensi Clavicus Vile!