Büyü Rezervi: 14 saniye
Para: 485 gümüş
Silahlar: Ahşap Yay + Kısaltılmış Demir Kılıç
Envanter: Meridianın Küresi + Gümüşümsü Cevher
Bilinen Büyüler: İyileştirme(1 BR/s) + Alev Rüzgarı(1 BR/s)
Tulkas demirciden içeri girdiğinde bıyıklı ve kalıplı bir adamla karşılaşacağını sanıyordu. Fakat karşısında kıvrımlı vücutlu, biraz kirli fakat beyaz tenli bir kız bulunca şaşırmış, kızarmıştı. İçinden pardon diyip çıkmak geçiyordu.
Ulva: "Merhaba Ben Ulva! Siz o bahsettikleri ejder saldırısından kurtulan genç olmalısınız. Nasıl yardımcı olabilirim?"
Tulkas, sorulan bu soruyu cevaplamadan mekanı terk edemezdi.
Tulkas: "mm kılıcımın bilenmesi gerekiyor bir de elimde bir çeşit cevher var onu tanımlayabilir misiniz?"
-"Tabii, tezgahın üzerine bırakın hemen geliyorum"
Ulva ellerindeki isi beze silerken Tulkas kılıcını ve parlak cevheri tezgaha bıraktı.
Ulva:"hmm bir bakalım, gümüşümsü bir renk, fakat gümüş değil. Gümüş cevherleri kara olur. Anladım. Bu bir elf gümüşü. Üzgünüm, bu gümüş kadar değerli değil. Fakat bunun rafine aytaşıyla alaşımı elf metali olur. Yani bundan çok kaliteli silah yapılabilir. Biraz bekle silahını bileyip geleceğim." diyerek kılıçla beraber tezgahın arkasına geçti. Tulkas da sandalyelerden birine oturdu.
5 dakika sonra içeri hızla bir şehir muhafızı girdi.
"Tulkas!"
Tulkas ayağa fırladı.
"Lord Balgruf acilen seni çağırıyor. Çabuk peşimden gel."
Tulkas muhafızın arkasından Lordun salonuna kadar koştu. Salonda Lord Balgruf, kumandan Irileth, bir kule bekçisi ve Farangar toplanmıştı.
Balgruf: "Gördüklerini tekrar anlat!" dedi kule bekçisine
Bekçi: "Çok hızlıydı. Gördüğün en hızlı şeydi."
Balgruf: " Gözcü kulesine saldırdı mı?"
Bekçi: "Hayır lordum. Fakat üzerimizde daireler çiziyordu. Tüm gücümle buraya kadar koştum."
Balgruf: "Aferin asker. Kışlaya gidip dinlen. Görevini layıkıyla yaptın. Irıleth adamları toplayıp kuleye gidin. Tulkas sen de onlarla git. Ejder görüp de hayatta kalmış tek kişi sensin."
Farangar: "Canlı bir ejderi görebilmem benim araştırmam için de büyük bir fırsat olur Lordum."
Balgruf: "Seni riske atamam Farangar. Askerler döndüğünde inceleme yapabilirsin. Haydi gidin!"
Irıleth: "Adamlarıma çoktan toplanma emri verdim bile. Tulkas gidelim."
Tulkas ve Irileth koşarak kışlaya doğru gittiler. Hanın ve dükkanların önünden geçerken Kapıda onu arayan Ulvayı gördü. Ulva Tulkası koşarken görünce bir şeyler olduğunu anladı ve içeri daldı. 5 saniye sonra kapıda 2 kılıç ve 1 kalkan tutarak belirdi. Tulkasın peşinden koşmaya başladı. O kadar yüke rağmen diğerlerine yetişti.
3lü Kışlanın önünde bekleyen muhafızların önünden koşarak geçti. Muhafızlar da onlara katıldı. Yaklaşık 15 asker peşlerindeydi.
Şehrin dışında stratejik bir yolun üzerine kurulmuş gözcü kulesine yaklaştıklarında kulenin bazı duvarlarında yıkılma olduğunu gördüler. Fakat kule hala ayaktaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dreadra
FantasyEğer boyun eğersen, Ödülün Büyük olacak. Ben Belaların Prensi Clavicus Vile!