Büyü Rezervi: 21 saniye
Bilinen Büyüler: İyileştirme(1) + Alev Rüzgarı(1) + Alev Topu(40) + Korku(1) + Cam Ward(1)
Para: 20 gümüş
Silahlar: Ahşap Yay + Oyan Kılıcı
Envanter: Meridianın Küresi +Binek Atı + 3 mavi kristal +1 dolu kristal
Ulva: Çelik Kılıç + Çelik Donatılı Kalkan + Mithril Tişört + Binek Atı
Tulkas adamın bir ritüeli gerçekleştirmek üzere olduğunun farkındaydı. Gizlice onu izlemişti. Adam büyü yapmaya başlar başlamaz üzerine korku büyüsü yaptı. Kalan bütün rezervini bunun üzerine harcıyordu. Birkaç saniye sonra adamın göz bebeklerinin dev gibi büyüdüğünü uzun mesafeye rağmen görebilmişti. İşte fırsat! Hızla okunu yerleştirip yayı çekti. Nişan aldığında adamın ağladığını gördü. Fakat duramazdı. Durursa ölürdü. Ok yaydan çıktı.
Adamın göğsüne saplanan ok onu pek etkilemiş görünmüyordu. Üstüne adam bir alev cini çağırdı. Tulkasın okuduğuna göre bu alev cinleri sınırsız sayıda alev topu büyüsü yapabilirdi. Tulkasın başı beladaydı. Keşke bir kalkanı olsaydı. Alev cini, kendi ışığıyla parlattığı tulkası gördü. Kolunu hızla sallayarak bir alev top gönderdi.
Tulkas refleksle kaçınmasa ağır zarar görebilirdi. Yanından geçip arkasındaki duvarda patlayan alev topu sırtını ısıttı. Umarım tişörtü alev almamıştır. Eliyle sırtını kontrol etti. O sırada 2. alev topunun üzerine geldiğini fark etti. Can havliyle cam kalkanını düşündü. Alev topu, 0.3 saniyecik bir sürede var olan cam kalkana çarptı. Alevleri, bir rüzgarla karşılaşmış gibi etrafa dağıldı. Kalkan, fiziksel saldırılara karşı zayıf olsa da büyülere karşı oldukça elverişliydi. Tulkas bu sefer şanslıydı. Alev cini tekrar saldırmadan yakındaki bir sütuna doğru koştu. Fakat o kadar hızlı değildi. Alev topu ona çarpmak üzere yola çıkmıştı bile. Tulkas son bir hız kazanmak için ileri doğru atladı. Alev topundan sıyrıldı fakat karnı üzerine düştü. Karnında, kanamayı tutan incecik pıhtı ikiye ayrıldı. Kan tişörtün iç yüzüne boşaldı.
Tulkas şimdilik bir siperin arkasındaydı. Fakat alev cininin ona yaklaşan hışırtısını da duyuyordu. İşi bitmişti. Kapaklandığı yerden doğrulmaya çalıştı. Eliyle yarasına bastırarak kanı durdurmaya çalışıyordu. Sonunda arkasında bir parıltı belirdi. Alev cini siperinin yanına kadar gelmişti.
Tulkas alev cinine baktı. Birazdan yanacaktı ve büyük ihtimalle ölecekti. Alev cini ona gösteri yapar gibi tüm vücudunu harladı. Sanki "Hey ben her zaman yanıyorum!" der gibiydi. Tabii bu tulkası avutmadı. Alev cini kolunu kaldırdı. Yanan ellerinin biçimsiz parmakları arasında bir alev topu oluştu. Alev cini o sırada mor renkle parladı. Bir kağıdın çizgi çizgi, alev sınırlarından yanması gibi grileşti. En sonunda küle döndü. Tulkas kurtulmuş muydu? Sanırım göğsündeki ok sonunda Trup'u öldürmüş, en azından bayıltmıştı. O anda da alev cinini bu dünyada tutan güç kaybolmuştu.
Tulkas tüm gücüyle yarasına bastırarak kanı durdurmaya çalıştı. Fakat karaciğer atardamarından pompalanan kan durmuyordu. Tulkas gerşeyi siyah beyaz görmeye başladı. Çok halsiz hissediyordu. Sonra herşey karardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dreadra
FantasyEğer boyun eğersen, Ödülün Büyük olacak. Ben Belaların Prensi Clavicus Vile!