Büyü Rezervi: 17 saniye
Bilinen Büyüler: İyileştirme(1) + Alev Rüzgarı(1) + Alev Topu(40) + Korku(1) + Cam Ward(1)
Para: 235 gümüş
Silahlar: Ahşap Yay + Kısaltılmış Demir Kılıç
Envanter: Meridianın Küresi + Gümüşümsü Cevher +Binek Atı
Ulva: Çelik Kılıç + Çelik Donatılı Kalkan + Mithril Tişört + Binek Atı
Ertesi sabah erkenden uyanıp yola koyuldular. Harabe tahminlerinden uzaktı. At sırtında neredeyse yarım gün sonra ancak oraya varabildiler. Güneş ufka yaklaşmıştı.
Tulkas ve Ulva atlarından inip onları bağlamadan bıraktılar. Atlarla güzel bir ilişki geliştirmişlerdi. Buna atlara heybelerindeki elmalardan vermek büyük katkı sağlamıştı. Hayvanlar, Ulva Tulkasa yaranıp Elma ödüllerini kapmak için her şeyi deniyorlardı.
Oyanlardan kalma harabe ıssız görünüyordu. Kubbeli yapının içine girdiler. Bir demir kol dışında hiç bir şey yoktu. Gözgöze gelip anlaştılar, sonra Ulva kolu çekti.
Altlarında bir hareketlenme oldu. Bir uğultu ve gıcırtı duyuldu. Sonra Üzerlerinde durdukları zemin alçalmaya başladı. Bu bir asansördü. Büyük, sarı renkli metalden yapılma çarklar dönüyordu etraflarında. Oyanlar uzun zaman önce kayıp dahi olsalar, yaptıkları makineler hala çalışıyordu. Bunda kullandıkları malzemenin kalitesi önemli rol oynamıştı. Bunları düşünen Tulkas, bu metalden silah yapmanın önemini daha iyi anladı.
Asansör bir odanın ortasına geldi.
Ulva: "Hmm bir bakalım. Sana yapacağım kılıç için 10 kilogram, Kendi kılıcım için 10, kalkanım için 10, zırhım için de bi 30 kilo daha toplasak sanırım yeterli olur."
Tulkas: "O kadar yükü kim taşıyacak peki?"
Ulva işin o kısmını düşünmemişti. Toplanan malzemenin demir ocağı olan bi yere kadar taşınması gerekiyordu. Ulva atına 40 kilogramlık yük ekleyemezdi.
Ulva "Hmm peki o zaman. Üst zırhım zaten var. Eldiven ve miğfer yapmak için 10 kilogram daha alsam sanırım yeterli olur. Dur bekle... bir 5 kilogram da bacaklarıma plaka zırh yapmak için alcam. Tamam, bana toplamda 25 kilo yeterli. Sen de 10 kilo topla. Zırh istersen biraz daha topla."
Tulkas zırhını tahta deri gibi büyülerden elde etmeyi amaçladığı için gerek görmedi.
O sırada odanın ortasına yuvarlanarak sarı bir top geldi. Top birşeye çarpıpı durdu ve açıldı. Ortaya topun etrafında 4 tane bacak çıktı. Bir de topun yüzeyinde delik açıldı. Delikten ateş fışkırmaya başladı.
Ateşler Tulkas ve Ulvaya ulaşmıyordu. Henüz. Tulkas önünde ward oluşturarak makinenin üzerine yürüdü. Alevler cama vurarak dağılıyordu. 2 saniye içinde Tulkas makinenin yanına geldi. Kılıcını wardın içinden geçirerek makinenin ateş fışkırtan deliğinden içine soktu. Kılıcın içerde camsı bir şeyi kırdığını hissetti. Makine hareketsizleşti.
Ulva: "Bu şey tam olarak oyan metalinden oluşmuşa benziyor. Hadi sökelim. " dedi gülümseyerek. Saldırıya uğramak onu hiç strese sokmamış gibiydi. Yanında getirdiği demirci aletleriyle makinenin içini açtı. İçi komple sarı metalden oluşma parçalardan oluşuyordu. Birde mavi camsı bir kristal vardı. Tulkas kristali kırmıştı.
Tulkas:"Sanırım makine enerjisini o kristalden alıyordu. Bende bir merak uyandı." diyerek Ulvanın yanına geldi. Kristalin kırık parçalarından birini alıp heybeye attı.
Ulva: "Bu makine yaklaşık 10 kilo gelir. Bundan 3 tane daha olsa tüm ihtiyacımızı karşılar."
Tulkas: "Her birine 2 saniyelik büyü harcasam 12 birim rezervi kullanmış olucam. Ondan sonra işleri senin halletmen gerekecek."
Ulva: "Sorun değil. Gidip şunu yukarı koyayım." diyerek makineyi kaldırdı. Asansör platformuna gidip yere bıraktı. Kolu yukarı kaldırdı. Fakat hiç bir şey olmadı. Tedirgin gözlerle Tulkasa baktı. O an Tulkas asansörün bozulduğunu anladı.
Tulkas: "Lanet olsun!"
Ulva: "Hey! hey! Endişelenme. Böyle yapılarda her zaman 2. bir çıkışın olduğunu duymuştum. İlerleyip diğer odaları da araştıralım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dreadra
FantasyEğer boyun eğersen, Ödülün Büyük olacak. Ben Belaların Prensi Clavicus Vile!