Akçay

220 26 4
                                    

Para: 200 gümüş

Silahlar: Ahşap Yay + Kısaltılmış Demir Kılıç

Midesi bulanıyordu ve üşüyordu. Enfeksiyondan dolayı ateşi yükselmiş her insanda olan tipik semptomlardı bunlar. Tulkas, yağmur diner dinmez yola koyulup akşama, akşamdan sabaha kadar tarlaların arasından yürüyerek, Akçay şehrinin önündeki at ahırına kadar gelmişti.  Nehirdalında da bir kaç at olsaydı bunca zahmete dayanmak zorunda kalmazdı. Seyis ileriden onu görmüş ve ona doğru geliyordu.

"Hey dostum sana ne oldu böyle?"

Tulkas ona nasıl yaralandığını ve Lorda önemli haberler getirdiğini söyledi. Bunun üzerine seyis bir at getirip Tulkas'ı Lordun salonuna kadar hızla getirdi. Kapı muhafızları Tulkas'ın silahlarını aldı ve koluna girip onu büyük salonun en ucundaki yükseltilmiş tahtın önüne getirdiler. Tahtta uzun sarı saçları geriye doğru taranmış, güçlü ve zengin görünüşlü bir adam vardı. Kalın, sert ve karizmatik sesiyle Akçayın Lordu konuştu.

Lord Balgruf: "Ne oldu genç adam?"

-Tulkas başından geçenleri ve köyde olanları bir bir Akçay'ın kralına anlattı. Balgruuf ejderin yaptıklarını dinlerken gözleri git gide açıldı. En sonunda yüzünde endişeli bir ifade oluştu.

Lord Balgruf: "Böyle bir şey nasıl olur? Ejderler buraya kadar asla gelmek istemezler. Burada onlara yeterli olacak kadar av yok. Burada kalırlarsa insanlara saldırmaya devam edecekler. Hey İrilet! Hemen Nehirdalına bir yardım ekibi gönderin! Bir de Farangar'ı çağırın gelsin. Bu durum çok ciddi. Eğer ejderler, kendi diyarlarını bırakıp dünyaya yayılmaya karar vermişse bu başkalarının da geleceği anlamına gelir. O zaman şehri nasıl savunacağız? Duvarlarımız bir işe yaramaz. Tulkas şuraya otur bir bakalım." diyerek tahtın önünde ziyafetler için kullandığı büyük masayı gösterdi. Tulkas oturdu ve bekledi. Önüne kızarmış tavuk getirdiler. Bu sırada geniş salona koyu mavi cübbeli bir adam girdi.

Farangar: "Beni emretmişsiniz lordum!"

Lord Balgruf: "Evet. Farangar. Bu genç, köyüne bir ejderin saldırdığını ve yardım istemek için geldiğini söylüyor. Sen bilgesin ve benim saray büyücümsün. Bir ejderin buraya gelmesi nasıl mümkün olur?"

Farangar: "Lordum. Bildiğiniz gibi ejderler bu dünyanın en verimli topraklarını kendilerine diyar edinmişlerdir. Başka yerde aç kalırlar. Eğer ejderin saldırdığı köyü incelememe izin verirseniz bazı cevaplara ulaşabilirim."

Lord Balgruf: "Olmaz Farangar. Senin riske girmeni göze alamam. Tulkasla konuş ve beraber çalışın .Bir de çocuğun yarasıyla ilgilen. Irilet! Gence 200 gümüş verin. Hem kendi köyüne hem de Akçaya önemli hizmetler etti."

Farangar: "Emredersiniz Lordum! Yemeğin bittiyse gel Tulkas."

DreadraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin