Sevgilim

1K 97 10
                                    

Sabah alarmdan önce mutlu bir şekilde kalktım. Bugünkü mutluluğumun sebebini düne borçluyum. Dün Bora bana beni sevdiğini söyledi. Bende ona onu sevdiğimi söyledim. Bir müddet sarıldıktan sonra üşüyüp hasta olmamam için beni eve bıraktı ve ben şu anda mutluluktan havalara uçuyordum. Evden çıkmak için aceleyle hazırlandım. Bir an önce okula gitmek istiyordum. Okulu sevdiğim için değil. Bora’yı görmek için. Onu görmeyeli sadece altı saat geçse de onu çok özledim. Hazırlandıktan sonra çantamı alıp hemen aşağı indim. Her zaman hazırlandığım saatten bir saat erken hazırlandım. Birkaç bir şey atıştırdıktan sonra dişlerimi fırçaladım. Banyoda ki aynada son kez kendime baktım. Ağzım neredeyse kulaklarıma varıyordu. Bu sayede çok nadiren belli olan gamzelerim ortaya çıkmıştı. Banyodan çıkıp merdivenleri seke, seke indim. Kapıyı açıp dışarı çıktığımda karşımda arabanın kaputuna yaslanmış Bora’yı gördüm. Elindeki telefonla uğraşıyordu. Kafasını kaldırıp beni gördüğünde aynı benimki gibi ağzı kulaklarına vardı. Hemen yanıma gelip elleriyle belimi sardı.

“Seni çok özledim sevgilim” dedi.

Sevgilim dedikten sonra şaşırmıştım. Ama neden şaşıracaktım ki o artık benim sevgilimdi.

“Bende seni özledim” dedim. Onun gibi sevgilim diyemedim. Ne yapayım utandım.

“Hadi o zaman gidelim” dedi Bora.

O sıra Bora’yı baştan aşağı süzdüm. Siyah tişörtü ve siyah pantolonu vardı üzerinde.

“Sen okula böyle mi geleceksin” dedim arabaya bindikten sonra.

Arabayı çalıştırıp bana kısa bir süre baktı.

“Bugün okula gelmeyeceğim” dedi.

Gülümsemem anında soldu. Başka bir şey demeden önüme döndüm. Ben beyefendiyi erken görebilmek için bir saat önce çıkıyım evden, o ne yapsın okula gelmesin.

Kısa bir süre sonra okula geldik. Sabah okula gelmek için acele eden ben şimdi okula giresim hiç yoktu.

“Asma suratını. Söz telafi edeceğim. Önemli bir işim var. Yoksa bende senden ayrılmak istemezdi.”

“Ne işiymiş o?” dedim.

Ellerini saçlarının arasına geçirip,

“Kurcalamasan olmaz mı?” dedi masum yüz ifadesi takınarak.

Kısa bir bakış attım ona ve arabadan inmek için hareketlendim. O sırada kolumu tutup kapıyı açmama engel oldu. Tek kaşımı kaldırıp ne var dercesine baktım.

“Tirip atma hemen” dedi beni belimden tutup kendine çekerek.

“Tirip atmıyorum” dedim. Sesim o kadar az çıkmıştı ki duymamış olabilirdi.

“İyi o zaman” dedi ve beni kendine daha çok çekti. Yanağıma bir öpücük kondurdu.

Her türlü iddiaya girerim domates gibi kızardım. Bora’da geri çekildikten sonra bu halime sırıttı. Sonra burnumu sıkarak,

“Hadi iyi dersler. Ha bu arda yaramazlık yapayım deme sakın.”

“Oldu canım. Öğle tenefüsü sütümü de içerim” dedim.

Ama bir dakika ben biraz önce ona canım mı dedim? Ve bu araba birden neden bu kadar sıcak oldu. Yangın var yangın var ben yanıyorum yetişin ha komşular tutuşuyorum diye söylenen iç sesimi zar zor susturdum. Sanırım kafayı yiyordum.

“Hadi biraz daha burada kalırsan senden hiç ayrılamayacağım.”

Benim için bir mahsuru yok dese de iç sesim ben hanım hanımcık bir kızdım. Ya da kendimi öyle zannediyordum. Her neyse gülümseyip arabadan indim. Bakalım Bora olmadan okul nasıl geçecekti.

Okula erken geldiğim için pek fazla kişi yoktu. Ama Ceyda ve Serkan gelmişlerdi. Hemen onların yanına gittim.

“Sen niye böyle sırıtıyorsun?” dedi Ceyda.

Hadi ama bir şey de gözünden kaçsın. Nasıl söyleyeceğimi bilemedim. O yüzden birden ağzımdan attım.

“Ben Bora ile çıkıyorum.”

İkisi de aynı ayna,

“Ne!” diye bağırdılar desem yalan olur. Resmen böğürdüler.

Tabi Ceyda’nın şaşkınlığı üzerinden atamasa da soru yağmurunu üzerime yağdırdı.

“Nasıl oldu? Ne zaman oldu? Sana açılırken ne söyledi? Sen ona ne söyledin? Nerde oldu?” diye ağzını bir açtı hiç susmayacak sandım. Allahtan erken gelmiştim de sınıfta üçümüzden başka kimse yoktu. En sonunda dayanamayıp,

“Yeter Ceyda. Bir soluklan kızım” dedim.

Serkan’a dönerek şaka olduğunu belli eder bir ses tonuyla,

“Sen buna nasıl dayanıyorsun?” dedim

“Vallaha sevgilim haklı. Sorduğu sorulara cevap ver” dedi Serkan.

“Sen de mi brütüs” dedim.

İkisine de kısa bir bakış attıktan sonra olayın tüm detayları ile anlattım. İkisi de şaşkın, şaşkın beni dinlediler. Sonra da Ceyda mutluluklar dileklerini, Serkan’da dikkatli ol öğütlerini verdi.

Sonunda okul yavaş,yavaş toplanmaya başlamıştı. Aklım Bora’daydı. Bütün gün onu görmeden nasıl geçecekti?

***

Sonunda tüm dersler bitti. Çıkışa doğru Serkan ve Ceyda ile birlikte yürüyorduk. Çıkış kapısından çıktıktan sonra Ceyda ve Serkan’la vedalaştım. Onlar durağa doğru ilerlerken bende etrafa göz atıyordum, belki Bora gelmiştir diye. Ama görünürde yoktu. Yüzüm asılırken arkamda duyduğum ses ile tekrar gülümsedim.

“Beni mi arıyorsun?”

Arkamı dönüp baktığımda Bora’yı gördüm. Koşar adımlarla yanına gittim ve ona sarıldım. O da müthiş kahkahasını attı.

“Fazlasıyla özlenmişim heralde”

Ondan ayrılmayarak cevap verdim.

“Evet” dedim.

“Hadi o zaman gidelim.”

İçimden ne kadar da ona sarılarak durmak istesem de yavaşça kollarımı çözdüm. Arabaya bindik. Bora arabayı sürmeye başladı. Ben de onu izlemeye. Bir ara camdan dışarı baktığımda ev yolunda olmadığımızı anladım.

“Yanlış yola saptın heralde” dedim.

“Hayır. Doğru yoldayım.”

“Bora bu evin yolu değil.”

“Eve gittiğimizi kim söyledi ki”

“Nereye gidiyoruz o zaman?”

“Süprizleri sever misin esmer?”

Temiz Kalan Tek SayfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin