EREN
Yerde beyaz elbisesi kana bulanmış Ceyda'yı gördüğümde içimi tarifsiz bir acı sardı. Cenk bana silah çektiğinde Ceyda önüme atlamıştı ve benim yerime o vurulmuştu. İçimde oluşan acıyı soğuk kanlılıkla bastırmaya çalışsam da olmuyordu. Etrafta ki sesleri duyamıyordum. Ceyda'nın yere serili olan vücudunu kucağına alıp çıkışa doğru ilerledim. Birisi adımı seslendi. O yöne baktığımda Bora arabanın kapısını açmış gelmemi bekliyordu. Hızla arabaya doğru ilerleyip Ceyda'yı arka koltuğa kucağıma aldım. Araba hızla ilerlerken Ceyda'nın yüzünü inceliyordum. Onu hiç bu kadar yakından incelememiştim. Kızınca çatılan kaşlarını, laf yiyince büyüyen gözlerini biliyordum. Ama şimdi...
"Eren" dedi Bora.
Hastahanenin önüne gelmiştik. Hemen arabadan inip hastahaneye girdim. Getirilen sedyenin üzerine Ceyda'yı bıraktım. Sadye ile birlikte bir odaya doğru ilerliyorduk. Hemşirelerden birisi,
"Bundan sonrasına göremezsiniz" dedi.
Durdum. Sanki zaman durmuş gibiydi. Ben en son annemin ölümünde böyle olmuştum. Ölmez değil mi? Ceyda da annem gibi ölmez değil mi? Yarası o kadar ağır olmamalı. Sadece o beyaz elbisesi kanı o kadar çok gösteriyordu değil mi? Bedenimin sarsılmasıyla kafamı kaldırıp beni sarsan Bora ve ağlamaktan gözleri kızaran Gece'ye baktım. Bora hiçbir şey demedi. Ama ben onun gözlerinden ne demek istediğini anlıyordum.
"Cenk yaptı" dedim. Dişlerimi ve yumruklarımı orantılı bir şekilde sıkarak.
BORA
Cenk şerefsizinin işiydi. Benim canımı acıtmak için bu sefer kardeşim gibi gördüğüm Eren'e saldırmıştı. Ama Ceyda Eren'in önüne atladığı için Ceyda vurulmuştu. Cenk'in grubundan birini Cenk Gecelerde kalacağı akşam kaçırmıştık. Cenk'te oraya gelince onu yakaladık. İyice pataklamıştım onu. Gece'ye bir daha yaklaşmasına diye. Ama o bu sefer Eren'e zarar vermeye çalışmıştı.
"Polisi arayalım" dedi Gece.
"Olmaz. O itin cezasını ben vereceğim" dedi Eren ve hastahanenin çıkışına doğru ilerledi. Ben ve Gece de onun peşinden gittik. Haklıydı. Ben de olsam onun cezasını kendim verirdim. Zaten öyle de yapıcam. Cenk'in cezasını Eren'e verdiricem. Ama şimdi değil.
"Eren kardeşim dur" dedim ve kolundan çekip durdurdum.
"Bırak kolumu Bora. O şerefsizi geberteceğim" diye bağırdı Eren.
Gece hiçbir şey demeden bize bakıyordu.
"Bak kardeşim. Haklısın. O şerefsizin cezasını sen vericeksin söz. Ama şimdi değil. Yolda bizimkiler aradı. Yakalanmışlar o iti. Elimizde hiçbir yere kaçamaz. Senin şimdi Ceyda'nın yanında kalman lazım" dedim. Ben ne ara bu kadar mantıklı bir konuşma yapar hala gelmiştim.
Eren kafasını yukarı aşağı sallayıp hastahaneye geri girdi.
"Bora yanlış bi-bir şey yaz yapmayacaksınız değil mi?" dedi Gece.
Gece'yi kendime çekip sarıldım. Bu güne kadar neler yaptığımı bilmediği için bu soruyu sormuştu. Ben ise onun bu sorusunu cevaplayamadım. Gece'nin elinden tutup hastahaneye girdim. Hastahanede bir kargaşa vardı. Oraya doğru ilerlediğimde Eren bir doktorun yakasına yapışmış havaya kaldırmıştı. Hemen Eren'in yanına gidip onları ayırdım.
EREN
Doktora Ceyda'yı sorduğumda yarasının ağır olmasına rağmen güçlü olduğu için dikiş atmada sorun olmadığını, hatta şimdi uyandığını söyledi. Buraya kadar ne kadar da normal ve güzel haber değil mi? İşte sorun buradan sonrasında başlıyor. Doktor içeride onun erkek arkadaşı olduğunu söyledi. Ceyda'nın yeni bir erkek arkadaşı olup olmadığını bilnediğimden sinirle içeri daldım. Serkan'ı Ceyda'nın elinden tutmuş olarak gördüm. Hiç düşünmeden Serkan'ı kolundan çektiğim gibi dışarı çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Temiz Kalan Tek Sayfa
Dragoste"Korktum Gece. İlk defa korkunun nasıl bir şey olduğunu hissettim. Sana bir şey olacak diye korktum” “Neden korktun? Sonuçta ben senin neyinim ki? Umrunda olmayan bir kızım.” “Gerçekten böyle mi düşünüyorsun” dedi Bora. Söylerken sesi titremişti. “...