İlk Öpücük

992 87 5
                                    

BORA

Elimdeki kağıdı buruşturup bir kenara fırlattım. Cenk şerefsizi Gece'yi kaçırmıştı. Benim evimden benim sevdiğim kızı kaçırmıştı. Bu düşünce aklıma hücum ettiğinde sinirle duvara yumruğumu geçirdim. Elim duvarın içine geçmişti. Elimi duvardan kaldırdığımda taşlar küçük parçalar halinde yere dökülmüştü. Gece burada olsa kim bilir nasıl tepki verirdi. Cebimden telefonu çıkartıp Eren'i ardım.

"Efendim abi" dedi Eren.

"Cenk piçi Gece'yi kaçırdı."

"Nasıl oldu abi? Yenge senin yanında değil miydi?"

"Başlatma lan nasıl olduğundan. Gece'yi kaçırdı diyorum o piç. Hemen bütün adamları topla o piç kurusunun gidebileceği tüm mekanları basın. Yarım saatiniz var. Eğer yarım saatte Gece'yi bulamazsanız başınıza neler geleceğini biliyorsunuz." Diye kükreyip telefonu kapattım. Tekli koltuklardan birine oturdum. Ellerimi saçıma geçirdim ve üçlü koltuğa baktım. Daha on dakika önce Gece ile o koltukta gülüyorduk. Ama şimdi ben tekli koltukta Gece yanımda olmadığı için deliriyorum. Başımı ellerimin arasına aldım. Masanın üzerinde çalan telefonumu alıp açtım. Arayan Eren'di.

"Buldunuz mu?" diye sordum.

"Abi mekanın kapısının önüne biri kutu bırakmış."

Eren'in lafını kesip,

"Bana ne lan" diye çıkıştım.

"Abi bir dinlesen."

"Konuş" diye tısladım.

"Kutuyu açtığımızda içinde bir not vardı. Kız bu adreste diye."

"Adresi çabuk bana mesaj at."

"Tamam abi"

Telefonu kapatıp masanın üzerindeki arabanın anahtarını aldım. Evden hızlıca çıktım. Telefonuma gelen mesajla arabayı adrese doğru sürdüm. İçimde tarif edemediğim bir his kapladı. Canım acıyordu. Gece'nin başkasının yanında olduğunu bilmem, tehlikede olduğunu bilmem canımı yakıyordu. Boğuluyordum. Gecesiz boğuluyordum. Arabayla sonunda adrese varmıştım. Bir depoydu. Hızla arabadan inip deponun kapısına geldim. O sırada arabalarıyla Eren, Batuhan ve Emre gelmişti. Depoya girdim. Depoya pencereden hafif süzülen güneş vardı. Yerde eli ve ayağı bağlı Gece'yi görmemle ona doğru koşmam bir oldu. Yanına geldiğimde gözlerini irice açmış bana bakıyordu. Gözlerinden korkmuş olduğunu anladım. Hemen onu çözüp yerde doğrulttum.

"İyi misin?" dedim.

Olumlu anlamda başını salladı. Ama gözleri dolmuştu.

"Çok korktum" dedi ve gözünden bir iki damla yaş süzüldü.

"Korkma. Ben yanındayım esmerim" dedim ve onu kucağıma alıp kaldırdım. Arkamdan Emre seslenince kafamı ona doğru çevirdim. Kafası ile duvarı işaret ediyordu. Duvara baktığımda,

Daha Oyun Yeni Başladı

Yazıyordu. Sinirden gerilirken Gece kafasını boynuma gömerken tüm gerginliğim yok olmuştu. Onu arabaya götürüp bindirdim. Sonra bizim çocukların yanına gidip,

"Kutuyu kim getirmiş gören olmuş mu?"

"Motorlu biri kutuyu badigartlara fırlatıp kaçmış." Dedi Batuhan.

"Mekan ne zamandır belli yol geçen hanı oldu lan."

"Haklısın abi" dedi Batuhan.

Eren'e dönüp,

"O piçi buluyorsunuz" dedim ve arabaya doğru ilerledim.

Arabaya binip dağ evine doğru yol aldım. Arada sırada Gece'ye bakıyordum. Ama o kafasını yaslamış olduğu camdan hiç kaldırmadı. Dağ evine geldiğimizde arabadan indik. Anahtarı çıkarıp içeri girdiğimizde içimden bir küfür savurdum. Şimdi bu duvarın hali ne diye iki saat cırlayacaktı. Tabi ben bu durumdan ne kadar da şikayetçi gözüksem aslında değildim. Benim için önemli olan onun yanımda olması.

GECE

Ne diyeceğimi bilmeden şaşkınca duvara bakıyordum. Bakışlarımı bana bakan Bora'ya çevirdiğimde onu sırıtarak gördüm. Bakışlarım hemen eline kaydı. Hafif kanıyordu. Çığlık atıp elimi ağzıma götürdüm.

"Senin duvarla derdin ne?" dedim.

Bir süre bana baktıktan sonra konuştu.

"Tişörtüm sana yakışmış ama gidip üzerine başka şeyler giysen daha iyi olur" dedi.

"Konuyu değiştirmeye çabalama."

"Hadi esmer. Üşütüp hasta olacaksın."

"Bora elin kanıyor ya."

"Tamam tamam bağırma. Sağır olacağım."

Kızgınlıkla mutfağa ilerleyip dolabı açtım ve buz çıkardım. Mutfaktaki çekmeceleri de biraz karıştırdıktan sonra havluyu bulup salona geçtim. Bora'nın eline buzu koyduğumda canı acıdı mı diye ona baktım. Kafamı kaldırdığımda bana baktığını gördüm. Sırıtarak,

"Benim için endişelendin mi?" dedi.

Yok ciğerci Naci usta ciğerleri doğrarken elini kesmiş 1 ay iş göremez raporu almışta ona endişelendim. Şimdi ciğerleri kimde yiyeceğiz. Dedi iç sesim. Ne saçmalıyorum ben ya.

Bora'ya dönüp kısık bir sesle,

"Evet" dedim.

Sırıtıp beni kucağına aldı.

"Benim için endişelenme. Sen yanımda olduğun sürece ben iyiyim" dedi.

Şaşkınlıkla ona baktım iltifatlara alışkın biri değildim. Beni bu düşüncelerden aniden sıyıran Bora'nın belime koyduğu elleri ile beni kendine doğru çekmesi. Kalbim hızla atarken gözlerim Bora'nın gözlerinden dudaklarına kaydı. Yavaşça birbirimize yaklaşırken nefesimi tutmuştum. Beynim uyuşmuş gibiydi. Hiçbir şey hissetmiyordum. Tek hissettiğim kalbimin delice atan ritmiydi. Bora ile artık aramızda mesafe kalmamıştı. Bora elini yanağıma koyup dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gözlerimi kapatmıştım. Bora benim ilk aşkım olmakla birlikte artık ilk öpücüğümün de sahibiydi.

Temiz Kalan Tek SayfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin