*Ceyren*

888 47 10
                                    

Selam. Geçen bölüm Ceyda ve Eren sahneleri yazamadım. Bu yüzden bu bölüm sadece Ceyren sahnesi olarak yazdım. Ceyda ve Eren'i Ceyren olarak kısalttım. Daha iyi bir fikri olan varsa söylesin. İyi okumalar.

CEYDA

Nerede bu cafe ya? Hayır yani buluşmak için bir yer seçiyorsanız adam akıllı bir yer seçin bu ne böyle ya. Yok bu eski arkadaşlarım kafayı yemiş. Yeni dedikodular olmasa hayatta buluşmam onlarla ama ne yaparsın el mahkum. Dedikodu önemli sonuçta. Sonunda buluşucağımız kafanin önüne geldim. Telefonumdan mesaj sesi gelince elimi çantaya daldırdım. Bu değil bu da değil bu hiç değil. Heh sonunda buldum telefonu. Tuş kilidini aç, mesajlara gir ve telefonu duvara atma isteği uyandıran mesajı oku.

Kimden: Burcu (eskilerden)

Canım bugünkü buluşmayı iptal ettik.

Canınız çıksın sizin emi. Beni buraya kadar niye sürüklediniz o zaman. Of ya yorgunluktan öldüm. Bari cafe ye gireyim de bir şeyler içeyim. İçimden kızlara söylene söylene içeri girdim. Bir masaya oturup sıcak çikolata söyledim. Gözlerimi cafenin içinde gezdirirken gördüğüm manzarayla ağzım bir karış açık kaldı. Eski sevgilim yanında da Banu'yla oturuyorlar. Şimdi siz bunun hikayesini bilmezsiniz. Ben size özet geçeyim. Buğra yani orda oturan çocuk. Kendisi eski sevgilim olur. Onunla en uzun çıkma süremi yaşadım. Tamı tamına iki hafta. Düşünebiliyor musunuz? Ben ve biriyle iki hafta çıkmak. Ben düşünemiyorum da. Nasıl böyle bir şey yaptım anlamıyorum. Neyse işte ben bundan ayrıldıktan yarım saat sonra şu yanındaki Banu ile çıkmaya başladı ve burada birlikte oturduklarına göre hala birlikteler. İnsan bi tuhaf oluyor yani onlar orada birlikte takılsınlar. Ben burada sap sap oturayım. Ağrıma gidiyor ağrıma şekerim. Neyse ya sıcak çikolatamı içip görünmeden kalkarım bende. Zaten görmezler beni birbirlerinin ağzının içine düşecekler neredeyse. Tam içmemi bitirmek üzereyken karşımda bana sırıtarak bakan Eren'i gördüm.

"Senden kurtuluş yok mu be?" dedim.

"Bende sana o soruyu soracaktım" dedi ve karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu.

"Şimdilik var. Çünkü ben kalkıyordum" dedim ve ayağa kaltım. Eren kolumdan tutup oturttu.

"Valla bırakmam bi çay daha iç"

"Sana manyak mısın diye sormayacağım. Zaten manyak olduğunu biliyorum. Şimdi bırak kolumu gidicem" dedim ve ayağa kalktım. O sırada bize bakan Buğra ve Banu'yu gördüm. Banu Eren'i yiyecekmiş gibi bakıyordu. Tekrardan sandalyeye oturdum. Bu fırsat kaçmaz de mi?

"Ne oldu hani gidecektin?"

"Sanane oturmaya karar verdim seni ne ilgilendiriyor?" diye terslendim.

"Sana manyak mısın diye sormayacağım. Zaten manyak olduğunu biliyorum."

"Benim repliğimle bana mı laf sokmaya çalışıyorsun?"

Kafasını yukarı aşağı salladı.

"Gerizekalı" diye söylendim.

Sırıttı ve garsona gelmesi için el işareti yaptı. Garson yanımıza geldi.

"Her zamankinden" dedi. Herifteki havaya bak.

Garson bana döndü ve beni baştan aşağı sırıtarak süzdü. Bakışlarından rahatsız olup yerimde kıpırdandım. O sırada Eren,

"Aynısından" diye dişlerinin arasından tısladı. Garson Eren'in sesi ile irkildi. Ondan korktuğu anlamıştım. Kim korkmazdı ki o tıslamadan. Ben bile korkmuştum. Hele ki Eren'in sabahki kavgasını gördükten sonra ona laf söylerken temkinli olmayı aklımın bir köşesine not ettim. Ama bu not sadece bugünlük geçerliydi. Yarın kesinlikle o nota uymayacaktım. Garson yanımızdan gittikten sonra Eren telefonu ile uğraşmaya başladı. Aklıma sabahki olay gelince Eren'e

Temiz Kalan Tek SayfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin