Ruh Hastası

1.2K 128 11
                                    

Nerede ise gözlerim yuvalarını terk ediyordu. Utancın iki katına çıkmış beni kovalıyordu. Sırada ayaklarını yana çevirip geçmemi sağladı. Bense bozuntuya vermeden sıraya geçip oturdum. O da anında sıraya kafasını koyup yattı ve ders boyunca öyle kaldı. Uyumadığını tahmin edebiliyordum. Ama insan bir kımıldar, kafasını kaldırır. Hiç mi sıkılmadı bütün ders diye geçirdim içimden. O sırada da zil çalmıştı. Sınıfın çoğu dışarı çıkmıştı. Ben ise ismini dahi bilmediğim yanımda oturan yakışıklı çocuğa bakıyordum. Bir anda kafasını kaldırıp ciddi bir şekilde kömür karası gözleri ile bana baktı.

“Bütün ders bana bakmaktan sıkılmadın mı?” diye sordu.

Bense afallamış bir biçimde yüzüne bakıyordum. Gözleri açık olmadığı halde benim ona baktığımı nasıl anlamıştı ve daha önemli bir soru bütün ders ona mı bakmıştım. Şaşkınlıktan sıyrılamayıp salakça bir soru sordum.

“Sen bütün ders uyumaktan sıkılmadın mı?” diyiverdim.

İlk başta suratı biraz ciddileşti sonrada bir kahkaha patlattı. Sınıfta olan üç dört kişi bize baktı. Daha doğrusu yanımda anırırcasına gülen domuza baktılar desem daha doğru olur. Kaşlarımı çatıp ona,

“Anırmaz mısın?” dediğimde koyu siyah olan gözleri hızla yerini gri renge bıraktı. Bir anda ciddileşmişti.

“İstediğim gibi anırırım bücür. Bundan sana ne?”

“Bana bücür deme.”

Gözlerini kısarak bana baktı ve her bir harfin üstüne basa basa,

Bücür.” Dedi ve sıradan kalkıp sınıfın kapısından çıktı. Sınıfta birkaç kişinin hepsi bana uzaylı gibi bakıp aralarında fısıldaşıyorlardı.

Bense zilin çalmasını beklemeye ve hiç değilse gözlerin benim üzerimden çekilip derse odaklanırlar diye umut ediyordum. Kafamı sıraya koydum. Burnuma vanilya kokusu geldi. Bu kokuyu buraya sindiren kişinin daha deminki ruh hastası olduğuna emindim.

Kafamı omzunda hissettiğim elle kaldırdım. Ön sırada oturmuş bir kız ve bir erkeği gördüğümde samimi olmasına özen göstererek gülümsedim. Kız,

“Merhaba ben Ceyda” dedi.

“Gece” dedim.

Yanındaki çocuk da,

“Ben de Serkan” dedi.

Ceyda dudaklarını ısırıp kıvranmaya başladı ve sonunda dayanamayıp konuşmaya başladı.

“Ya aslında ben sana bir şey soracaktım.”

Yüz ifadesi çok komikti. Bu hali ile aynı dışarı çıkmak için annesinden izin alan küçük çocuğa benziyordu.

“Tabi sor” dedim. Bu cümlen üzerine ağzı kulaklarına kadar vardı. Şimdi daha çok merak ediyordum onu bu kadar kıvrandıran şeyin ne olduğunu.

“Bora’ya ne söyledin de kahkaha attı” dedi ve sonradan, “Oh be sonunda sorabildim.”

Kaşlarımı çatıp Ceyda’ya baktım.

“Bora?”

“Yanında oturan kişi işte.”

Sonradan jeton düştü. Ceyda bizim şu ruh hastasından bahsediyordu.

“Ben bir şey yapmadım. Kendi kendi kendine kahkaha attı ruh hastası.”

“Ruh hastası mı?” dedi Serkan konuşmaya dahil olarak.

“Evet ruh hastası. Bi çok ciddi bir şekilde konuşuyor, bi kahkaha ayıyor” dedim kendimi savunurcasına.

“Ne Bora seninle konuştun mu?” dedi Ceyda gözlerini açarak. Tam cevap veriyordum ki, konuşmaktan dinlemediğimiz dersin hocası tam önümüzde durdu ve bize sert bir bakış attı.

Temiz Kalan Tek SayfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin