Merhaba... Uzun bir ara oldu ama bölümle geldim. Ben elimden geldiğince yazmaya devam ediyorum ama okunma sayıları açıkçası hevesimi elimden alıyor ve gerçekten üzülüyorum.
Okunma sayıları aynı şekilde devam ederse finali erkene çekmeyi düşünüyorum. İyi okumalar...
Bölüm 17
Her insanın yaşamında keşke ve iyi ki dediği bir an vardır. Benim en büyük keşkem ailem, iyi ki dediğim her anda ise Çağan oldu. Kalbinde, gözlerinde yaşattığı sevgi hayatımdaki tüm yalanlardan sonra tutunacak en büyük dalım oldu.
Nişanımızın üzerinden iki hafta geçmişti ve hala gerçek olup olmadığını anlamak için parmağımda yüzüğe bakıyordum. Her şey o kadar güzel gidiyordu ki, bir şeylerin bunu bozmasından deli gibi korkuyordum.
Bu iki hafta içinde düğün için hazırlıklara başlamıştık. Çağan, hem Çiğdem anneye hem de Kayralar'a yakın bir yerden ev almıştı. Eşyalarımızı da yavaş yavaş alıp yerleştirmeye başlamıştık. Evimizde ikimizin de dokunuşlarının olması beni çok mutlu ediyordu. İkimize ait bir yaşama biraz daha yaklaştığımızı hissettiriyordu.
Bu iki hafta içinde hem ev işini oldukça kolaylamış hem de nikah için tarih almıştık. Bir buçuk ay sonra düğünümüzü yapacaktık. Geçen her gün, heyecanıma biraz daha heyecan ekliyordu. Bugün de iş çıkışında Çağan'la yemek yiyecektik. Bu hafta ikimizin de işleri oldukça yoğundu ama yine de birbirimize zaman ayırmak için elimizden geleni yapmıştık.
Eşyalarımı toparlamaya başladığımda telefonumun sesini duydum. Arayan kişiyi gördüğümde dudaklarıma küçük bir gülümseme yerleşti ve daha fazla beklemeden telefonu açtım.
''Ömrüm?'' Çağan'ın sesini duyduğumda dudaklarımdaki gülümseme biraz daha büyüdü.
''Çağan?'' dedim kısık bir sesle.
''Bahar'ım? Ne yapıyorsun?''
''İşlerim bitti çıkacaktım şimdi.'' Dedim bir yandan çantamı toparlarken.
''Ben de az sonra çıkacağım. Biraz bekle gelip alayım seni.''
''Yemek yiyeceğimiz yer buraya çok yakın Çağan, biraz yürümek istiyorum. Orada buluşuruz olur mu?'' Kısa bir an cevap vermediğinde söylediğim şeyi düşündüğünü anladım.
''Bahar'ım emin misin?'' Odamdan çıkıp asansöre doğru yürümeye başladım.
''Evet, eminim. Hatta şirketten çıktım bile. Bugün biraz yoğundu hem biraz yürüyüp hava almış olurum.'' Dedim şirketten çıktığımda. Bir an sonra karşıdan yumuşacık sesini duydum.
''Tamam, o zaman sen nasıl istersen öyle olsun. Birazdan orada olurum. Seni seviyorum.'' Gülümsedim.
''Ben de seni seviyorum.''
Telefonu kapatıp çantama koydum ve deniz kenarına doğru geçip yürümeye devam ettim. Denizin burnuma dolan kokusu sanki günün bütün yorgunluğunu almış, ruhuma huzuru aşılamıştı.
Bugün işten biraz erken çıkmıştım. Çağan'la buluşacağımız yere geldiğimde bizim için ayrılan masaya oturdum. Bakışlarım denizi bulduğunda aklıma ailem geldi. Kendi kendime gülümsedim. 'Aslında hiç olmayan ailem!' dedim içimden. Nişandan birkaç gün sonra Esra Hanım ve Derya Hanım yanıma gelmişlerdi. Parmağımdaki yüzüğü gördüklerinde yüzlerinde beliren o ifade geldi gözlerimin önüne. Şaşkınlıkla hayal kırıklığı arasında bir duyguyla bakmışlardı bana.
Yaptıkları onca şeyden sonra hala nasıl yüzüme bakabiliyorlardı bilmiyordum. Gözlerim esen hafif rüzgarla dalgalanan denize çevrildi yeniden. Aynı ben gibiydi deniz de bugün. Dalgalarıyla kıyıya vurmaya çalışıyordu içindeki sıkıntıları, dertleri, pislikleri... Ben ise ne yapacağımı bilmiyordum. İçimde biriktirdiklerimi vuramıyordum kıyılarıma. Bunca yıl beni yalanlarla uyutan insanları anlayamıyordum. Affetmeyi zaten istemiyordum ama yine de içimde bir yerlerin çok fazla acıdığını tüm benliğimle hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutluluk Baharı(YAYIMDA-TAMAMLANDI)
General Fiction''Geç kaldım değil mi?'' diye sordum ümitsizce bakışlarımı tekrar ona çevirirken. Gözlerimin en derinine baktı. ''Bana söylediklerin... Çok kırdı beni, kendimi çok kötü hissettim Bahar, senin canını yaktığımı düşündükçe kendimden nefret ettim.''...