Bölüm 4

8.6K 426 319
                                    

Merhabalar:) Çağan ve Bahar'la geldim yine...

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur:) Lütfen oy ve yorumlarınızla desteğinizi esirgemeyin olur mu? İyi okumalar:)...

Bölüm 4

Duyduğum cümleden sonra kulaklarım diğer tüm seslere kendisini kapatmışken verebildiğim tek yanıt kısık sesli bir ''Hı?' oldu. Bana bakan gözlerinden geçen gülümsemeyi birkaç saniyeliğine de olsa fark ettim.

''Diyorum ki; bundan sonra daha çok karşılaşacağız birbirimizi biraz tanısak hiç fena olmaz.''

Gerçekten bunu mu söylemişti? Az önce duyduğum cümle tamamen kendi hayal gücümün uydurduğu bir şey miydi? Bana cevap vermemi ister gibi baktığında başımı olumlu anlamda salladım ama ona bir cevap verecek sesi bulamadım kendimde. O da başını olumlu anlamda sallayarak duruşunu dikleştirdi ve kapımı yavaşça kapatarak kendi tarafına geçip arabayı çalıştırdı. Hadi bakalım Bahar Şule Ertekin bu günü lütfen saçmalamadan bitir olur mu?

......&&.....&&.....

Söylediğim cümleden sonra verdiği tepki o kadar güzeldi ki birkaç dakika o halini izledim gülümseyerek. Sonra cümlemi biraz daha değiştirerek söyledim bu defa ve vereceği cevabı bekledim. Kabul ettiğinde hiç zaman kaybetmeden yola çıktık. Boş zamanlarımda geldiğim büyük bir kafeydi geldiğimiz yer. Büyük ahşap kapısı eskitilmiş ve ayrı bir hava katmıştı buraya. Ama içeriye girdiğinizde oldukça modern bir şekilde dekore edilmiş bir ortamla karşılaşıyordunuz ve bu da geçmiş ve şimdiyi aynı anda yaşadığınızı hissettiriyordu.

Arabadan inip içeriye girdiğimizde deniz kenarına yerleştirilmiş masalardan birine oturduk. İkimiz de konuşmadık bir süreliğine. Bahar, büyük bir gülümsemeyle etrafı incelerken ben de onu izlemiştim. O çok doğaldı, her hareketi içinden gelerek yapıyor ve içinden geldiği gibi konuşuyordu. Bakışları bana döndüğünde kendimi toparladım ve ben de ona gülümsedim.

''Zaman bulduğumda buraya gelirim çoğu kez. Denizle dertleşirim, onu dinlerim. Yalnızlığımı unutmaya çalışırım burada.''

Gözlerinden geçen belki de onlarca duygu vardı ama en belirgini anlayıştı o an. Beni anladığını biliyordum. Yalnızlığı anlayan biri yalnızlığı yaşıyor demekti bana göre. Her zaman fiziksel bir yalnızlık olması gerekmezdi insanın yalnızlığı bilmesi için. Onlarca kişinin içinde bile ruhun, kalbin yalnızlığını hissedebilirdi insan.

Tam bir şey söyleyecekken yanımıza gelen garsonla sustu. O an o garsonu boğmamak için kendimle adeta savaştım. Ne olurdu iki dakika sonra gelseydin?

''Hoş geldiniz, ne alırsınız?''

''Ben bir tane sade Hatay kahvesi istiyorum.'' dedim ve Bahar'a baktım. Kısa bir an düşündükten sonra cevap verdi.

''Aynısından olsun.''

Daha önce içmiş miydi acaba diye merak ettim ama bir şey demedim. Garson yanımızdan ayrıldığında bakışlarımı tekrar ona çevirdim. Daha fazla dayanamadım ve bir anda sordum.

''Kötü bir haber mi aldın? Yani bir anda kötü oldun da o telefondan sonra...''

Kısa bir an bakışlarını denize çevirdi. Sanki söylemekle söylememek arasında sıkışıp kalmış gibiydi. Sonra derin bir nefes aldı ve bakışlarını tekrar gözlerime çevirdi.

''Aslında kötü sayılmaz ama... Ailevi sorunlar işte.''

Başımı onaylar anlamda salladım ve daha fazla üstelemedim. Belki, birbirimizi biraz daha tanıdıktan sonra anlatırdı ama şimdilik bu kadarı bile yeterliydi benim için.

Mutluluk Baharı(YAYIMDA-TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin