Bölüm 5

9.1K 384 266
                                    

Merhaba çok fazla konuşmadan sizi Çağan ve Bahar ile başbaşa bırakıyorum.

Bu bölümden sonra çok kısa bir ara veriyoruz.

Kapak için Şule'me çok teşekkür ediyorum, çok teşekkürler ablacım😊😍

İyi okumalar... Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin olur mu?

Bölüm 5

  Çağan ben eve girene kadar beklemiş, ben içeriye girdikten sonra gitmişti. Kendimi salondaki koltuğa attığımda ellerimle yüzümü kapattım. Ne yapmıştım ben öyle, neler düşünmüştüm Kayra Hanım ve onunla ilgili? Kendi kafamda neler kurmuştum ve gerçek ne çıkmıştı. Abisinden bahsederken Çağan'ın da gözlerinde Kayra Hanım'ın gözlerindekine benzer bir hüzün bulutları toplanmıştı. O anlatmak istememişti ama ben Buğra Özoğlu'nun iki sene önce bir kaza geçirdiğini duymuştum. Abisinin acısını hâlâ ilk günkü gibi yaşadığını ona bakan herkes anlayabilirdi, ben de anlamıştım.

  Çağan ile tanıştığım günden beri kendimi anlamakta zorluk çekiyordum. Beynim benden habersiz bir sürü şey düşünüyor ve bunlar ne yazık ki dilime de vuruyordu. Kendi kafamda kurduğum şeyler git gide çoğalıyordu. Korkuyordum... Bağlanmaktan, kaybetmekten, hayal kırıklığına uğramaktan... Sevmekten ve sevilmemekten... Şimdiye kadar hep annem sevmişti beni, ben babamın sevgisini hissedemeden büyümüştüm. Belki kendince sevmişti kızını ama ben bunu, o istemediği sürece bilemeyecektim. Bana karşı şimdiye kadar hep sert olmuştu babam, bana baktığında en çok gördüğü yaptığım hatalardı. Hiç saçlarımı öpmedi mesela ya da korktuğumda sarılmadı. Yanımdaydı ama... Yok gibiydi. Ama en çok onun söyledikleri yakardı canımı, en çok ona kırılırdım ben.

  Bu yüzden korkuyordum, babama çok kızmış da olsam yine de ona değer verip seviyordum ama ben bir erkeğin sevgisini tanımıyordum ki! Sevgisizliğine şahit olmuştum sadece, kırıp üzmesine... Korkuyordum çünkü hissediyordum. Belki de bu yüzden onun söylediği her şey beni bu kadar etkiliyordu. Onun bana karşı attığı her adımında ben Çağan'a bağlanmaya başlıyordum.

  Yavaşça doğruldum oturduğum koltukta ve gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Bu şekilde olmamalıydı, ben bu kadar güçsüz, bu kadar çabuk teslim olan biri olmayacaktım.

   Sabah uzun zamandır bu kadar isteksiz bir şekilde uyanmıştım. Bu akşamı düşündükçe kendimi biraz daha kötü hissediyordum. Annemi kırmamak için kabul etmiştim ama daha o saniyede pişman olmuştum. Oldukça uzun bir zamandan sonra tekrar oraya gidip babamı görecek olmak hem endişelendiriyor hem de kırgınlıklarımın tekrar ortaya çıkmasına neden oluyordu. Bütün gün hiçbir şey yapmadan oturmuştum. Ah, aslında bir şey yapmıştım. Çağan'ı düşünmemeye çalışıp, onu gördüğümde etkilenmemek için kendimle kavga etmiştim. Annem neredeyse her saat başı arıyor ve gelip gelmeyeceğimi, fikrimi değiştirip değiştirmediğimi soruyordu. Her seferinde aynı cevabı veriyordum ama yine de bir saat geçmeden tekrar arıyordu. En son arayışında bir kez daha ararsa gelmeyeceğimi söyleyerek tehdit etmiştim ve yaklaşık üç saattir aramıyordu. Çok fazla özen göstermeden hazırlandım, bulabildiğim en sade elbisemi giyip saçlarımı kendi haline bıraktım. Evden çıktığımda, bu gecenin çabuk bitmesi için dua ettim.

  Otelin önünde taksiden indiğimde, karşımda gördüğüm koca bina birkaç yıl önce babamla ettiğim kavgaları hatırlattı yine. Tek bir kelimesini atlamadan... İçeriye attığım adımlarda tonlarca yük vardı sanki. Işıklarla aydınlatılmış bahçe ve ana kapıdan içeriye girdiğimde mat siyah koltuklar ve tavandan sarkan antika bir avize karşıladı beni. Yere döşenmiş gümüş rengini andıran taşlar avizenin parlaklığında daha da can bulmuş, duvarda belirli aralıkla yerleştirilmiş tablolar ortama ayrı bir hava katmıştı. Çok değişmişti, annemin bana binbir ısrarla yaptırdığı ve havuza açılan büyük kapının yanında duran o büyük tablonun yerinde büyük antika bir saat duruyordu. Üzerinde benim izimi taşıyan her şeyi kaldırmışlardı sanki benden tamamen kurtulmak ister gibi.

Mutluluk Baharı(YAYIMDA-TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin