Merhaba, bölüm daha erken gelecekti ama bu iki hafta çok yoğundu ve bölümü yazamadım. Ama yazar yazmaz da geri geldim:) Bir sonraki bölümü daha erken yayımlamaya çalışacağım.
Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar:)
Bölüm 28
Hastaneden çıkmamızın üzerinden iki haftadan daha uzun bir zaman geçmişti. Çağan da ben de ilk zamanlara göre çok daha iyiydik. Yüzündeki izler neredeyse kaybolmuş, ilk günlere göre çok daha rahat yürümeye başlamıştı. En büyük sorun kolunda olduğu için kolundaki sargı birkaç hafta daha kalacaktı.
Ben ise kendime her zamankinden çok daha fazla dikkat ediyordum. O gün yaşadığım şey bebeklerimi kaybetme korkusunu yüreğime ilmek ilmek işlemişti sanki. Onlara bir zarar gelmesine asla izin vermeyecektim.
Dudaklarım küçük bir gülümsemeyle kıvrılırken karnımı yavaşça okşadım. Elimin altında hissettiğim hareket dudaklarımdaki gülümsemeyi biraz daha büyütürken oturduğum yerden yavaşça kalktım.
O günden sonra kimse bana pek fazla bir şey söylemese de Çağan'ın da Buğra abinin de Ahmet Ertekin'in peşinde olduğunu biliyordum. O adamın bir an önce yakalanmasını ve hak ettiği cezayı çekmesini istiyordum. Birkaç gün önce Derya anne bir kez daha gelmişti. Onun yaşananlarda suçu olmadığını bilsem de onu da affedemiyordum. O adama karşı hissettiğim bütün duygularımı öldürmüştüm içimde. Artık o adamdan nefret bile etmiyordum. Hiç tanımamış gibi hissetmek nefret etmekten çok daha iyi geliyordu. Yine de bazen yaptıklarını hatırladığımda içimde küllenen nefretin sıcaklığını hissedebiliyordum.
Derya anne son kez geldiğinde onunla açık açık konuşmuştuk. İçimde biriken her şeyi, hissetmekten vazgeçtiğim bütün duygularımı anlatmıştım ona. Yaşanan bunca şeyden sonra tek bir şey istemiştim ondan ve o da beni tahmin ettiğimden daha iyi anlamıştı.
Bir Hafta Önce...
Çağan, Buğra abiyle birlikte kontrol için hastaneye gittiğinde evde tek başıma kalmıştım. Gitmek için ısrar etsem de Çağan kabul etmemiş, dinlenmem gerektiğini ve hemen döneceğini söylemişti. Evde yalnız olduğumu bildikleri için Kayra ve Çiğdem anne yanıma geliyorlardı.
Kahvaltı masasını toparlayıp salondaki koltuğa yavaşça oturduğumda yorulduğumu daha çok hissetmiştim. Yaşadığımız o kötü günün etkileri ufak da olsa kendisini göstermeye devam ediyordu. Çok daha çabuk yorulmaya başlamıştım ve bulabildiğim her yerde, her boşlukta uyuyordum. Karnımdaki ufak hareketleri hissettiğimde gülümsedim ve başımı koltuğun arkasına yaslayıp gözlerimi kapattım. Bir elim karnımı okşarken huzurun tadını çıkardım.
Kısa bir an sonra zil çaldığında annemlerin gelmiş olduğunu düşünerek yavaşça kalktım ve kapıyı açtım. Karşımda gördüğüm kişiyle birlikte yüzümdeki gülümseme de yavaşça dondu.
''Merhaba Bahar.'' Derya anne yüzünde çekingen bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Üzerimdeki şaşkınlığı atıp merakla ona baktım.
''Derya anne, seni beklemiyordum.'' Dedim sakin olduğunu düşündüğüm bir sesle.
''Seni rahatsız etmek istemiyorum ama zamanın varsa biraz konuşabilir miyiz?'' Derin bir nefes aldım ve kısa bir an gözlerine baktım. Gözlerinde gördüğüm hüzün içimde bir yerlere dokunmuştu. Yavaşça yana doğru çekildim ve içeriye girmesine izin verdim.
Salondaki koltuklara karşılıklı oturduğumuzda ellerini önünde birleştirdi ve kısa bir süre gözlerini etrafta dolaştırdı. Gözleri beni bulduğunda bakışlarına anlayamadığım duygular yerleşti. O kadar karmaşıktı ki gözlerindeki duygular, ne hissettiğini tam olarak anlayamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutluluk Baharı(YAYIMDA-TAMAMLANDI)
General Fiction''Geç kaldım değil mi?'' diye sordum ümitsizce bakışlarımı tekrar ona çevirirken. Gözlerimin en derinine baktı. ''Bana söylediklerin... Çok kırdı beni, kendimi çok kötü hissettim Bahar, senin canını yaktığımı düşündükçe kendimden nefret ettim.''...