Size bayram şekeri gibi bi bölüm yazdığımı düşünüyorum.. Umarım siz de en az benim kadar beğenirsiniz :)
BAL GİBİ
9. Bölüm
Sinirden kudurmak üzereydim! Ne demek yaa! Resmen noktanoktaymışım gibi.. Tövbe tövbee!
Sakinleş Balım.. Derin bir nefes aaall!! On'a kadar say ve bırak.. Tekrar yap aynısını.. Bi daha.. Bi daha..
Yok olmuyor.. Geçmiyor.. Sinirim bir türlü geçmiyor.. Kafamı dağıtacak bir şeyler yapmam lazım.. Unutmam lazım.. Böyle bir şeyi nasıl unutucam orası muamma ama olsun.. Bi şekilde unutucam!
Hızla iskeleye attım kendimi.. Ayaklarımı iskeleden sarkıtıp denizi seyretmeye başladım.. Gözlerimi kapatmış denizin huzuruna bırakacaktım ki kendimi telefonum çalmaya başladı.. Ilgaz'dı.. Kahretsin! Ne diyecekti ki! Açmayacaktım! Her ne diyecekse duymak istemiyordum!
Meşgule verip çantama attım telefonu.. Atmamla tekrar çalması bir oldu.. Belki o değildir "babamdır" deyip tekrar baktım ama yine oydu! Tekrar meşgule verdim ve çantama attım.. Taş çatlasa 2 dakikacık sessiz kaldıktan sonra telefonum tekrar çaldı.. Bu sefer açmaya karar verdim! Her ne diyecekse desindi! Ağzının payını verip yüzüne kapatacaktım en nihayetinde!
"Ne istiyorsun yaa?! Ben bu kızı nasıl daha fazla incitebilirim diye düşünüp yeni bir şey buldun, onu mu söyleyeceksin?!" diyip cevabını bekledim.. Ah tam bir taramalı tüfek gibi konuşmuştum!
"Balım? Kuzum n'oldu? Telefonu bakmadan açtın sanırım hı?"
Ali'ydi.. Allah beni ne etsin!! Niye bakmadan açarsın ki telefonu?!
"Şey.. Ali pardon yaa.. Evet öyle oldu.. Bakmadan açtım."
"Önemli değil de.. N'oldu? Kim kızdırdı seni böyle? Nerdesin sen? Yanına geliyorum!"
Yerimi söyleyip kapattım telefonu.. Ali'yle dertleşmek iyi gelebilirdi.. O beni anlayan nadir kişilerden biriydi.. Eminim gıdıklayacak, güldürecek, soğuk esprileriyle neşemi yerine getirecekti.. Getirsin de zaten.. Ona çok ihtiyacım var.. Neşeli Balım'dan eser kalmadı çünkü..
Kimselerin takılmadığı eski iskeleye uzanıp yüzüme değen güneşin cildimi yakmasını bekledim.. Birkaç dakika sonra yaktı da.. Ceyda'yla Deniz yanımda olsa "Kalk kız kalk camış gibi yatmışın güneşin alnına.. Çillerin çıkacak.. İnsan bi krem sürer.. Hiç olmadı gölge bi yere yatar. Kalk çabuk şurdan" diyip yaka paça kaldırmıştı beni.. Ardından "Hiç kendine bakmıyosun Balım! Başımıza kalacaksın bu gidişle" diye eklemişlerdi.. Her zamanki nutuklarını atıp beni düşündükleri için yine sevindirmişlerdi beni.. Hayalleer Hayaller..
Ben böyle dalıp gitmişken dizlerimin altındaki boşlukta bi el hissettim.. Daha sonra boynumun altından geçti başka bi el.. Ve beni kucağına aldı.. Bunlar olurken gözümü hiç açmadım.. Çünkü tanıyordum bu ellerin sahibini.. Bu kokuyu.. Biricik arkadaşım Ali'mdi bu..
Ne yapacak acaba diye aklımdan geçirirken gözlerimi yine açmadım.. Ve konuşmadım da.. Ne yapacağını merak ediyordum ama sabrediyordum.. Bekliyordum.. İlk hamle ondan gelmeliydi.. Ve geldi de..
Ama! Ama!
Ali seni öldürücem! Geberticem seni Ali! Leş kargalarına yediricem o beni tutan ellerini.. Ayaklarının altına tuz sürüp keçilere yalatıcam! Kazıklı Voyvoda'nın kazıklarına oturtucam! Taksim'de çırıl çıplak dolaştırıp göğsünün üzerine "gecesi 50 lira" yazdırıcam! Aletini kesip 100 parçaya ayırıcam! Sonra da sünnet çocuklarının pilavlarına karıştırıcam.. Bittin sen oğlum bittin! Eşhedü'yü çekmeye başla bence!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAL GİBİ #Wattsy2020
Ficção Adolescente"Gülme Garantili Romantik Komedi" desek de inanmayın a dostlar. Zira hayatı, 6.7 imdbli gerilim filmi tadında ilerleyen bir Balım Özdemir'imiz var. Tabi Antalya'nın gelgitli havaları da işin içine karışınca.. Neler oluyor neler! Aslında her şey o gü...