12. Bölüm - Sevdiğim

1K 67 29
                                    

BAL GİBİ

12. BÖLÜM

Ilgaz solumda mutluluk sağımda öylece gittik güzel Lara yolunu. Allah'ım ben bu şehre gerçekten aşığım.. Bir yerde okumuştum. Antalya'da 365 günün 300'ü güneşli geçiyormuş. Düşünsenize kafadan 300 gün mutluluk! Tabii benim gibi güneşe aşıksanız!!

Yemin ederim mutsuz uyandığım sabahlarda pencereden sızan o küçücük güneş ışığı bile gülümsetmeye yetiyor beni. Ahh yaa ne masrafsız kızım. İki güneş görmeye bile mutlu oluyorum. Görünüz Ilgaz Bey görüünüüüzz.. Nerde bulcan böyle kızı başka ha ? Nankörsün oğlum sen nankör! Şimdiye senin bana deli divane aşık olman gerekirdi. Yüzümü görmeden bir gün bile geçiremiyor olman gerekirdi. Bana çoktan nikahı basmış olman ger-

Ayy!! Uçtun yine Balım Hanım acilen inişe bekleniyorsunuz! Bana da bak sen! Özgüven tavan olmuş he -heeyytt!! Acaba özgüvenim yüzümden mi böyle? Dışardan da mı böyle yansıtıyorum kendimi yoksa sadece iç sesime mi özel bir durum bu ? Yok yok kesin yansıtıyorum. Ilgaz da o yüzden aşık olmadı bana demek ki. İtici miyim lan ben! Nedir yani!

"Senin sorunun ne çocuk?!"

Ilgaz sağ kaşını kaldırmış bana bakıyorken içten içe bastım yine küfürleri.. Hayır yani iç ses haber ver bir kere de.. Bak şuan benle olan konuşmanı bitirdin dışarıya hatta ulusa sesleniş yapıyorsun haberin olsun de!

"Ama nerdee!!"

Ilgaz o güzel boynunu tamamen bana döndürüp "Balım? İyi misin?" dedi.. Ah be yarim bir bilsen içimde ne fırtınalar kopuyor da kıyılarım süt liman işte. Vuramıyorum kendimi dışarı. Keşke vurabilsem! Nee?!! Ne dedim ben? Aman aman Allah korusun!! Allah'ım dua saatime falan geldiyse nolur yoksay. İgnore et beni yarabbim. Düşünsenize iç sesim dış sesim oluvermiş! Tanrıımm!! Hayali bile 8.9 imdbli korku filmi! Aslında fena fikir değil. Şöyle kalemi sağlam bir arkadaşıma yazdırsam bunun senaryosunu of bee!! Köşeyi döneriz vallahi! Aslında fena fikir değil.. Şöyle ki; alıyoruz beni filmin baş kahramanı yapıyoruz.. Kızımız bir sabah uyanıyor ve daha uyanır uyanmaz çalar saatine içten ettiği küfürleri dıştan etmeye başlıyor.. İç ses oluyor dış ses yani.. Yolda ekmek almaya giderken gördüğü keko çocukların eşofmanlarına saydırırken, (Ah evladım ah seni görenin retinası yanar bence sen hep evde otur gibisinden) ya daa sırada önündeki eşyaları kasaya bırakıp ayy yumurta almayı unuttup deyip 10 dakika gelmeyen kuyrukta beni sinir krizine sokan o ablanın saçını başını yolarken ağzıma gelen türlü türlü tatlı (!) sözleri sıralarken falan.. (Eh be ablacım yumurtayı mı unuttun kendini rafta mı unuttun acep) Topluma yararı olur mu ki bu filmin.. Hatta sadece ben değil o eşofmanlı çocuğun, sıradaki ablanın herkesin iç sesi dış sesi olsa.. Uff bee!! Hayal gücüne bak. Neyse ben bunu not edeyim de ilerde bi senaristle falan tanışırsam açarım fikrimi. Kim bilir gerçekten olur.. Ciddi ciddi tam telefonu elime almış notlar bölümüne bunun notunu alırken Ilgaz sanırım birine mesaj attığımı sandı.. Bana da bak. İç sesimin aklı beş karış havada olsa da duyu organlarım tam tekmil Ilgaz'ı kesiyor. Hahayt! Bir yandan iç sesimle muhabbetin dibine vururken diğer taraftan saniye saniye yarimi dikizliyorum vallahi efsane performans!

Bu arada niye böyle kaşları çatık benim yakışıklı yarimin? Haa.. Tamamm..

E tabi ağzım bu film işinin saçmalığı yüzünden kocaman açılmışken ayran budalası gibi sırıtırken ben, sanırım hoşlandığı çocukla mesajlaşan liseli ergen kız profili çizdim yarimin gözünde.. Aman Tanrım hakkaten öyle. O güzel kaşlar nasıl da kavislenerek çatılmış öyle! Ama böyle şeyler yapma be çocuğum! Bak her hareketinle daha çok düşüyorum haberin yok!

BAL GİBİ #Wattsy2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin