27. Bölüm - Gülüşün

590 43 40
                                    

BAL GİBİ

27. Bölüm

ILGAZ

Can'dan Balım'ın otel servisiyle otogara gittiğini öğrendiğimden beri ne yaşadığımı bilemedim. Elimden tek gelen Balım'ın kapalı olan telefonunu ısrarla defalarca aramak oldu. Aklımı kaybedecektim. Nereye giderdi otogardan? Belki kızların haberi vardır diye Deniz'le Ceyda'yı aradım ama onlar da bilmiyordu. Hiç hazetmesem de Ali'yi bile aradım! Ama yok. Kimsenin haberi yoktu.

Nerdesin Balım? Nerde?!

BALIM

Tatlı bir gün batımı eşliğinde vardık Elislerin evine. Eve girene kadar akşam da oldu zaten. Elisin ailesiyle güzel bir akşam yemeği yedikten sonra misafir odasına geçtik. Tahmin edersiniz ki bütün gece Ağustos böcekleri gibi şakıdık. Ee iki kız dertleşmeyegörsün. Sabahlar olmazdı!

Otelden rotasız bir şekilde ayrılırken aklına gelir miydi Şukufe yolumuzun buralara düşeceği?

Nerden gelsin deyip göz devirdi içimdeki Şukufe eminim.

Ben bu kıza ayar olmaya başlıyorum artık inceden. İçinizde iç sesine ayar olan başkaları var mı? Varsa söyleyin yani nasıl başa çıktığınızı, zira ben çıkamıyorum. Hayır bi insanın içi dışıyla nasıl bu kadar zıtlaşabilir? Sanırım benim ehehe. Neyse yine boş yapma düğmem açık kalmış. Kop bağlamdan Balım kop.

Elis'le olan onca sohbetimize rağmen sabahın altısında pencereden sızan gün ışığıyla beraber uyandım tabi kendimden hiç beklenmeyen bir performansla. Şaka gibi! İki üç saatlik uykuyla nasıl bu kadar dinç uyanabilmiştim? Aklıma ilk gelen telefonum oldu. Belek'ten ayrıldığımdan beri kapalıydı. Kim bilir kimler aramıştı. Umarım babamın kulağına gitmemiştir. Bu saatte kimse ayakta değildir zaten deyip açtım telefonu. Hemen bildirimlere bakıp geri kapatacaktım.

Ama o da ne? Telefon bildirim göndermekten kafayı yedi. On sekizer kez Ceydoş ve Deniz anası, 22 kere Alişim, bir kere babam (iki güne bir rutin aramaları, demek ki haberi yok hiçbir şeyden. açmayınca ben ısrar da etmez, müsait olduğumda döneceğimi bilir) bir kere (neden aradığını bilemediğim) okuldan Selim, ve asıl bomba işte burda! 34 kere Ilgaz!

34 kere? Ilgaz? Beni! Gözlerimden minnoş kalpçikler çıktığını tahmin edersiniz.

Şaşırdım doğrusu. Bu kadar ısrarla aramasını beklemezdim. Yani tabi ki arardı neticede otelden ayrılan bi karısı var adamın herkesin gözünde. Ayıp olmasın diye bile arardı bir iki kez. Ama 34? O kadarı seven adam için bile fazla değil miydi canım?

Ben mutluluktan telefonu göğsüme bastırıp doğan güneşle beraber hop oturur hop zıplarken telefonum çaldıııı!! Aferin sana salak Balım!! Hani kapatacaktın hemen?! Ayrıca kim bu saatte uyanıktır abii??

Telefonu göğsümden çekip arayana baktığımda zıplamaya devam mı etsem gözlerimi çıkan yuvalarına sokmaya mı çalışsam bilemedim zira Ilgaz arıyorduuuu!!!

Bu çocuk uyumadı mı yoksa hiç? Napsam? Meşgule verip kapatsam mı telefonu yine? Açsam mı? Açınca ne dicem ki?

Selamün aleyküm aleyküm selam dersin!!

Şukufeeee!! Bari şimdi yapma kızım be!

İyi aman tamam. Aç o zaman! Dosdoğru söyle ne olduğunu, nereye kadar kaçacaksın?!

Gidebildiğim yere kadar.

İyi git bakalım! Gidebildiğin yere kadar!

Şukufee!!

BAL GİBİ #Wattsy2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin