5. Bölüm : Sırlar Çıkmazı

4.8K 289 11
                                    

Okulu çevreleyen derin ormanın içindeydim. Sanırım buraya ışınlandım veya delirdim. En yüksek tepelerden birini gözüme kestirdim. Koştum , ışınlandım ,koştum ,ışınlandım , koştum.. Bunun ne kadar sürdüğü hakkında bir fikrim yoktu. Acım ve hırsım bedenimi taşlarken koştum. Zirveye vardığımda bir çığlık kopardım. Sonra bir tane daha.

Yankıları göğsümdeki ağırlığı hafifletmedi.Toprağı yumruklayarak ağladım. Saatlerce sadece ağladım. Günbatımı çığlıklarıma karşılık verircesine karanlığa çevirdi geceyi. Umutlarımın batışını işte böyle izledim. Yorulmuştum. Zayıf kalbimin kaldıramadığı kadar yorulmuştum. Bir ağacın köklerine uzandım üşüyordum. Cenin pozisyonunda gözlerim ağırlaştı. Kurtların uğultusu artık birer ninni gibiydi.

Huzurlu bir koku beni sardı .Saçlarıma değen elleri hissedebiliyordum. En güzel rüyama uyumuştum. Rüyamda Ares'i gördüm beni kollarına almış karanlığın içinde yürüyordu.

-Bana yalan söyledin. dedim kısılmış sesimle
Gözleri şaşkınlıkla açıldı.

-Hani seni ilk gördüğüm rüya son kozmik rüyamdı?

Ay ışığında gülümseyişinin güzelliği batan güneşe meydan okuyordu.

- Hatırlıyorsun .

- Doğru ya sana güvenmemeliydim .
Kafamı omzuna yaslayıp derin uykuma geri döndüm.

Sert bir baş ağrısıyla uyanmıştım .Odamda yatağımdaydım. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. Dün gece gördüğüm rüya gerçek olabilir miydi? Uyurken burayı hayal edip ışınlanmışımdır. Diye düşündüm. O dağın başında birinin gelip beni bulması imkansızdı.
Kendime sert bir kahve yapıp hazırlandım zira bugün zor geçecekti. Kapımı açıp sedir merdivenleri indiğimde karşımda Ares ve Bulut vardı . Birbirleriyle göz temasından kaçınarak beni bekliyorlardı. Ares uykusuz ve yorgun görünüyordu. Biraz da gergin.

-Günaydın Ares yoksa beni mi bekliyordun?

Bulut araya girdi;

- Aslında bugün beraber gideriz diye düşünmüştüm.

Nasıl bu denli rahat ve düşüncesiz olabiliyordu?
Bulut'a tiksinen gözlerle baktım . İçimden ona söyleyecek hiç birşey gelmiyordu. En basit açıklamalar bile kelimelerimi ziyan ediyormuşum gibi hissettirirdi. Ares dişlerini sıktı ve tehditkar bir tonda ;

- Biz bugün için sözleşmiştik ve konuşacağımız özel şeyler var.

-Peki bu günlük öyle olsun.
dedi ruhsuz gülümsemesi.

Sinirlenmiştim . Neyine güveniyordu böyle . Aramıza
kazdığı uçurumlardan itmişti beni. Parçalanan yüreğimi Prometeus'un karaciğeri mi zannetmişti. Her gün doğumunda dev bir kartala binip mağarama gelemezdi. İçimdeki alevi söndürüp bana böyle gülemezdi. Ares devam etti;

- Yarın da konuşacağımız özel şeyler olacak ve öbür gün de. Yani gelmezsen sevinirim.

Gözlerini devirdi .

-Tamam biliyorum . Rehberinmiş derslerin önemli tabi . Bizde okuldan sonra görüşürüz.

Cevap vermemi beklemeden gitti. Ares'le göz göze geldiğimde demin ima ettiği şeyin utangaçlığıyla küçücük kalmıştım. Ama o heyecanlanmış gibi görünüyordu. Ne yapıyordum ? Uçurumlar arasındaki asma köprüleri yıkayım derken Ares'e doğru yenilerini mi yapıyordum? O centilmen bir çocuk. Dedim kendi kendime ve devam ettim . Benimle ilgilenmeyecek kadar yakışıklı ve okuldaki kızların bakışlarından anladığım kadarıyla popüler. Yani bana ilgi duyması mümkün değil.
İçimi rahatlattıktan sonra uzun merdivenleri çıkmaya başladık.

ATLANTiS'İN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin