21. Bölüm: Medusa

2K 160 24
                                    

Büyük Savaş 1. Gün Ares'in Anlatımından :

Atlantisin kuzey ucuna demirlemiş ve karaya ulaşmıştık. Amentes yüksek ihtimalle hem karadan hem denizden saldırıp bizi kıskaç içine almak isteyecekti.

Zırhımı giyerken Hebe meditasyonunu bölüp yanıma  geldi .
- Demeter tüm askerlere yetecek kadar yiyecekle geldi. Çok şanslısın ki böyle dostların var.

-  Asla acıkmayacak kara büyülü düşmanları yenmek için tok bir ordu . Bugün her şey bitecek Hebe.

- Hayır Ares yanılıyorsun . Bir görü sezinledim.

- Ne gördüğünü sormayacağım. Çünkü artık kadim inançla ilgilenmiyorum.

- Peki öyle olsun. Sadece şunu bilsen iyi olur. Kadim inanç seninle fazlasıyla ilgileniyor.

Zaman mücadele zamanıydı. Yaşlı, genç , kadın , çocuk demeden tüm halkım savaş meydanında yerini almıştı. Kararlı ve korkusuzduk . En önde durup savunma hattında beklemeye başladık. Böylesine büyük bir kalabalığın böylesine sessiz olması ürperticiydi. Altın mızrağım kızıl bir alevle kavruldu. İçimdeki ateş çevremi sarmalıyordu.

Düşman denizden geliyordu. İlk gemi görüldüğünde hedefe odaklanmış şekilde izlemeye başladık . Üzerimize yağan alevlere rağmen kimse safını terketmedi. Poseidon bizim tarafımızdaydı. Alev toplarından birçoğunu söndürdü.

   Yinede çığlıklar son bulmadı. Birkaç okçumun taşlaşmasıyla anladım. gemide Medusa da vardı. İlk gemiden sonra gerisi geldi. Kıyıdan ufuk çizgisi boyunca uzanmış gemileri gördüğümde içimdeki ateş daha da körüklendi.  İyice yaklaşmalarını bekleyip Mızrağımı yere vurdum.

Denizin yüzeyi buz tutarken üzerimize ateşler yağıyordu. Büyü üstatları ve gezginler tüm ruhlarını ortaya koyarak mücadele ediyorlardı. Kara büyü dev bir kara esintiyle üzerimize gelirken tüm gücümüzle durdurmaya çalışıyorduk. Kurbanların ruhları ve acıları karıştıkları büyüyü saf ve karşı konuşmaz kılmıştı. Perseusun atının kişnemesi savaş naralarına karıştı. Merakla ona baktığımda atından kılıcıyla atlayıp düşmana uçuşunu gördüm. Üzerine atlamak üzere olduğu düşman hain Minos'tu .  Minos'un yakınlarında gözlerim Amentes'i aradı. Kan bile sıçramamış miğferiyle büyük bir tahtın üzerine oturmuş savaşı izliyordu.

Günümüz Venüs :

Ne yapacaktım ben bu iki yaralı adamla

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ne yapacaktım ben bu iki yaralı adamla. Hedefimden çok uzaklaşmıştım. Ailemi bulmalıydım. Ruh kapanları beni çok korkutuyordu. Aylar süren araştırmama rağmen evrendeki  bir ruh kapanın içine girdiğimde ne olduğu hakkında kimsenin hiç bir fikri yoktu. Bilinmezlik en büyük korkumdu. Sabah gözlerimi bu düşüncelerle açarken heyecanla okuluma gittim.

Profesör Luna bugün bizi Element dersi için Tarihi Yarımada'daki kutsal sarnıçlarına götürecekti. Bu büyüleyici yolculuk için suyu bükebilen öğrencileriler özellikle gelmişti. Yerebatan sarnıcına vardığımızda bazıları sırayla dilek taşında dokunup ellerini döndürüyordu. Bu büyülü ortamda ilgimi sütunlar tavan ve işlemeli yapılar fazlasıyla çekmişti. Güneş'le birlikte ortamı tüm ayrıntılarıyla inceliyorduk.

ATLANTiS'İN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin