14. Bölüm : Hayal

2.4K 178 14
                                    


MÖ 8999 Ares'in anlatımından :

Zırhımı gizleyen siyah pelerinim beni sıradan bir insan gibi göstermişti. Toprağa ayak basmak ve insanlardan uzaklaşmak içimdeki insanı diriltmişti.

   Günlerdir bir geminin kamarasında savaş planları yapıyordum. Öldürmek ve savaşmak artık ustası olduğum sanatlardı. Kahin kuyu tam adanın ortasında yer alıyordu. Oraya gitmeden önce turkuaz suları ve mermer beyazlığındaki sahili görmek istedim. Normalde asla böyle bir riske girmezdim. Ama ruhumun dinginliğe hiç olmadığı kadar ihtiyacı vardı. Gemilerim burada 2 gün konaklayacaktı.

Düşüncelere dalmış denizi izlerken zaman gördüğüm güzellik karşısında durdu. Köpüren beyaz dalgaların arasında inci saflığıyla yükseliyordu. Islak saçlarını savurarak denizin içinden sahile doğru yürüyordu. Gözlerim gözleriyle buluştuğunda onu korkutmamak için başımı eğdim. Kalbim ne savaşlar görmüştü ama böyle bir savaşı ilk defa veriyordum.
Ona bakmamak çok zordu. Yaklaşan ayak sesleri bana doğru geldiğini müjdeliyordu. Ayak izlerinden çiçekler filizlenip açıyordu. Önümde duran ayaklardan bakışlarımı yüzüne doğru yükselttim. Uçuşan beyaz elbisesinin içinde doğaüstü güzellikte görünüyordu..

     Dünya siyah ,beyaz ve kan rengi bir yerken şu an kuşların cıvıltısı bile farklı geliyordu.
Beyaz artık benim için kavuşmanın müjdeleyicisiydi. Siyah saçlarının rüzgarla ahengiydi. Kırmızı göz alıcı dudaklarken yeşil, yeşil benim olmasını ölesiye istediğim en güzel renk olmuştu. Gökyüzü ne de güzeldi bu gün. Umut gibi, hayal gibi.

Zihnimde yankılanan sesle irkildim.

Sen O musun?

  Sanırım beni tanıyor diye düşündüm. Zihnime girmesi beni şaşırtmamıştı. Tehlike umrumda bile değildi . Eğer bir gün yok olacaksam onun ellerinden olmasını dilerdim. Okyanusla biririne karışmış çiçek kokusunu içime çektim.

Kim?

Dedim içimden.

Ruh Eşim.

Güzel kokusu İçime dolarken tüm hayatımı ona adayacağıma dair bir his uyandırdı. İlk defa tamamlanmış gibi hissettim .Bu güne kadar kimsenin zihnini okuyamamıştım. Ama onun söylediklerini duyabiliyordum. Bu Eros'un okundan çok daha öte bir şeydi.

Gördüğüm onca deniz canavarından sonra acaba bir zihin oyunu mu diye düşündüm. Ama hiç bir canavar böylesine narin ve güzel olamazdı.Nefes alışverişleri onu heyecanlandırdığımı gösteriyordu. Ayağa kalkıp gözlerine baktım.

- Hayallerden bile güzelsin.

Utanıp boynunu bir kuğu gibi eydi. Koyu saçları ve koyu yeşil gözleri teninin beyazlığıyla tezat oluşturuyordu.

- Yıllardır ruh eşimi bekliyorum.

- O kişinin ben olduğuna seni nasıl inandırabilirim.

Zihnimi okuyabiliyor musun?

- Sadece gözlerine baktığımda.

Sevinçle gülümsedi .

Benim zihnimi ruh eşimden başkası okuyamaz.

Onun ruh eşi olarak onurlandırılmak muazzamdı. Ben hayattan bu hediyeyi alacak kadar iyi ne yapmıştım ki. Cehennem azabıyla kavrulmayı beklerken cennet bana bakıp gülümsüyordu. Tüm servetimi önüne sermeye hazırdım. Karşılığında sadece bana bakıp bir kere gülümsemesi yeterdi.

ATLANTiS'İN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin