15. Bölüm : Gölge

2.3K 178 7
                                    

Atlantis Okulunda ilk günüm benim için büyük bir heyecandı. İlk dersimin bahçede pufların üzerinde işleneceğini öğrendiğimde mutluluktan çığlık atarak zıpladım. Bahçe de değişik ağaçların üzerinde değişik sınıflar yazıyordu. Benim dersim kavak ağaçlarının altında olacaktı. Kalabalığın arasına girip kendime bir yer seçtim ve oturdum. Arka tarafta güzel bir orman manzarası vardı. Temiz havayı içime çektim.  Yanıma oturan küt siyah saçlı kızın tuhaf bakışları ilgimi çekti. Bir anda beklemediğim bir kabalıkla konuştu.

- Oradan kalk!

- Neden?

- Arkadaşım gelecek.

- Bana emir veremezsin hem onca boş yer varken arkadaşınla başka yere geçebilirsin.

- Senden tiksiniyorum.

- Tanımadığın birinden nasıl tiksinebilirsin? Kalkıyorum ama tamamen senin gibi bir enerji emiciden uzak durmak için.

Kalkıp başka yere yöneldim. Yavaş yavaş kalabalıklaşan bahçede herkes yanındaki pufu tutmuştu. Sanki oturamam için gizli bir anlaşma yapıyormuş gibi davranıyorlardı.

- En arkada bulunan boş 3 pufun ortasına oturdum.

Kalabalık bir grup bahçeye gelir gelmez yanıma geldiler . Benden yaşça daha büyük görünüyorlardı. Bana küçümser gözlerle bakmaları dikkatimden kaçmamıştı. Grup lideri olduğunu düşündüğüm sarışın uzun boylu çocuk emretti.

- Ayağa kalk!

Gözlerimi devirdim . Bu durumdan çok sıkılmıştım.

- Neden?

- Ben sınıf temsilcisi Akis . Tüm sınıfın ortak kararı, senin gibi bir torpilliyle aynı sınıfta olmak istemiyoruz. Sen burayı hak etmiyorsun.

İçimden hem onları takdir ediyordum. Hem de kızıyordum.

- Neye göre verdiniz bu kararı?

- Buraya kralın emriyle geldiğini biliyoruz. Prensle sevgili olman,  bizim tırnaklarımızla çalışarak geldiğimiz bu yere seni basit bir emirle getiremez. Belki dünya da işler istediğin gibi yürüyor olabilir . Ama burada herkes hakettiği yere gelir. Atlantis'in yüzyıllar süren başarısının sırrı budur.

Herkes birden ayağa kalkıp senkronize şekilde alkış yapıyordu.

-Defol torpilli istemiyoruz .

Diyerek haykırıyorlardı. Nefret etmek ne kadar da kolaydı. Ben her zaman zor olanı seçmiştim. Sevgiyi.  Korkmuyordum bu protestodan . Bana en fazla ne yapabilirlerdi ki.

   Ne kadar yanıldığımı anlayıp başıma giren ağrıyla irkildim. Ayağa kalkıp bana doğru gelen küt saçlı kız bana odaklanmıştı. Tüm vücudum alev almış gibi hissediyordum. Gözlerim bunu yalanlasa da dev bir alev topu gibiydim. Kendimi sokakta taşlanarak toplu linçe maruz kalıp yakılan Farkhunda gibi hissediyordum. İnanılmaz büyük bir acıydı .

   Sakin ol. Bu gerçek değil. Sakin ol. Başka şeylere odaklan. Annem için abim için. Konsantre olup çığlık atmayı bıraktım ve tüm acıyı bedenimden süpürüp attım. Varlığım ve bu beden sadece birer araçtı. Ailemi bulmak için kullanacağım bir araç. Küt saçlı kız şaşırmış görünüyordu. Şimdi sadece basit bir elektriklenme hissediyordum. Yüzünün şeklinden bana daha büyük acı vermeye çalıştığı belli oluyordu.

-İşe yaramıyor.

Dedi sinirle. Afro Amerikalı olduğunu tahmin ettiğim güzel fizikli ve rastalı bir kız onun önüne geçerek bana bırak dedi.
Ormana seslenir gibi sesler çıkararak beklemeye başladı. Yerin sallanmasından büyük bir hayvanın bana yaklaştığını anladım. Akis kollarını kavuşturmuş kibirli şekilde bakıyordu.

ATLANTiS'İN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin