Dışarı çıktığımızda yağmur durmuştu. Işıkların yerdeki ışıl ışıl yansımaları gri sokağı renklendirmişti.Montlarımızı üzerimize alıp ilerledik.- Güneş Perseus'la görülecek bir hesabım var. Seni bırakayım istersen.
- Emin misin?
- Hiç olmadığım kadar. Beni merak etme.
Dedim. Onunla ışınlanıp geri döndüğümde, Perseus bir sigara yakıp bana döndü.
- Karmaya inanıyor musun ?
Konunun nereye gideceğini tahmin ediyor gibiydim.
- Ben sizi ayırdım diye Ares'i kaybettiğimi söyleyeceksen, hiç başlama. Biz kimsenin bedenini çalıp ruhumuzu başla bedenlere hapsetmedik.
- Ben karmaya inanmam .
Tek kaşımı şaşkınlıkla havaya kaldırmıştım. Artık sakince konuşabiliyorduk. Konuya girişi ilgimi çekmişti.
- Ben hayatım boyunca şansımı kendim yarattım. Eğer karma diye bir şey olsaydı tüm sevdiklerimin ölümünü tek tek izleyeceğim bir cezaya mahkum edilmezdim. Beni yaşama bağlayan ipi kopardın. Beni ne kadar iyi anladığını biliyorum. Empati kurmana gerek yok sen de aynı durumdasın. Sana bir teklifim var.
- Yine kimin arkasından oyunlar çevireceksin.
- Medusayı kendi bedenime çağıracağım. Onunla aynı kalbi paylaşıyorum zaten. Bu kez kimseye zarar vermeden . Tabi geçici bir süre. Uzun zamandır onun kendi bedenini arıyordum. Kısa bir süre sonra onu gerçekten dirilteceğim. Güneş'i veya başka bir empatı rahatsız etmeyeceğim. Söz veriyorum.
- Niye sana yardım edeyim?
- Hani Medusa yok olmuştu? Onu sakladığını biliyorum . Sen acımasız bir insan değilsin. Ben de sana yardım edeceğim. Ares'in yerini ve neden gittiğini merak etmiyor musun?
- Beni istemeyen birinin arkasından gideceğimi nereden çıkardın?
- Bilinmezlik seni çıldırtıyor. Seni bin yıl bekleyen adamın seni öylece bırakacağına inanıyor musun?
- Beklediği ben değildim. Hayalindeki kadındı. Ben onun bin yıllık hayal kırıklığıyım.
Gözlerim nemlenmeden konuşmayı öğrenmeliydim.Perseus kapana kısılmış gibi bakıyordu. Ona belli etmesem de bu teklifine saygı duyuyordum. Ares beni bir kaç sözcük yüzünden bırakıp gitti. Oysa ki Perseus güzelliği lanetlenen bedeni bile olmayan bir canavarı nasıl pes etmeden seviyordu. Hiç bir şey demeden eve ışınlandım. Odamda parıldayan küreyi dikkatlice avcuma aldım.
- Gel bakalım küçük yılan. İlerde beni başını ezmediğime beni pişman etme.
Sıkıca tutup Perseus'la konuştuğım yere döndüm. Kocaman adam kaldırıma çökmüş ağlıyordu.
- Sana onu vereceğim.
Geri dönmemi beklemediği belliydi. Ellerimdeki küreyi gördüğünden sevinçle yüzü aydınlandı.
- Ama Ares için değil. Dünya daha fazla acıya şahit olmasın diye.
Küre yavaşça ellerimden yükseldi. Havada onu serbest bıraktım. Perseus külleri kendine çağırdı. Artık bir bütündüler. Mavi gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Gözyaşı yaptığı bügün kötülükleri yıkadı . Görebiliyordum. Medusa onun aklının tüm odalarını tek tek tıklatıyordu. Bu özel anda onları baş başa bırakmak için hareketlendim.
Perseus seslendi.
-Venüs ! Dur gitme.
Artık benimle konuşacak neyi olabilirdi ki. Medusa saldırıya mı geçiyordu? Avuçlarımdaki elektriklenmeyle savunmaya hazır hale geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATLANTiS'İN KIZI
FantasyYa ruh eşiniz sizden başka bir yüzyılda doğmuşsa? Kader sizi nasıl bir araya getirirdi? Aşk onların kaderinden çok daha fazlası. ••• - Söyle artık kimsin sen? Yüzünü yüzüme yaklaştırırken sıcak soluğ...