"Seni büyük bir duygusal karmaşaya sokacağım ve muhtemelen benden nefret edeceksin. Seni uyarıyorum Bree Tanner," demişti Seth, geçtiğimiz hafta sonu beni eve bırakmadan hemen önce. Onun ne demek istediğini tam olarak anlayamamıştım. Sadece el sallamış ve bahçedeki kalabalığa doğru sıkıntıyla yürümüştüm. O an bu cümlesinin üzerinde fazla düşünmemiştim elbette. Uğraştığım daha büyük sorunlar vardı. Barbekü gibi... Babamın sorgulamaları gibi... Ancak beynim tamamen boşaldığında, yatağıma yatmış uyumayı bekliyorken Seth Clearwater'ın cümlelerinden daha fazla kaçamadım ve hepsinin üstünde uzun bir süre düşündüm. En rahatsız edici (diğerleri pek rahatsız edici değildi aslında) olan ise son söylediğiydi. "Ondan nasıl nefret edebilirim?" diye sormuştum kendime. Aramızda bir gerilim olduğu doğruydu ancak şu bağ olayını göz önünde bulundurmam gerekiyordu. Bu ne kadar saçma görünse de inanıyordum ve inanıyor olmamda ayrı bir saçmalık gibi geliyordu. Onunla özel bir ilişkimiz olduğunu beraber geçirdiğimiz Cumartesi gününün akşamında kabul ederek büyük bir şey atlattığımı düşünüyordum. Ve Seth'e kin duymam mümkün değildi. En azından ondan "gerçek anlamda" nefret edemezdim. Erica gibi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini kanıtlayan bir insandan bile nefret etmediğim bu dünya da Clearwater nefreti hak etmiyordu.
O gece bu konuyu hallettiğimi düşünüyordum. Büyük ihtimalle Seth Clearwater yanılıyordu ve aramızdaki inişli çıkışlı arkadaşlık henüz huzura kavuşmaya başlıyorken bunu bozacak bir şey yapmayacak kadar aklı başındaydı. Hayır, tabi ki! Seth Clearwater dengesizin tekiydi! Buna rağmen her zaman haklı çıkmayı başarabiliyordu. Eğer Seth Clearwater'ın bir budala olduğu kadar ortada olan bir şey varsa o da inişli çıkışlı olan tek şeyin aramızdaki ilişki olmadığı, artık sinirlerimin de bu işe dâhil olduğuydu.
Beraber tüm günü geçirmiş olmamıza rağmen her şey bunun tam aksiydi sanki. Seth ile sessizliğe gömüldüğümüz ilk hafta o kadar berbattı ki, hasta numarası yapıp sadece bir günümü evde geçirmeyi bile düşünmüştüm. O bir gün geçecekti ve ertesi gün okula gittiğimde kaldığımız yerden devam edecektik, bunu biliyordum.
Peki, bu sessizliğin bir nedeni var mıydı? Elbette hayır! Adını hatırlamak istemediğim anılar kutusuna attığım "berbat" haftanın ilk günü normal başlamıştı. Hava yağmurluydu ve dışarı çıktığımda beni bekleyen eski, siyah bir Volkswagen vardı. Sıcacık, yumuşak sürücü koltuğuna yerleşmiş, son derece mutluydum. Soru işaretleri vardı elbette ancak bu Seth'in sırrı ile alakalıydı. Açıkçası pek önemsemiyordum çünkü aramızın iyi olması şimdilik yeterliydi. Evden çıkmadan önce çantamın içine bir de Stephen King ve Peter Straub imzası taşıyan 'Kara Ev' adlı kitabı atmıştım. Benim hiçbir zaman bitiremediğim bu kitabın Seth'in ilgisini çekeceğini düşünmüştüm. Anahtarı çevirip arabayı çalıştırdıktan sonra sinyal gücünden oldukça memnun olduğum radyomu açtım ve okula kadar keyifle gittim.
Okul bahçesi birkaç gün önceki kalabalığın aksine bomboş ve sessizdi. Sadece yağmur damlalarının yerdeki su birikintilerine düştüğünde ortaya çıkardığı dinlendirici ses vardı. Çantamı elime aldım ve okula girene kadar yağmurluğumun içinde korumaya çalıştım. Kitaplarımın ıslanmasını istemiyordum. Doğrusu, Seth Clearwater'a ıslak bir kitap vermek istemiyordum.
Kafeteryaya ıslak ve dramatik bir giriş yaptıktan sonra kalabalığın içinde kendime bir yer aradım. Ortada kurtarıcı bir Clearwater olmadığı için tek seçeneğim ayakta durmaktı ancak bunu yapınca kendimi bir ahmak gibi hissettim. Orada çok fazla durmadan Kimya sınıfını bulmaya çalıştım. Yolları aklımda tutma ya da yön konusunda berbat olduğumu itiraf etmeliydim. Ya da kroki, harita anlamak ve ezberlemek konusunda... Neyse ki kimseye sormadan sınıfı bulabildim.
Sınıfa girdiğimde sadece birkaç kişi vardı. Kafeteryanın bu kadar kalabalık olmasını anlayabiliyordum şimdi. Yağmurluğumu diğerlerinin hırkalarına su damlacıkları bulaştırmamak adına askılığın en boş alanına astım ve oturduğum masaya doğru ilerledim. Seth henüz gelmemişti. Biraz hayal kırıklığına uğradığımı hissettim. Bu gerçekten çok gülünçtü çünkü onunla karşılaşmamak için dua ettiğimi hatırlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT
Loup-garouKurt'un gözleri tanıdıktı. Seth Clearwater & Bree Tanner *Alacakaranlık Hayran Kurgu* -Tamamlandı-