Ertesi sabah, annem ve babam erkenden işe gittikleri için evde tektim. Açıkçası yatağımdan kalkmak bir işkence gibi gelmişti. Ne okula gitmek istiyordum ne de şu an sessizliğe gömülmüş olan mutfakta tek başıma kahvaltı yapmak. Yine de aklımı çelen bu düşünceleri kendimden uzak tutmaya çalıştım ve yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra mutfağa indim.
Televizyon çalışıyordu. Ekrandaki pembe diziyi gördüğümde annemin gene geç kalma telaşıyla televizyonu kapatmayı unuttuğunu anlayabildim. Televizyonu kapattıktan sonra, salonumuzla birleşik olan mutfağa girdim ve ne yiyebileceğimi düşünmeye başladım. Sonunda patates kızartmasında karar kıldım. Annemin yağlı yiyecekler yememek konusunda katı kuralları vardı ve bu kuralları ihlal etmek için daha iyi bir gün olamazdı. Patatesleri doğradıktan sonra Fritöze koydum ve beklemeye başladım. Patatesler kızardıktan sonra bir bardak kahveyle birlikte masaya oturdum ve yemeğimi yemeye başladım. Bu gerçekten kötüydü. Sessizlik ile yüz yüze gelmiş ve kendimle konuşmaya zorlanırken her şey zordu. Annemle kahvaltı yaparken pek sohbet etmesek de en azından bej rengi duvarlar dışında bakabileceğim bir yer, birisi vardı. Şimdi sadece karıştırmayı yeni bıraktığım kahvenin bardak içinde dönüşünü izleyebiliyordum. Hemen yemeğimi bitirmeye çalıştım.
Kahvemi de içtikten sonra boş tabak ve bardağı lavaboya koydum. Ardından müzik listemdeki ilk şarkının başlat düğmesine bastım. Bu şarkıyı seviyordum. Kasvetli ve sessiz bir sabahı bozabilecek kadar hareketliydi. Şarkıya eşlik ederken bulaşıkları yıkamaya başladım.
Üstümü de giyinip tüm işlerimi bitirdiğimde hala biraz vaktim vardı. Bunun üzerine çantamdan kitabımı çıkarttım ve kanepeye uzanıp kaldığım sayfayı açtım. Hala sıkılıyordum ancak Seth'in bir Quileute olduğunu öğrendikten sonra bu kitapla biraz daha ilgili olmaya başlamıştım. Kaldığım sayfanın sonuna ulaştıktan sonra bir sayfa çevirdim ve bomboş bir sayfayla karşılaştım. Bir kez daha çevirdim, tekrar boş bir kâğıt. Bıkmadım ve yine çevirdim. Sonunda üstünde yalnızca iki cümle yazan bir sayfayla karşılaştım.
Quileute Efsaneleri
Tıpkı başka bir kitabın başlangıç sayfalarındaymışım gibi hissettim. Sanki kitap, iki kısımdan oluşuyordu Sayfanın en altında yazan cümleyi okudum.
Derler ki, onların kanı sihirliydi.
Uzun zamandır, inanılmaz bir sakinlikle okuduğum bu kitabın tek cümlesi, içimin bir anda heyecan ve merak duygusuyla dolmasına neden olmuştu. Kitabı bu şekilde iki kısma ayırmaları ne kadar da tuhaftı. Beklediğim o dönüm noktasına geldiğim gibi bir hisse kapıldım ancak devam etmek için yeterince vaktim yoktu, geç kalacaktım. Kaldığım yeri işaretledim ve kitabı hemen çantama tıktım. Arabaya binmiş, okula giderken bile hala kitabı düşünüyor ve ilerisinde ne yazdığını tahmin etmeye çalışıyordum.
Okul sıkıcı, yavaş ve beni delirtecek kadar normaldi. Seth'in gelmeyeceğini biliyor olsam da tüm gün gözlerim onu aradı. Kafeteryanın uzak bir köşesinden bana gülümsemesini görmek istedim ancak o yoktu. Elimden gelen tek şey dün olanları düşünmekti. Bende öyle yaptım ancak bu daha da kötü hissetmeme sebep oldu. Seth'in gittikçe hayatımda daha da önemli bir yer edinmeye başladığını kabul etmem gerektiğini fark ettim. Bu hızlıydı, her şey çok hızlıydı ve ben yetişemiyordum. Bir ay öncesine kadar ondan rahatsız olurken, şimdi boşluğunu bu kadar yoğun hissediyor olmak canımı sıkıyordu. Onunla geçirdiğim bir günü ve onsuz geçirdiğim binlerce günü karşılaştırdığımda, o bir günün değeri inanılmaz büyüyordu. Bunun önüne geçemiyordum.
Neredeyse tüm günü bunun önüne geçmeye çalışarak, bu duygularla savaşarak geçirdim.
Okul bittiğinde ilk işim arabayı kütüphaneye doğru sürmek oldu. Tabi ki de oraya Seth'i görmek umuduyla gitmiyordum. Belki bununda biraz etkisi olabilirdi ancak asıl amacım kitaba kaldığım yerden devam etmek için sessiz bir ortam bulabilmekti. Annem ve babam evdeyken bunu yapamazdım. Özellikle babam, mutlaka yanıma gelir ve kitaba biraz (bu tüm gece anlamına geliyordu) göz atardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT
LobisomemKurt'un gözleri tanıdıktı. Seth Clearwater & Bree Tanner *Alacakaranlık Hayran Kurgu* -Tamamlandı-