4. Bölüm

101 10 4
                                    

Günümüz..

İşte Savaş gitmeden ve kaçırılmadan önce son düşündüklerim bunlardı ama şu an yaşadıklarımla kıyaslanınca her şeyin yeni başladığını bir kez daha anlıyordum. Kendimi toparlamam gerekiyordu ve bugün eve baskın düzenleyen adamla ilgili bir şeyler öğrenip bunları Ahsen'e anlatmalıydım. Bir an önce sabah olmasını dileyerek gözlerimi kapattım.

Kapının çalmasıyla birlikte cevap vermek üzere banyodan hızla çıktım. 

"Ayfer hanım siz misiniz?" diye bir soru yönelttim. Ancak kapı birden açılınca karşımda Yaman Soyaslan'ı gördüm. Üzerimde bornoz vardı ve o da beni böyle görmeyi beklememiş olacak ki hafif yan dönerek konuştu.

"Affedersin! Sen cevap verince müsait olduğunu düşündüm." dedi.

Şimdi burada gereksiz yere çemkirmek yerine lafı uzatmadan odayı terk etmesini istiyordum. Bu nedenle "Üzerime giymek için bir şeyler almam lazım." dedim.

Bir an şaşırsa da hemen kendisini toparladı "Kardeşimin kıyafetlerinden bir şeyler giyin şimdilik. Ayfer hanıma söylerim getirir. Sonrasına sonra bakarız. " dedi ardından "Bakıyorum da burada kalacağını kabullenmeye başladın." diyerek inanmıyormuş gibi imalı bir şekilde konuştu.

Ben de kendimden emin bir tavırla "Aslına bakarsan buradan kurtulmak yerine kardeşini nasıl kurtarabiliriz ona odaklanmaya karar verdim. Çünkü görünen o ki ikimizin hayatlarını birbirine bağlamışlar." dedim. 

"Hem bu iş bittiğinde seni ve burada yaşadıklarımı hiç yaşamamış gibi hayatıma devam edeceğim. Beni rahat bırakacaksın öyle değil mi?" diye sordum. 

"Ne kadar masum olduğuna zamanla karar vereceğim. Şimdi hazırlan ve aşağı gel, seninle yapacak işlerimiz var. "dedi ve hızla dışarı çıktı.

Camın önüne geçip huzuru kokladım ve düşüncelerime çeki düzen vermeye çalıştım. Bu sırada kapı çaldı. Ayfer hanım içeri girdi, birkaç parça eşya bırakıp bir şey söylemeden geri çıktı. Dün yaşananlar için suçlu hissediyordu ama benim asıl amacımı bilseydi bana karşı mahcup olmazdı sanırım. 

Her şeye rağmen Biricik'i seven ve değer veren insanlar vardı ama o elindeki mesleği kötüye kullanarak nasıl abisine yardım ederdi aklım almıyordu. Onun yerinde olsam abime Gökhan'a bu konuda destek vermeyeceğimden emindim. Bazı şeyler çok netti siyah ya da beyazdı, babam bize öyle öğretmişti en azından ve ben buna inanarak büyümüştüm. Yaman bu pis işlerin içinde ne kadar siyahsa, örgütün içinde yer alan ve babamın izinden giden bende o kadar beyazdım.

Yaman'ın ne söyleyeceğini merak ettiğim için Ayfer hanımın getirdiği siyah pantolonu ve krem rengi ince kazağı giyerek ayağıma da siyah botları geçirdim. Saçlarımı kurutmakla vakit kaybetmek yerine tepeden bir topuz yapıp aşağıya indim.

İçeri girdiğimde Mert, Yaman'a "Artık Şahin Keskin diye biri yok ama asıl şimdi, bu pisliğin devamı başımızı ağrıtacak." dedi.

Merdivenlerin sonundaki duvara iyice sindim ve Yaman'ın vereceği cevabı bekledim.

"5 gün sonra yapacağımız sevkiyatta bir sorun olmasın. Gerisi önemli değil. Şu an en son endişeleneceğim şey Keskin sülalesi." dedi.

"O konuda hiçbir sıkıntı yok her türlü önlemi aldık. Bunlar için Adil var zaten biliyorsun." dedi ve arkamdan birinin omzumu dürtmesiyle nefesimi sesli olarak verdim.

Adil tam arkamdaydı ve delici bakışları üzerimdeydi. Tam da tetikçi gibi duran bir tipi vardı. Üzerinden eksik etmediği siyah deri ceketi, siyah pantolonu, inanılmaz kaslı kollarıyla adeta bir filmden fırlamış gibi görünüyordu ama Yaman'ın ona çok güvendiği belliydi.

MasumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin