Duyduklarımın ağırlığıyla gözlerimi sıkıca kapatıp zamandan soyutlanmaya çalıştım ama nafile bir çabaydı. Gözlerimi açtığımda görüş açıma giren görüntü kapının kolundan ibaretti ama zihnim gördüklerimin tezatını yaşatmak ister gibi büyük bir alanda koşmaya devam ederken kulaklarımın uğultusunun şiddetine dayanamadığı için dizlerimi kanatırcasına yerlerde sürüklüyor beni anın koynuna geri atmaya çalışıyordu.
Amcam olduğunu iddia eden adamı ilk gördüğüm zaman aklımı kurcalayan düşünceler bir bir gözümün önünde canlanıyor, babama olan benzerliği canımı yakıyordu. Her ne kadar inkar etmek istesem de gördüklerimi görmezden gelmeye çalışmam ahmaklıktan başka bir şey olmazdı. Yargılayan değil sorgulayan yanıma ihtiyacım vardı. Bu yüzden duygularımı dizginlemeye çalışarak durum değerlendirmesi yapmak zorundaydım.
Kendime gelmek için aramızda uzayıp giden tehlikeli sessizliğe birkaç dakikayı daha kurban ettiğimde soluklarım düzene girmiş, kulaklarım uğultusu bir nebze geçmişti.
Sakince arkamı dönerek koltukta oturan adama baktım. İster istemez adamı baştan ayağa süzüp yaşadıklarımın gerçekliğini teyit etmeye çabalıyordum. Yanına doğru birkaç adım atarak tam karşısına geçip az önce kalktığım yere oturdum. Bünyeme ters gelecek yavaşlıkta yaptığım hareketler kusma isteğimi arttırıyordu ama tüm vücudum olayın ehemmiyetinin farkına varmış gibi ağlamanın da idrakında sonraki bir zamana ertelendiğini biliyordu.
"25 yıldır bir amcam olduğunu bilmiyordum. Hala da bu söylediklerinize inanmak istemiyorum ama babama olan benzerliğinizi de yok sayacak değilim." dedikten sonra kısa bir soluk alıp devam ettim.
"Girdiğim şokun farkında olduğunuzu düşünüyorum ve bana hemen bir açıklama yapmazsanız olacaklardan sorumlu değilim."Karşımdaki adam rahatsızca yerinden kıpırdandı. Bacak bacak üstüne attığı için yerini değiştirmek istediğinden dolayı bu defa diğer bacağını üst üste attı ve kendisi için daha konforlu bir alan yaratmaya çalıştı. Söyleyeceklerinin ağırlığını hafifletmeye çalıştığını belli eden hareketleri telaştan uzaktı fakat beni daha fazla dehşete düşürdüğünün farkında bile değildi.
"Neler düşündüğünü tahayyül bile edemiyorum küçük hanım. Elbette şaşırman olası ancak babanın sana benden bahsetmemesi de çok normal. Buna şaşırdığımı söyleyemem." diyerek kendince bir açıklama yaptığını düşünüyordu ama sorduğum tek bir soruya bile cevap vermemişti.
"Eğer hemen şimdi bana bir açıklama yaparsanız bende şaşkınlığımın azalacağını düşünüyorum. Ayrıca madem biliyordunuz bunca zaman neden beklediniz? Neden beni ilk gördüğünüzde söylemediniz?"
Anlayamıyordum, anlamadıkça da öfke bütün bedenimi ele geçirip sivri dişlerini sırtıma geçiriyor soğuk soğuk terlememe neden oluyordu. İçime düşen asıl kuşku ise her dakika sırtıma binen kırbaçların işkencesini arttıran Yaman'ın tüm bunlardan haberdar olup olmadığı düşüncesiydi.
"Seni ilk gördüğümde söylememe gerek yoktu. Çünkü bu oyunun içinde bu kadar büyük bir rolün olmaması gerekiyordu ama sen babanın kızı olduğunu bana kanıtladın ve ilgin olmayan her şeyin içine atlayıp durdun. Anladığım kadarıyla şimdi de Yaman'ın kalbine oynuyorsun ama ben böyle bir şeyin olmasına asla izin vermem. Kendi güvenliğin için hemen buradan gitmelisin. Anneni de alıp gözden kaybolmanı sağlayacak bir planım var."
Çıldırmak üzereydim. Ağlayıp bağırıp çağırmamak için dişlerimi sıkıyordum, o da yetmeyince dudaklarımı yemeye başlamıştım. Bana hiçbir açıklama yapmadan ortaya çıkıp emirler yağdıran adam, hakkımda bir fikri olmayan ve beni zerre kadar tanımayan bu adam kendini ne sanıyordu hiç bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum
General FictionSuç ve ceza Ölüm ve yaşam Savaş ve aşk Çarpıştıkları yerde masum olan vardı.