Keskin son nefesini verir gibi "Barış.. O o her şeyi anlatan oydu." dedi ve nefes almayı bıraktı.
Yaman'ın boğazından hırıltılı bir nefes eşliğinde "Barış ölmüştü.." lafı kulaklarıma ulaştı.
Ahsen ile olan son konuşmamızda Yaman'ın polisliği bırakmasında etkili olan başka bir meslektaşı vardı ve onun adı da Barış'tı. Bunun bir tesadüf olduğunu ne kadar çok düşünmek istesem de tesadüf olamayacak kadar bağlı bir durum olduğunu Yaman'ın uykusuzluktan ve yorgunluktan kızarmış gözlerinden ve şaşkınlığından anlıyordum.
Kafasından oluşturduğu yap boz parçalarında büyük bir sorun çıkmış hiçbir parça ait olduğu yere oturmuyor gibi bir karışıklık içini kaplamıştı. Az önce Keskin onu tutan, her türlü bilgiyi veren ve Pelin'i kaçıran adam olarak Barış'ı göstermişti ama görünen o ki Barış Yaman'a göre çoktan ölmüş bir adamdı.
Ölüm göreceli olmayacak kadar gerçek bir kavram olduğu için bu işte büyük bir terslik vardı. Ya bilinenin aksine Barış hayattaydı ve Yaman ile ciddi bir şekilde uğraşıyordu ya da birisi bu ismi kullanarak kötülükler yapıyordu. Aynı zamanda bu ismi kullanan biri varsa Yaman'ı gayet yakından tanıyan bir olmalıydı. Zira Barış ile ilgili olan kayıtlara Ahsen zorlukla ulaşmış mesleğinden ve adamın isminden başka bir şeye vakıf olamamıştı.
Az önce zorlukla konuşup son nefesini veren adama baktığımda nedense içimde hiçbir şey hissetmiyordum. Çünkü bu yola çıkan ve herkesi zehirlemeyi, öldürmeyi göze olan insanlar sonununda bu şekilde geleceğini biliyor buna razı oluyorlardı. Ona üzülmekten çok acıyordum sanırım. Su testisi su yolunda kırılır lafı bir kez daha gerçekliğe kavuşmuştu.
İnmiş olduğum merdivenleri geri adımlamak üzere dönecekken Mert'in sesini duyduğumda birkaç basamak arkamda olduğunu fark ettim. "Adil, sen icabına bak" diyerek Keskin'in cesedini gösteriyordu. Ardından gözleri Yaman'ı buldu ve "Sanırım konuşmalıyız." dedi.
Yaman zihnindeki düşüncelerden bir türlü arınamıyordu fakat gözleri hepimizin üzerinde sakince dolaştıktan sonra Mert de takılı kaldı ve kafasını sallayarak önümden geçip yukarı çıktı. Onun ardından Mert ve ben devam ettik.
Salona döndüğümüzde Pelin hala aynı şekilde uyuyordu. Mert ve Yaman çalışma odası olduğunu düşündüğüm ve kapının aralığında bir miktar içeriyi gördüğüm odaya girerek kapıyı sertçe kapattılar. Ortada öylece dikildiğim sırada bugün üçüncü kez gördüğüm yüz olan koruma yanıma geldi.
"Hanzade hanım, Adil bey sağlığınız için bir şeyler yemeniz gerektiğini bildirdi. "dedi.
"Adın ne?" diye sordum. Bu korumayı daha çok göreceğimi düşünerek ismini öğrenme gereksinimi duydum.
"İsmim Erdem Yağcılar efendim. Adil beyin yakın korumasıyım." diyerek kendisini açıkladı. Sanırım Adil Yaman'ı koruyor, Erdem de Adil'i koruyordu. Değişik bir koruma döngüsünün baş rolünde de Biricik'den ötürü ben vardım.
"Tamam Erdem teşekkürler ama öncelikle Ahsen'i görmek istiyorum. O iyi mi?" diye sordum. Madem Adil'in sağ koluydu her şeyden haberi olmalıydı.
"Üst katta sizin kaldığınız odanın karşısında uyuyor. Adil bey ikinize de sakinleştirici verdi ama sizdeki etkisi daha kısa sürdü." diyerek açıkladı.
Sanırım böyle yaptığı için Adil'e teşekkür etmeliydim. Çünkü o anki ruh halim berbat ve bitikti. Şimdi daha çok kendime gelmiş ve olayların idrakını yapabilecek duruma gelmiştim. Ben iç sesimle münazara ederken Erdem cevap vermeyeceğimi anlamış olacak ki az önce yaşananlara tanık olduğumuz sahneye aşağı kata iniyordu. Mert'in dediğini yapıp Keskin'i ortadan kaldıracaklardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum
General FictionSuç ve ceza Ölüm ve yaşam Savaş ve aşk Çarpıştıkları yerde masum olan vardı.