Günler birbirini kovalarken mevsimler yerini bir diğerine bırakıyordu. Kendi kaçırılma planım dahilinde buraya gelirken mevsimlerden kara bir kış iken şimdi bahar yerini yaza devrediyordu. Bahçede havuz başında otururken güneş yüzümü yalıyor kollarımı bacaklarımı kızartmaya yemin etmiş gibi üzerimde oyalanıyordu. Her ne kadar bu kadar sıcaktan hoşlanmasam da yaşadıklarım sonucunda beni sarıp sarmalayan içimi ısıtan en büyük etken bugünlerde her günü geçirdiğim bahçeye vuran diri güneşti ve ben bununla yetinmeye çoktan alışmıştım.
Ahsen'in itirafından ve eve gelmemizin üzerinden neredeyse on gün geçmişti ve bu günler bana hiç iyi davranmayarak Yaman ile aramıza görünmeyen duvarlar inşa etmeye devam ediyordu. Hiçbir şeyle ilgilenmiyor, gözlerimi ve kulaklarımı olanlara kapatıyordum. Ruh halim öylesine bunalımdaydı ki kendi gerçeklerimi kaybetmişken başkasınınkilere musallat olamazdım. Kendimi toparlamaya çalıştıkça dağılıyordum ama elbette her şeyin bir sonu olduğu gibi benim bu vurdumduymazlığım da bir sonu gelecekti.
Aklımda sürekli dönüp dolaşan düşüncelerin başını çeken iki gün önce amcamla yaptığım konuşmaydı. Her zamanki gibi Yaman Örgütle ve Savaş ile uğraşırken Biricik'i onların kaçırdığından emindi ve kardeşine yoğunlaşmış bir şekilde bu işle ilgileniyordu. Çoğunlukla bütün gün dışarıda oluyor ve hatta geceler de gelmiyordu. Onsuzluğu görmezden gelince daha kolay atlatıyordum. Yine böyle bir gecede bahçede günü tamamladığım sırada amcam yanıma gelerek ciddi yüz ifadesiyle benimle konuşmuştu.
"Hanzade, beni tam olarak tanımadığını hatta annen olmasa bana güvenmeyeceğini de biliyorum ama inan bana her şeyi senin iyiliğin için yapıyorum. Senden tek ricam bu karışık ortamda bulunmaman ve annenle birlikte bizimle İngiltere'ye gelmen. Biz Beste ile birlikte yarın döneceğiz, annen de bizimle gelecek ama seni burada bırakmak istemiyor. Senin Örgütle olan bağını çok geç fark ettim. Hala anlayamıyorum hangi ara onlarla irtibat kurup Yaman'ın yanına girdin ama bu çok yanlış. Seni korumam için Yaman'dan uzaklaşman lazım çünkü sana gerçekten güvenmiş ve inanmış. Onu hayal kırıklığına uğratırsan farklı bir yüzüyle karşılaşırsın. O eskiden olduğu gibi bir adam değil bu dünya onu çok sertleştirdi. Hele de kardeşi bulunmadan senin onlarla çalıştığını öğrenirse her şey çok karışır. Beni dinle ve lütfen bizimle gel." dedikten sonra yüzüme samimi bir şekilde baktı.
İlk defa bu konuda o an için kafam karışıktı çünkü bir haftadır Yaman'la sağlıklı bir iletişim kuramamamıştım ama ikimizde farklı nedenlerden olsa gerek birbirimizden kaçıyorduk. Benim kaçışımın sonu yine ona çıkacaktı ama onun kaçtıkları beni ondan kurtarmaya yetecek miydi bilmiyordum. Her ne kadar amcamın sunduğu teklif bir an için cezbedici görünse de ben sadece kendimi düşünecek kadar bencil olmayı hiçbir zaman başaramamıştım.
Gerekirse Yaman'ın önündeki barikat olup en çok hasarı ben alacaktım ama onun dur çizgisi olarak doğru kararlar almasını sağlayacaktım. Ahsen neler olduğunu anlayamadığım bir düzeni çözmeye çalışırken onu tehlikenin boğazında bırakamazdım ve yine Biricik için tehlike oluşturacak bir durum varsa ona engel olmak için gerekirse Savaş ile karşı karşıya gelmek için hazır ol da bekleyecektim. Kimseyi arkamda bırakmadan olduğum yerde kalarak sırası geldiğinde ödemem gereken bedelleri de ödeyecektim.
"Beni düşündüğünün farkındayım ve ilginç bir şekilde sana güveniyorum. Bu yüzden hiç kuşkusuz anneme iyi bakacağını da biliyorum. Sadece abimle de ilgilenmeni rica ediyorum. O da İngiltere'de olabilir. Annemin söylediğine göre sık sık gidip geliyormuş ama tam olarak nedenini bilmiyorum. Benim içinde endişelenmene gerek yok çünkü bu yola girerken her şeyi göze almıştım. Sadece bana şunun cevabını ver; Her şeyi öğrendiğinde Yaman beni öldürür mü?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum
Fiksi UmumSuç ve ceza Ölüm ve yaşam Savaş ve aşk Çarpıştıkları yerde masum olan vardı.