Bilmem kaçıncı kez tekrar ve tekrar aynı mektubu okumuş olmama rağmen okuduklarımı idrak edemiyor, gözlerime inanamıyordum. Beynim hallaç pamuğu gibi olmuş yeni öğrendiği bilgileri kabullenmeye çalışıyordu ama yine de şok geçiriyordum. Bütün bunların bir rüya olmasını ya da benim hayal ürünüm olmasını o kadar çok isterdim ki fakat elimde tutmuş olduğu mektup gerçekliğin en bariz kanıtıydı.
Emir'in gidişinin üzerinden ne kadar geçmişti farkında değildim ama evin içini etkisi altına alan karanlık mektubu bir kez daha okumama engel oluyordu. Şokun etkisini hala atlatamayan bedenimi zorlukla hareket ettirerek perdeleri kapatıp ışığı açtım ve tekli koltuğa kendimi attım.
Yaman'ın benim için söylediği baş döndürücü sözleri, beni sevdiğini itiraf etmesi ve son konuştuğumuzda bana masumiyetin yüz karası demesi sürekli zihnimden dönen bir plak gibiydi. Ben hangisiydim bilmiyordum ama bunun yanında aylarca öğrenmek istediğim bütün soruların cevabı ardı ardına bomba etkisi yaratarak elime konulmuştu.
Bunları daha önce okumuş olsaydım ne yapardım kestiremiyordum ama şimdi yapacağım tek şey amcamla yüzleşip boşlukları doldurmaktı. Örgüt ne zamandan beri vardı? Babalarımız birbirini tanıyor muydu ve Örgüt bu kadar kötüyse benim babamın orada ne işi vardı? Yaman'ın babasının öldürüldüğünden haberi var mıydı?
Hiç durmadan kendime bu soruları soruyor ve yanıtlarından korkarak öylece oturuyordum. Lider'in miyavlamaları sonucu karnının acıktığını anlayarak onun mamasını hazırladım ve amcamı aramak üzere telefonumu koyduğum yeri aramaya başladım.
Tam telefonumu bulmuş amcamı arayacakken kapının çalmasıyla o tarafa doğru yöneldim. Kim gelirse gelsin muhatap olmak istemiyordum, bir an önce bu konuyu çözmek tek amacımdı. Birkaç adımda kapıya ulaştığımda kapı deliğinden baktım ve karşımda arkası dönük iki tane kadın vardı. Tanımıyordum ama kadın oldukları için kapıyı açmakta sakınca görmemiştim.
Kapıyı açar açmaz elimdeki telefon kayarak yeri boyladı. Ahsen yanımdan hızla geçerek arkamda kalan kızı da çekiştirdi ve beni de kolumdan tutarak içeri aldığında kapıyı hemen kapattı. Gözlerimi birkaç kez kapatıp açtım ama hala ikisi de bana delirmediğimi göstermek ister gibi karşımda dikiliyordu.
Ahsen kıvırcık saçlarını omuz hizasında kestirip düzleştirmiş ve kafasına şapka takarak berbat kıyafetleriyle karşımda dikiliyordu. Asıl nefesimi kesen ise o ana dek yalnızca fotoğrafını gördüğüm kızın; Biricik'in karşımda dikiliyor olmasıydı. Kıza canavar görmüş gibi bakarken kan akan kolunu tutup sızlanmasıyla kendime geldim.
"Ahsen neler oluyor?" diyebildim.
"Hanzade her şeyi anlatacağım ama önce Biricik'in koluna baktırmamız lazım. Kurşun sıyırdı ama dikiş atmak lazım. İlk yardım çantası falan var mı?" diye sordu.
"Üst komşum Aylin hemşire. Onu çağırayım hemen." diyerek harekete geçtim.
"Dur be kızım! Tanımadığın insanlara ne çabuk güveniyorsun." dedi.
"Burada bir Türk'le karşılaşmak benim şansımdı ve o çok iyi bir kız. Emir araştırdı merak etme." dediğimde Biricik'in ilgisini çekmiştim. Sonuçta Emir onun kuzeniydi ve onun güvendiğine o da güvenirdi herhalde.
"İyi tamam ama çabuk ol çok kan kaybetti." dedi.
Koşar adımlarla üst kata çıktım ve saat biraz geç olduğu için hafifçe kapıya vurdum. Aylin beni karşısında gördüğünde şaşırmıştı. Çünkü o bana gelmeden ya da o beni çağırmadan evine ilk kez gitmiştim ve bana meraklı gözlerle bakmasının sebebi bundan başka bir şey değildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/169534336-288-k245662.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum
Ficção GeralSuç ve ceza Ölüm ve yaşam Savaş ve aşk Çarpıştıkları yerde masum olan vardı.