31. Bölüm

24 1 0
                                    

'Bir son dakika haberiyle karşınızdayız. Ünlü iş adamı Mahir Dağıstanlı çıkmış olduğu mahkemede müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Detaylar az sonra ekranlarda olacak."

Yaklaşık yarım saattir ekranda dönen son dakika haberinin üzerinden birçok dakika geçmiş olmasına rağmen hala ayrıntılarına geçilememişti. Aslında her şey Yaman'ın planladığı şekilde ilerliyordu ancak Yaman yine eve geç geliyor ya da hiç gelmiyordu. Bir süredir devam eden yalnızlığım bu akşam da benimle birlikteydi.

Nyssa her şeyin suçlusu olarak Matio Feris Kiril'i görüyordu ve ona ulaşmak için üstün bir çaba harcıyordu. Günü geldiğinde onu da ortadan kaldıracaklarının bilincindeydim fakat şu anda işimize yaradığı için Yaman onun rahatça ortalıkta at koşturmasına izin veriyordu. Bir süreliğine onları kendi haline bırakmışken ince ince işlediği planını geliştirerek her gün soluğu başka bir ipucunun peşinde alıyordu. En büyük hedefini gerçekleştirme arzusuyla Örgüt'ün peşine düşerek onları yok etmek ve kardeşini kurtarmak istiyordu.

Ben mi? Ben hiçbir şey yapamıyor, elim kolum bağlı bir şekilde onun yolunu gözlemekle meşgul oluyordum. Mahir Dağıstanlı ile olan yemeğin üzerinden bir aya yakın bir süre geçmişti ancak hiçbir şekilde Ahsen'e ya da Savaş'a ulaşamıyordum. İçimde bitmek tükenmek bilmeyen bir yangın vardı ve her geçen gün o yangın daha fazla harlanıyordu. Akışına bırakmayı seçmiştim ama bazı şeylerin patlak vermesi için değiştiremeyeceğim şeylerin olduğunun farkına varmıştım.

Her ne kadar boş boş televizyona bakıyor gibi görünsem de iç çatışmalarım karşımda yaşanıyormuşcasına izliyor dikkatle karşıya bakıyordum. Oturduğum kanepenin hafifçe bir kenarının çökmesiyle olduğum yerin ayırdına varmış ve kafamı çevirmiştim. Karşımda Emir'i görmeyi beklemiyordum ama yine tanıdık bir yüz görmüş olmanın verdiği ferahlıkla ona tebessüm ettim.

Geçen bu zaman bizi Emir'le yakınlaştırmış, bir nebze de olsa onu anlamamı sağlamış aramızdaki muhabbeti arttırmıştı. 

"Yaman nerede?" diye sordum.

"Hanzade bu halin hal değil. Her geçen gün kendini yiyip bitiriyorsun ve bize hiçbir şey anlatmıyorsun."

"Yaman nerede diye sordum Emir?" diye kati bir suretle sordum ve sadece sorduğum soruya cevap aradığımı belli etmeye çalıştım.

"Bizden sakladığın bir şey mi var? Çok içine kapandın sadece Yaman'ı yanında istiyorsun. O uzaklaşınca seni bırakıp gitmiş gibi davranıyorsun. Suçluluk psikolojisi bu nerede görsem tanırım." dedi.

Boş konuşup canımı sıkmaya yemin etmiş gibiydi. Sinirleniyordum ama farkında bile değildi. "Yaman nerede?" diye bağırdım.

Emir bu çıkışımı beklemediği için irkilmişti. "Senin yanına daha çabuk dönebilmek ve hatta seni bir daha bırakmamak için çok fazla çalışıyor. İngiltere'ye gidip geliyor bunu biliyorsun." dedi.

"Evet biliyorum. Neredeyse bir ay oldu ama yüzünü doğru düzgün göremiyorum. Yanında olmayayım, ısrar etmeyeyim diye beni görmezden geliyor." dedim.

Gözlerim dolmuştu artık dayanmak ve direnmek zor geliyordu. O yanımdayken anı yaşamaya çalışıp yaptıklarımı görmezden gelebiliyordum ama şimdi fazlasıyla yalnızdım. Mert, Cenk, Emir ya da Adil yanıma uğruyor, Erdem çoğunlukla benimle kalıyordu ama derdimi anlatıp gerçeklerimi paylaşabileceğim kimsem yoktu. Ahsen'in yokluğu kalbimi kanatıyor, Yaman'a söylediğim yalanlar içimi kemiriyordu. Üstüne üstlük artık Biricik'in durumundan haberdar değildim ve ona bir şey olacağı korkusu Yaman ile yüzleşmemi zora sokuyordu.

Kendimi içimde kaybolmuş felaket senaryolarımı yazmaya devam ederken Emir'in beni saran kolları ev gibi hissettirmişti. "Hanzade ne olursa olsun herkesin seni sevdiğini ve korumaya çalıştığını unutma. Hepimiz uğraşıyoruz bir gün çok daha rahat edip bu kötülüklerden arınmak için." 

MasumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin