Bir hafta önce..
Sadece birkaç parça. Birkaç parça eşya. Geride bırakmayı düşündüğüm hayatımdan alabildiğim şeyler bunlardı. Bunca zaman beklemiştim ve sonunda oluyordu. Bu hayal bana mı aitti? Yoksa bana aitmiş gibi mi hissettirilmişti? Bilmiyordum ama bildiğim tek şey bu kapıdan çıktığım zaman hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Ağır ağır merdivenlerden indim ve salonda beni uğurlamak için bekleyen annemle abime göz ucuyla baktım. Annem tedirgin bir şekilde beni inceliyordu, abim ise her zamanki umursamazlık maskesini takmıştı. Yanlarına ulaştığımda birkaç parça eşyamın bulunduğu sırt çantasını yere bıraktım ve kollarımı açarak anneme sarıldım.
"Annem, seni çok seviyorum ve çok özleyeceğim ama sık sık gelmeye çalışacağım. " dedim.
Yeni hayatımın nasıl olacağını kestiremesem de ailemden kalanlara sahip çıkacağıma emindim.
"Biliyorum güzel kızım, eğitimini tamamlayıp istediğin yerlere gelmen benim için yeterli. Abinle beni hiç merak etme." dedi ve beni öperek geri çekildi. Abimde kolunu omzuma atarak saçlarımı karıştırdı ve başıma bir öpücük kondurdu. "Hadi bakalım Hanzade hanım gidin birazda başka memleketleri karıştırın." dedi.
Abimi severdim ancak eski halini kayıplarımız bizi değiştirmeden önceki halini çok özlerdim. Bu umursamaz halleri beni üzdükçe büyüttü ve onun yapmaya cesaret edemediği ya da söylediği gibi başka nedenleri olduğu için vazgeçtiği yola soktu.
Abime içten bir gülümseme gönderdikten sonra ikisiyle de vedalaşarak onların sandığı üzere İngiltere'ye yüksek lisans yapmaya gidiyordum. Ancak gerçekler taksiye bindiğimde değişti ve asıl gitmek istediğim yere yöneldi. Gitmek istediğim yere yaklaşınca taksiden indim ve etrafıma bakarak mahzene yöneldim. Örgütün ana merkezi mahzen dediğimiz yerdeydi ve benim örgütteki ilk günüm bugündü. Oldukça heyecanlı ve tedirgin hissediyordum.
Mahzene indiğimde asansöre bindim ve eksi beşinci kata bastım. Asansörün kapıları açıldığında karşımda Ahsen belirdi. Benim çocukluk arkadaşım, can yoldaşım. 9 yaşında babamı kaybettiğimde hayata tutunmamı sağlayan ve hep beraber hayaller kurup bir gün babam gibi örgüte girmeyi düşlediğimiz kişiydi. O benden altı ay önce örgüte girmeyi başarmıştı ve neden şimdi bende giriyordum. Etrafta taş duvarların içinde bölmeler vardı ve bu kat ofis gibi görünüyordu. Kafasını çevirip bakan birkaç kişi dışında kimse yoktu ama Ahsen soğuk bir imaj çizmiş ve benimle mesafeli konuşmuştu.
"Hanzade, bizde seni bekliyorduk. Lider seninle konuşmak istiyor. Bu taraftan.." diyerek beni yönlendirdi.
Burada işlerin disiplin ve ciddiyet içerisinde işlediğini bildiğim için sessizliğimi koruyarak kafamı salladım ve onu takip ettim. Bir kapıyı tıklattı ve sonrasında içeri girdi ben de ardından girdim.
Savaş gerilmiş sırtı ve uzun boyuyla arkasını dönmüş kocaman akvaryumu inceliyordu. Çok dikkatliydi sanki bizim göremediğimiz ama onun gördüğü bir şey var gibiydi.
"Nasılsın Savaş?" diye sorduğumda çevik bir hareketle bana doğru döndü. Bal sarısı gözlerinin içinde yer yer kızıllıklar oluşmuş ve uykusuzluğunu gözler önüne seriyordu. Kısa boylu olmamama rağmen onun yanında gerçekten ufak hissediyordum. Beni baştan ayağa inceledikten sonra bakışları gözlerimde durdu.
"Ahsen sen çıkabilirsin." dedikten sonra onun çıkmasını bekledi ve "Hanzade kaç yıl oldu?" diye sordu.
"Epeyce oldu ama burada pek bir şey değişmemiş gibi." dedim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum
Narrativa generaleSuç ve ceza Ölüm ve yaşam Savaş ve aşk Çarpıştıkları yerde masum olan vardı.