2♡💫

1.7K 55 16
                                    

Hastanenin içerisine girer girmez önce sekreterin yanına gittik.Sonra babamın kaldığı odayı sorup sekreterden aldığımız bilgiler doğrultusunda babamın kaldığı odayı bulmaya koyulduk. Babamı acilden alarak servise yatırmışlardı .Babam 103 numaralı odada kalıyormuş.Bir az ilerledikten sonra odayı bulup hemen içeri girdik. Babam uyuyordu. Başındaki hemşire bize biraz beklememizi söyledikten sonra babam uyandı. Bizi görünce gözleri doldu.Ben dururmuyum sanki hemen gözlerimden yaş süzülerek dedim ki :
"bizi koyup gitseydin sensiz ne yapardık? "
der demez birbirimize sarıldık. Ve iyi olduğu için Allah'a dua ettim. Biraz durduktan sonra içeri doktor girdi .Bize babamın ameliyat olması gerektiğini söyledi. Ben bunu duyar duymaz nedeni sordum .Doktor bey ayaklarının kırıldığını bu yüzden ameliyat olacağını söyleyince kahroldum . Doktor bey bizle dışarıda konuşmak için odadan çıkıp bize babamın ameliyat olduktan sonra ayaklarını kaybetme riskinin olduğunu söyleyince resmen şok geçirdim. Bunu düşünmesi bile beni yerle bir etti . Ameliyat için gerekli bilgileri doldurmak için annem hemşireyle birlikte ağlayarak gitti .Ben ise Mira'yı sakinleştirmeye çalışıyordum.Sanki kendim sakinleşmiş gibi .Her şey bir anda gelişmişti.Ben bunları düşünürken hemşireler babamı ameliyat için hazırlıyordu. Ameliyat zamanı gelmişti.Hemşireler onu ameliyathaneye doğru götürüyorlardı. Son bir kez elinden tuttum ve onu ameliyatheneye götürdüler. Bir an babamın ayaklarını kaybettiğini düşündüm bu eve kim bakacaktı. Tabiki de bütün yük benim üzerime kalacak. Babam iyileşsinde ben her şeye razıyım. Onun varlığı beni cesaretlendirmeye yeter de artar .Bunları düşünürken üvey annem ve biricik kız kardeşim Mira geldi. Birbirimizi teselli ediyorduk . Yapabileceğim tek şey dua idi. Böyle beklerken saatler geçti ve doktor bey ameliyathanenin kapısında göründü. Hemen yanına koştuk . O durumunun iyi olduğunu söyledi. Ama tabi ki bir şeyi ekleyerek :
"babanız ne yazık ki artık yürüyemeyecek " ben bunu duyar duymaz yere yığıldım. Aslında buna kendimi hazırlamıştım. Bir anlığına aklımı yitirdim sandım .Ama bu saatten sonra elden bir şey gelmez. Babamı normal odaya aldılar. Yanına bizde girdik . Diyecek bir şey bulamadım sanki kelimeler boğazıma düğümlendi. Ama yine de kendimi bu durumun içinden kurtararak :
"babacığım biz hep seninleyiz"
demekle yetindim. Babam bir durumdan dolayı fazla etkilenmiş olsa gerek :
"şimdi ben ne yapacağım "
dedi.Ben her zaman ona olan desteğimi ifade ederek :
"babacığım sen hiç merak etme ben burada ne güne duruyorum"
der demez sarıldı bana. Gerçekten artık bütün yük benim üstümdeydi. Her neyse bütün bu kötü hadiselerden sıyrılarak kendime geldim .Biz sadece bu 4 kişi değildik. Evde bir de kedimiz Santos vardı. Yeşil tüyleri beni benden almıştı . O sadece bir kedi değil benim sırdaşımdı. Bütün dertlerimi nerdeyse sadece o biliyordu. Ve biz onu bu telaştan unutmuştuk. Ben bunu hatırlar hatırlamaz hemen bunu üvey annem ve Mira'ya bildirdim. Onlar babamın yanında kaldılar ve ben hemen bir taksiye atlayarak eve doğru çıktım . Dışarıda yağmur yağıyordu . Camı acarak içime derin derin çektim o buram buram güzel yagmur kokusunu .Taksiden inip hızlıca eve girdim. Kapıyı açar açmaz kedim Santos hemen kapıya koşarak üzerime tırmanmaya başladı .Hemen mamasını alıp önüne koydum .Bu durumdan hoşnut bir şekilde iştahla mamasını yemeye koyuldu. Ben de onu izliyordum.Hemen yanına suyunu da koyup yola koyuldum. Tekrar bir taksi çağırarak hastaneye doğru yol aldım. Babamım olduğu kata çıkmak biraz yorucuydu. Hemen bir asansör durdurarak bindim. Mira'nın da yarın okulu vardı. Onu ve üvey annemi hemen eve göndermem lazımdı. Babamın bulunduğu odaya girip herkese selam verdim. Büyük ihtimalle bir iki gün içinde çıkacaktı zaten. Onları hemen eve gönderdim. Babam mışıl mışıl uyuyordu.Ben de o arada iş ilanlarına bakıyordum .Gözüm bir anda bir ilana çarptı. Bir şirketin çevirmene ihtiyacı vardı. Bu İlanı görür görmez telefon numarasını kaydettim. Bu benim için bir fırsattı .Bunu da kaçırmamam lazım. Artık gerçekten bir işe ihtiyacım vardı .Babamın durumunu da göz önüne getirirsek . Artık iş görüşmesi sabaha kaldı ,saat geç olmuştu .Babamın yanındaki refakatçi yatağına uzanarak kendimi uykunun kollarına bıraktım .
Sabahın 6sıydı. Uyusamda hemşirelerin girip çıktıklarını fark ediyordum. Yavaşça yataktan doğrularak kalktım. Usulca babamın güzel saçlarını okşayarak öptüm .Zaten biraz sonra annem ve kız kardeşim gelecekti . Refakatçiler için gelen kahvaltıyı alarak kahvaltımı yapmaya başladım.
Daha Mira okula bırakılacaktı.O iş de bana kalmıştı. Bunları düşünürken annem ve Mira içeri selam vererek girdi .
Annem babamın yanında kalacaktı.
Mira ve ben onlarla vedalaştıktan sonra yola koyulduk .
Taksideyken üvey annem arayarak babamın taburcu olduğunu ve eve geçeceklerini söyledi .
Bende Mira'yı okula bırakıp eve döndüm.Evde bu iş mevzsunu konuşmak için erkendi .Artık şu şirketi aramanın zamanı gelmişti. İlk önce şirketi araştırmam gerekiyordu . Bu şirket hakkında yazılanlar şöyleydi :
-bir çok oteli
-birden fazla futbol basketbol tesisleri
ve fabrikalarının olduğu yazıyordu. Bir an ümide kapılarak bu şirketin bir çok iş imkanına sahip olduğunu düşündüm. Ve aramaya karar verdim . Ve numarayı arayarak öksürüp sesimi düzenledim .
Benimle konuşan sekreterdi. İlan için aradığımı belirtip kendimden biraz bahsettim .Sekreter yarın görüşmek için bana randevu vermişti .Yarın sabah 10.00 da şirketin binasında bulunmam lazımdı.
Akşam olmuştu. Yemek masasını kurduktan sonra oturmuştuk sofraya .
Bu konudan bahsetsem mi bahsetmesem mi karar verememiştim. Sanki uygun bir zaman değildi ama yine de sabah giderken bana soracaklardı. Ben bunu düşünürken sofrayı kaldırmışlardı.

Aşk Dil Tanımaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin