17♡💫

377 25 4
                                    

Kapıyı açmamla birlikte şaşırmam bir oldu . Aman Allahım . "Babam" karşımda sandalyesinde. Yanında doğuda gelin olan halam "Hasibe ". Onları karşımda görünce çok kötü oldum . Gözlerimden yaşlar süzüldü . Babama öyle bir sarıldım ki bırakamadım. Babam bana dönerek "bizi kapıda mı bırakacaksın" der demez hemen onları içeri aldım. Biraz sessizlik oldu. Sadece benim hıçkırıklarımın sesi geliyordu . Öyle bir özlemişim ki onu . Sonra halam o da sırf benim için İstanbul'a geldi . Allahım şükürler olsun ki onlar var . Bana çok büyük bir süpriz oldu. Kesin bunların içinde Efsun'un parmağı var . Bir süre sessizlikten sonra konuşmaya başladık. Babam benden özür diledi . Aslında gerek bile yoktu . Onun buralara gelmesi bile benim için her şeye değer. Bir süre sonra Efsun işten döndü. Onun gelmesiyle daha da rahatladım. Biraz sohbetten sonra yemek hazırlamak için Efsun ve ben mutfağa geçtik. Geçer geçmez ağlayarak Efsun'a sarıldım. Onun sayesinde her şey. O bana arkadaş yeri geldi kardeş oldu . O benim vazgeçilmezim . Ağlaşma faslından sonra yemek hazırladık. Babamlar buraya beni almaya gelmiş. Bende özledim memleketimi . Burası bana göre değil.
Babam ve halam şimdi bile olsa götürmek istiyorlar. Aniden gelip böyle acele götürmeye çalışıyorlar.
Onlar beni ikna ederek yola çıkmak için hazırlanmaya başladık. Efsun kalın diye çok ısrar etti ama bizimkiler dinlemedi. Evim aşağısında siyah çok güzel bir araba. Kesin halamın arabası. Kocası Aşiret olduğu için bir de yanında yabancı bir adam vardı. Koruma gibi . Efsunla vedalaşarak arabaya bindim. Efsun dan helallik de istedim . Nede olsa evinde kaldım ve yemeğini benle paylaştı. Ernesto ve beni anlatmaya bile gerek yok . Hakkını ödeyemem.
Yola çıktık . Bir mesaj geldi . Aşktan bir mesaj. Bana ulaştığını haber vermek istemiş. Arayacağını yazınca beni telaş aldı. Babamgilin yanında yabancı dille konuşmak gariplerine gider . Birde ben ve Ernesto'yu öğrenseler biterim ben .
Mesajda durumu basit bir şekilde anlatarak aramamasını anlattım. Ankara'ya varır varmaz içimi bir sıkıntı kapladı. Ne de olsa iyi şeyler yaşamamıştım. Bu şehir bana yaşadıklarımı hatırlatıyor. Ama yinede başka bir memlekette olmuyor . Eve ulaşınca garip hissettim kendimi ne de olsa iyi şeyler yaşamamıştım. Kapıyı açan üvey annem ona anne bile denmez , bana hoşgeldin diyince şaşırdım. Sesinde kötülük yoktu.
Ama mutlaka vardır bunda bir sinsilik. Gerçek yüzünü gördüm bir kere . O gün işte her şey değişti.
Hatırladıkça gözlerim doluyordu. Direk odama geçmek istedim. Kapıyı açar açmaz gördüklerim karşında durgunlaştım . Eşyalarım hiç bir şey yerinde değildi. Kapıyı hemen kapattım. Üvey annem bana dönerek" artık burası senin evin değil senin yerin müstakbel kocanın yanı" diyerek bana Mira'nın yanındaki adamı gösterdi . Nerdeyse benden 2-3 yaş büyük gibi görünen, siyah saçlı,kara gözlü uzun boylu bir genç ...
Duyduklarıma inanamadım . Bana halam dönerek her şeyi anlattı. Beni yüklü bir başlık parası karşılığında "halamın eşinin yiğenine" vermişler. Doğulu biri yani aşiretten birisi .
Elim ayağım titremeye başladı. Kanım çekilmişti. Ne yapacağımı şaşırdım. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Halam beni kolumdan tutarak sürüklemeye başladı. Ruhum ordan oraya sürükleniyordu. Son bir kez babama baktım. Gözlerini kaçırdı. Üvey annem zaten dünden razı . İstanbul'dan geldiğimiz arabaya doğru götürülüyordum . O gençte binmişti . Halam ve ben arkaya geçtik. Allahım neler gelecek daha başıma .
Benim ne hayallerim vardı. Hepsi çöp oldu .

"Tam toparlanıyorum derken sardığım yerden tekrar kanadı yaram..."

Yola çıktık. Diyarbakır'a.
Hem hıçkırarak ağlıyorum hem de halama bir çok sorular soruyorum .
Halam sonunda patlayarak " bak kızım yaptığım her şey senin iyiliğin için . Başına gelenleri biliyorum. Artık harekete geçme zamanı. " diyerek daha da mahvetti beni.
Kahroldum.

Diyarbakır'a vardığımızda büyük bir konağa getirdiler beni .

Daha önce böylesini görmemiştim. Kapıda iki adam duruyordu. Yavaşça arabadan indik. Biz girer girmez herkes başımıza toplandı . Halam beni tutarak konağa tanıttı.
"Artık Eftelya beyimiz Fırat'ın hanımı olacaktır. "
Herkes bana gülümseyerek bakıyordu. Bazıları "Maşallah ne kadar güzel bir kız " diyorlardı.
Hizmetçi kızlardan biri gelerek beni bir odaya çıkardılar.
Kahretsin !
Hayatımı mahvettiler.
Ne diyecektim ben Ernesto'ya şimdi. Ne anlar o aşiretten. Yardım istesem nasıl isteyeceğim.
Lütfen Allahım yardım et !
Acaba Efsun'a ulaşabilir miyim ?
O ne yapar eder beni kurtarır.
Herkesten beklerdim ama babam ... Babam beni ikinci kez hayal kırıklığına uğrattı. Ondan bunu hiç beklemezdim.
Asıl hayatımı mahvedenler ailem değil müdürün aşağılık çocuğu.
Başıma gelenlerin hepsi onun suçu .
Nasıl bir belanın içine düştüm Rabbim ...
Aşağıdan sesler geliyordu. Evdekilerden en büyüğü diyebileceğim bir amca var. Sanırım o buranın ağası. " Tez hazırlıklar başlasın " dediğini duyar gibi oldum .Göz göre göre hiç tanımadığım bir adama verecekler beni.
Acaba Ernesto gelse beni kurtarabilir mi ?
Düğün hazırlıkları başlamıştı. Ne yapacağım ben şimdi diye düşünürken birden kapı çaldı. Gelenler hizmetçilerdi . Bana yemek getirmişler. Bana düğünün yarın yapılacağını söylediler . Kendimi hazırlamam gerekiyormuş. Getirdikleri yemekleri kendimden uzaklaştırdım. Bir süre sonra tekrar kapı çaldı. Bu sefer gelen bir hanımefendiydi ama çok şık giyimli birisi. Ölçülerimi aldı. Tahminime göre gelinlik için.
Allahım daha giyeceğim gelinliği bile ben seçemezken burda nasıl yaşarım . Kadın ölçüyü alır almaz ağlayarak aşağı indim . Herkes oradaydı. Sessizce hizmetçi bir kızı takip ederek mutfağa girdim o mutfaktan çıkar çıkmaz hemen içeri girdim . Aklımda bir şey vardı. Eğer düğün günü kendime zarar verirsem bana bir şey yapamazlar. Bir tane bıçak lazım. Bu vahşice bir şey en son çare. Bıçağı aldım tam çıkacakken sesler gelmeye başladı. Hemen tezgahın arkasına saklandım. Bir yaşlı teyze ve genç bir hizmetçi kız içeri girdi . Derin bir konu hakkında muhabbet ediyorlardı. Biraz onları dinledim. Aman Allahım!
Duyduklarıma göre Fırat bey kısırmış. Buna sevinsem mi Fırat 'a üzülsem mi karar veremedim.
Ama önceliğim kendimdi . İçim bir anlık da olsa rahatlamıştı.
Onlar çıkar çıkmaz hemen odaya koştum . Bıçağı alarak yatağın altına koydum . Hizmetçiler gelerek bana getirdikleri yemekleri geri götürdüler. Zaten beni pek de takmıyorlar gibiydiler .

Acilen bir plan yapıp burdan kurtulmam gerekiyor. Bu aşirette her erkeğin iki tane ya da üç tane karısı varmış . Birden bir uyku bastırdı. Uyumak istiyordum. Biri çıksada "uyan artık " dese diye umut ediyordum . Lütfen Allahım!

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kapı çalındı. Bir hizmetli içeriye girdi . Gelinlik ve bir kaç malzeme koydu. Bu hizmetçiyi durdurarak bir kaç soru sordum . Sanırım ben Fırat Bey'in ikinci karısı olacakmışım . Ve hizmetçi bana Ağa Beyin Fırat'ın kısır olduğuna inanmadığını söyledi. Demek ki o yüzden beni de gelin olarak alacak . Zaten çok sert bir mizaçı var .
Ama ne olursa olsun burdan kurtulmam gerekiyor . Asıl sorun bugün başlayacak.
Düğün. Sevdiğimle değil hiç tanımadığım biriyle. Annem olsaydı belki de ben burada olmazdım. Ne de olsa anneler yavrularının zarar göreceği şeyleri yapmaktan kaçınır . Keşke annem yanımda olsaydı .
Bari kardeşim olsaydı da kurtarsaydı beni .
Ummadığım kişiler arkamdan bıçaklamıştı beni "ailem "...
Artık planları uygulama zamanı geldi . Vakit kaybetmeden ...

Aşk Dil Tanımaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin