Güne Ernesto ve hazırladığı kahvaltıyla başlamak çok güzel. İyi ki hayatımdasın. Çok yüksek sesle söylemişim ki birden bana baktı ve gülümsedi. Bana dönerek İtalyanca "seni anlamadım kusura bakma" dedi. Normal çünkü Türkçe konuştum. 😃
Sonra dönerek İtalyanca iyi ki varsın seni seviyorum dedim . Bunu söyleyince biraz kızardım . O da utanmıştı. Onun varlığı bana mutluluk veriyor. Birlikte kahvaltımızı yaptık. İlk defa onunla kahvaltı yapıyordum . Zaten o karşımda olduğundan pek de bir şey yiyememiştim . Kahvaltı bittikten sonra bir an hüzün kapladı içimi. O gidecekti . Burda kalamaz. Yolculuk 12.00 da. O gidince eski hayatıma geri döneceğim . Hiç gitmese olmaz mı!Hazırlanarak gezmek için dışarı çıktık.
Yüzüm gülüyordu. Ama içimde bir burukluk vardı. Ne de olsa onsuz kalacaktım.
Ernesto bana dönerek "neyin var senin " deyince kendime gelerek
"sen gideceksin ve ben sensiz kalacağım, sensizlik çok zor olacak " der demez Ernesto bana sımsıkı sarıldı. Sanki hiç bırakmayacak gibi. Ve alnıma bir öpücük kondurarak
"ama kalbim hep seninle olacak "
"istersen seni de yanımda götürürüm yeter ki sen iste"
"hatta orda yeni bir hayat kurarız "dedi.
Ernestoya bunları söylemek kolay ne de olsa onun ailesiyle bir problemi yok . Ernesto'ya dönerek "her şeyi düzeltmem lazım ani karar vermek istemiyorum" dedim .
Ve aramızda aşılması gereken bir çok farklılıklar var. Onun dini ,kültürü bizimkilere benzemiyor .
Ernesto bana dönerek "seni biriyle tanıştırmak istiyorum, ailemden biri " der demez çok heyecanlandım. Olur anlamında başımı salladım .
Saat 10.00 dı. Kaldı 2 saat . Birlikte İstanbul'u gezecektik. Ernesto telefonu bana tutarak"bu benim kız kardeşim Sofia" der demez çok heyecanlandım.
Bu şimdi Sofia Valentini mi ? Gerçekten çok tatlı birisi. Birde kendime baktım. Allahım ben bu kızın yanında çok ezik kalırım.
Bana İtalyanca "Merhaba ben Sofia" dedi. Ses tonu bile çok nazik .
Biraz sohbet ettik . Sonra iyi dileklerle sohbeti bitirdik. Burdan çok iyi birisine benziyor . Ernesto'ya "beni ailene mi anlattın ?"der demez " Hayır sadece Sofia biliyor "deyince çok rahatladım. Daha onlarla tanışmak için çok erken. Bunları konuşurken bir parka geldik . Çocuklar vardı. Çok güzel eğleniyorlardı. Ernesto'ya biraz utanarak "beni salıncakda sallar mısın? " dedim. O da "tabi ki " dedi. Öyle bir salladı ki bana yaşadıklarımı unutturdu. Anı yaşamak . Bunu gerçekten şu an yaşıyorum . Saçlarım savruldu. Birbirine karıştı. Yüzüme bir gülümseme yerleşti . Bu kadar yeterliydi. Daha gezilecek çok yer var . Salıncaktan indim. Ernesto bana yaklaşarak yüzümdeki saçlarımı kulağımın arkasına attı. Öyle bir baktım ki gözlerine insan kayboluyor yeşilinde. Bu adamın kokusu bile yeter . Hint dizilerindeki gibi bakıştık.
Bu büyü bir anlığına bozularak yerini hüzne bıraktı. Onun gidecek olması hiç aklımdan çıkmıyor. Birden yağmur başladı. Hemen ıslanmamak
için ağaçların olduğu yere koşuşturmaya başladık . Aslında ıslansaydık da bir şey olmazdı. Ben yağmura bayılırım . Ernesto ağaçların altına gitti . Bende yağmurun altına geçerek "seni seviyorummm" diyerek ona olan sevgimi tekrar tekrar dile getirdim . Ernesto gülümseyerek yanıma geldi . Ve bana sarılarak İtalyanca " bende seni çok seviyorummm" dedi. Ernesto çok farklı biri . Şu gülümseyince çıkan gamzeler işte onlar ... Orda bir ömür yaşayabilirim. Baya bi ıslandık. Sırılsıklam olduk . Birde Ernesto yolculuğa çıkacak. O yüzden kurulanması gerekiyor. Ernesto'ya eve gitmemiz lazım dedim. Doğru gitsek de onun burda kıyafeti yoktu . Ama olsun benimkileri giyer . Bunları düşünürken hemen bir taksi bulup atladık. Eve ulaşır ulaşmaz ona hemen uygun bir kıyafet buldum . Islak kıyafetleri kurutucuyla kuruttum . Yanına gidip gülerek " kıyafetler çok yakışmış " dedim . O gülmeye başlayınca onu izlemeye başladım. Öyle bir gülüyor ki beni benden aldı. Saat 11 olmuş. Kaldı 1 saat ... Onsuz düşünemiyorum kendimi . Ama artık hayatımı bir düzene sokup onun ailesiyle tanışmak istiyorum. Ernesto'yu daha da yakından tanımak istiyorum. Ona kendi kültürümü özellikle dinimi anlatmak istiyorum. Ernesto bana dönerek " senden herhangi bir şeyini istiyorum senin kokunun sardığı bir şey " " senin kokun olsun yeter orada gidince seni özlediğimde kokun bari yanımda olsun " " Seni seviyorum hemde çokkk". Hemen gidip sürekli kullandığım parfümü aldım. Gül kokusu Isparta gülü. Bayılırım bu güle. Acaba ona ne versem derken sürekli taktığım bandajı gördüm. Onu vermek en iyisi. Parfümleyerek Ernesto'ya uzattım. Bana dönerek "lütfen takar mısın bunu" diyerek saçlarımı düzeltti. Bende taktım. Bana aşkla bakarak " bu bandaj sana çok yakıştı " dedi . Tam çıkaracakken " bir dakika fotoğrafınıda çekeceğim " diyince utandım. Gülümseyerek poz verdi . " çok güzelsin " diyerek bir öpücük kondurdu. "Sen benim dünyamsın içinde kül olduğum yürek yangınımsın Ernesto "diyince bana baktı. Anlamadı yine Türkçe konuştum. Ona dönerek İtalyanca "sen benim her şeyimsin " dedim . Biz böyle dururken alarm çaldı saat 11.30 olmuş. Ernesto alarm kurmuş. Nedenini sorunca "senin yanında olunca unutuyorum her şeyi bağışla beni " diyince ona bir kez daha vuruldum. Bu adam bu kadar kibar olmak zorunda mı . Ne de olsa bir İtalyan . Eskiden bir hocam "İtalyan bir sevgiliniz olsa ona alabileceğiniz en iyi hediye ne olabilir "dediği aklıma geldi . Bir saatmiş. Ernesto'nun da saati var . Çok şık bir saat . O benden bir şey aldıysa bende onu hatırlamak için saatini alabilirim. Bunu dile getirince "al her şeyim senin olsun bebeğim " derken ben yerin dibine girer gibi oldum. Ama olsun o da benden bandajımı aldı. Saatini çıkarıp benim koluma taktı. O güzelim kokusu saate bile işlemiş
Okyanus gibi...
Derin ve etkileyici...
Sarhoş edip kendimden geçirdi beni .
Ernesto hemen hazırlanır hazırlanmaz bir taksiye atladık. Onu nasıl bırakacağım Allahım . Gözlerim dolmuştu. Ayrılık vakti geldi çattı. 15 dakika sonra yolculuk başlayacak. Arabadan iner inmez ona sımsıkı sarıldım , kokusunu içime çekerek Türkçe " beni bırakma " dedim anlamadığı için zaten sorun yok . Kulağına seni çok ama çok seviyorum geri dönecek misin? diye fısıldadım . Ernesto "sana söz veriyorum döneceğim yakın zamanda hem de seni de götüreceğim " "senin için her şeyden vazgeçebilirim. Seni sonsuza kadar seveceğim meleğim " der demez daha çok duygulandım . Onun gözleride dolmuştu. O yeşil gözlerinin içi kıpkırmızı olmuş. Benden uzaklaşırken ona "seni çok seviyorum Ernesto "diye bağırdım. O da durarak "ben de seni seviyorum Eftelyam " der demez gözlerimden yaşlarda süzülmeye başladı. İyice uzaklaşmıştı. Ve artık yok . Taksiye doğru yol alırken sürekli arkama bakıyordum. Taksiye binince daha çok yalnız hissettim kendimi . Yolda giderken telefonuma baktım. Efsun 5 defa aramış. Duymamıştım. Ernesto varken hayat durmuştu sanki . Her şey onunla güzel. Bunu düşünürken evin önüne geldim. Kolumdaki saate baktım hala o kokuyor. Onun kokusu her yeri kaplamış . Yokluğunda kokusuyla yetineceğim . Aniden kapı çaldı. Gelen Efsun olmalıydı . Bir an bu hüzünlü halimden kurtularak kapıya yöneldim. Aklımda hala o var. Saate baktım o gideli 15 dakika olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Dil Tanımaz
Romance"Sanki onu ilk gördüğümde dilim tutulmuştu.Bir daha konuşamayacağım diye çok korkmuştum."❤ Eftelya Aydemir "Güneş misin sen fazla yaklaşınca yanıyorsun ;çok uzaklaşınca donuyorsun! " ❤ Ernesto Valentini