Bölüm 7/ Gelde Al

24K 1.2K 31
                                    

₩ Bölüm 7: Gelde Al

Multimedya: Derin

İyi okumalar....

Üzerimdeki buram buram Aras kokan tşörtü çıkarıp bizde kalan diğer tşörtünün üzerine bıraktım. Onun tşörtünü alıcam derken kendi gömleğimi olmuştum zaten. Ölsemde vermezdim yani aldığım tşörtlerini bir daha ona. Alınan mal bir daha verilmezdi değil mi? Benceden de.

Üzerime mor fareyi kovalan kedi baskılı pijamalarımı geçirip uyumak için beni bekleyen yatağıma göz kırpıp üzerine uzandım. "Sen de beni özledin değil mi?" Yastığıma bir öpücük kondurup sıkıca sarıldım. Yagena ikinci aşkım benim.

Yastığıma iki elimi üst üste atıp sarıldığımda elime gelmesini beklediğim metal gelmeyince yataktan adeta fırladım. 3E'nin bana aldığı bilekliğim yoktu.

Yeminle sıçtım.

Odamdan koşarak çıkıp annemlerin odasına daldım. "Anne bilekli..." bağırışı susturan öpüşen annem ve babama şok olmuş bir şekilde baktım. Annem babamdan ayrılıp sonunda bana bakabildiğinde "Siz bana kardeş mi yapıyorsunuz?" diye sordum. Kadın menopoza girmeden önce ciddi ciddi çocuk yapacaktı. Yaşından başından utan be anam. Ben neyinize yetmiyorum.

"Odaya dalmasaydın eğer öyle bir düşüncemiz vardı" Tühhh utanmazlar. İnsan bir inkar eder değil mi? Ağzımla böğürme sesi çıkarıp onlara kınayan gözlerle baktım. "Bu yaştan sonra ne çocuğu ya? Ben neyinize yetmiyorum hem. Çocuğu yaptıktan sonra tabi beni kumarbaz Mahmuta verip kurtulacaksınız değil mi?". "Kumarbaz Mahmut'a kim" diyen babama şaşkınlıkla baktım. Tek takıldığı yer burası mıydı yani? "Yani beni evlendirmeyi düşünüyor sunuz" kaşlarımı çatarak benden kurtulmaya çalışan ebebeyinlerime diktim gözlerimi. Annem gözlerini devirip "Gece gece ne saçmalıyorsun kızım sen yine?" diye sordu.

"Bilmen siz söyleyin"

"Kız sen bize hesap mı soruyon?" Annem yine o meşhur bakışlarından birini takındığında çatık kaşlarımı düzertip gülümsedim. "Yapın yapın. Ben yaşlandım zaten. Hatta bir tane değil iki tane yapın. Birinin adını Junyur Masal 1 diğerinin adını Junyur Masal 2 yapın" annem sabır dilercesine başını yukarı kaldırıp tekrar bana döndü.

"Tamam tamam gidiyorum. Sadece bilekliğimi gördün mü? diye soracaktım."

"Nereye koymuşsan ordadır" dedi zeka seviyesi Enştanla yarışır şekilde olan anam. Nereye koyduğumu bilsem gelir sorar mıyım acaba? Onlardan hayır gelmeyeceğini bildiğim için "tamam siz çocuk yapmaya devam edin." diyip hızla çıktım odadan. Annemin terliklerini de yine kapı yemiş oldu böylelikle. Kahraman kapım benim.

Şimdi sıra bilekliğimi bulmakdaydı.

Şimdi bir düşünelim. En son odamda takıp aşağı indim. Sonra o gıçıklığın evine gittik. O zamanda elimdeydi. Sonra odasına gittim üstümü değiştirmek için. Buldum kesin o zaman düşmüştü elimden.

Hemen aşağı inip ayakkabılarımı giydikten sonra yanıma anahtarlarıda alıp dışarı çıktım. Bahçeden dolanmak yerine iki evin ortasındaki çitlerden atlayıp Aras'ların evine yol aldım. Kapıyı çok nazik! bir şekilde çalıp beklemeye başladım.

Kapıyı uykulu gözlerle bana bakan Nalan Hanım açmıştı. "Kusura bakmayın. Ben bilekliğimi Aras'ın odasında düşürdüm galiba onu alabilir miyim" şirince derdimi anlattım. "Tabi geç, Aras odasında zaten" Nalan Hanıma teşekür edip hızlıca merdivenlerden çıkıp kapıya vurmaya gerek duymadan içeri daldım.

"Bu son uyanırım"

Faruk bey ve Aras konuşuyordu. Daha doğrusu Faruk bey azarlıyor Aras onu dinliyordu. Her zamanki gibi yanlış bir zamanda dalmıştım bir odaya daha. Geri çıkmayı düşündüğümde Faruk beyin gözleri beni buldu. "Masal" aynı anda arkası dönük olan Aras'ta bana dönmüştü bile. "Ben özür dilerim. Böldüm galiba. Gitsem iyi olur" diyip geri dönecekken Faruk bey beni durdurup "Gitmene gerek yok Masal'cım bizimde baba- oğul konuşmamız bitmişti" diyip Aras'a son bir bakış atıp çıkmıştı.

Faruk bey gittikten sonra içeri girip kapıyı kapattım. "Ne var?" diye sordu. "Sanada mereba" dedim gözlerimi devirerek. O da aynı şekilde devirdi gözlerini.

"Bilekliğim kayıp. Burda düşürdüm galiba. Gördün mü?"

"Hayır"

"Emin misin"

"Hayır"

"Emine misin?"

"Soğudu havalar" dedi aynı ona yaptığım gibi "De git lo" diyip kapıya yürüdüm. Bu salakla uğraşacak değildim. Nalan Hanıma söylerdim o bulursa verirdi zaten. Koskoca Soykan'lar benim bilekliğime kalacak değillerdi ya. Kalmazlardı değil mi?

Kapının kulpuna çevirip açtım. "Sormayacak mısın?" diye sordu. Ne için sorduğunu anlamıştım. Babası onu azarlarken görmüştüm ve bu durumla baya dalga geçebilirdim ama bu azarlamadan daha derin bir şey gibi gelmişti. Buda beni ilgilendirmezdi.

"Sorsam anlatacak mısın?" diye sordum. "Hayır" dedi. Gözlerimi tekrar devirirken kulpa tekrar uzandım. "Pijamaların güzelmiş Farecik" kapıyı açmaktan vazgeçip ona döndüm. İllahi laf dalaşı istiyordu anlaşılan. Oysa yarım saat önce bana bir bebek gibi darılıp gitmişti. "Tabi güzel çünkü ben giyiyorum. Kedicik" diyip sırıttım. O bana Farecik derse bende ona kedicik derdim. Yüzünü buruşturup tekrar pijamalarıma baktı. Kedi fareyi kovalıyordu. Tom ve Jery. Zaten ordan bulmuştun ona ismini. Ne kadarda zekiyim değil mi?

Ona laf sokmanın keyfiyle kapıyı bu sefer açıp çıktım.

Nalan Hanım hala salonda bekliyordu ona bilekliğimi eğer bulurlarsa getirmesini rica ettim. Benim için çok değerliydi o bileklik. 3E almıştı onu bana yahu. Hem maneven hemde maddi yönden değerliydi.

Altıntı yahu. Boru mu bu?

₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩

Aras'ların evinden sonra eve gelip hemen kendimi odama atarken beni bekleyen yatağıma gülümseyip üzerine uzandım. Daha doğrusu uzanacakken kafama gelen şeyle yatağa yüz üstü düştüm. Acıyla yüzümü buruşturup doğruldum. Yatakta erik vardı.

Bu benim için garip bir şey değildi. Çorabımda bile bulundururdum eriği. Fakat ben erik stoklarımı bitirdiğim için evde erik kalmamıştı. Kafama bir tane daha gelirken elimle başımı tutup havaya kaldırdım başımı. Yoksa dualarım kabul mu olmuştu.

Gökten erik mi yağıyordu?

Sevinçle cıvıldayıp yenisini beklerken yandan gelen erikle kaşlarımı çattım. Gökten erik yağmıyordu. Biri erik atıyordu.

Pufmayıp yataktan kalktım. Benim dualarım kabuk olsaydı zaten şu anda yanımda Dylan O'berinim olurdu. Pencerinin önüne geldiğimimde odasından bana sırıtarak bakan Arasorangusa baktım. Kaşlarımı aynı anda çatıp "Gece gece ne yapıyorsun" dedim sinirle.

Hemen onun odası niye benim odamın karşısındaydı?

Elini havaya kaldırıp elinde gümüş bir şeyi salladı. "Pislik" diye cırladım pencereden. Bilekliğim ondaydı. "Ben pisliksem. Sen belediye çöplüğüsün Farecik" keyifle sırıtırken cama yapışıp "Ver onu bana" diye bağırdım. "Kolaysa gelde al" dediğinde "Ver yoksa çok fena olur" dedim.

"Sanada iyi geceler Farecik"

Yaz olduğu için camı kapatmayıp sadece perdeyi çekerken yerimde sinirle tepindim. Salak çocuk. Salak Salak.

Bölüm Sonu

ErikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin