Yumuşacık yatakta sarıp sarmaladığım yastık niye nu kadar serti? Burnuma dolan koku karşısında tedirgince bir gözümü araladım ve sarıp sarmaladığım yastığıma, pardon çakma Vini'ye baktım. Çakma Vini?
Aras?
Diğer gözümüde araladım, bir kaç defa kırpıştırdım ve sonra şaşkınlıkla açı verdim. Başımı hızla göğsünden kaldırırken "Pis ırz düşmanı." diyerek çığlık attım. Homurdanarak gözlerini araladığında kaşlarını çattı sonra bana baktı.
O yanımda düzgün bir şekilde uyurken ona bit ahtobot gibi sarıldığım için buradaki tek ırz düşmanı ben olsamda oda ne diye benim olduğum yatakdaydı ki?
Gözlerime bakıp kirpiklerini kırpıştırdığında üzerine attığım bacaklarımı çekip "Pis sapık" diye tısladım. Beline doladığım kollarıma baktı. "Sen mi ben mi?" gözlerimi ondan kaçırdım. "Senin ne işin var burada?" kollarımı istemeye istemeye ayırdım ondan. "Benim yatağımda olan sensin." "Ne, Yoksa ben uyur gezer mi oldum? Uykumda nasıl geldim ben senin odana? Yoksa ben uçabiliyor muyum? Ayy ne müthüş... Ben uçabiliyorum." sevinçle ellerimi çırpıp doğrulduğumda bana hafifçe güldü.
Gözlerimi odada gezdirdiğimde buranın ne onun odası nede benim odam olduğunu anladım. Buraya gelişimiz aklıma gelirken telaşla ayağa kalktım. "Saat kaç?"
"Sabah olmak üzere." korkuyla gözlerimi yumdum. "Ne içirdin sen bana? Aman Allah'ım yoksa?"
"Evet hamile kalacaksın benden Masal." sinirle ona yastığı fırlattım. "Nasıl yaparsın sen bana bunu haa. Hiç utanmadın mı uyuyan bir kıza dokunmaktan." Üzerine fırlayıp onu yumruklamaya başladığımda hızla ellerimden tutup yüzüne doğru giden yumruğumu durdurdu. "Sadece sarılmaktan hamile mi kalınır Farecik?"
"Sadece sarıldık mı?" dudaklarını kıvırıp çıkladığında ona ayağımla tekme attım. "Ahh." ellerimi bırakıp ayağını avuşturdu. "Konuşsana bee." sinirle bana bakıp "Sen resmen bana tecavüz ettin uyurken." dedi. Gözlerimi kısıp karnına vurdum. Sonra elime gelen baklavalarla ona belli etmeden gülümsedim. "Hadi bee oradan. Ben senin neyine tecavüz edeceğim." Baklavalarına... Abidin susar mısın? "Hem sanki ben gel dedim yanıma diye, Sapık gibi yatmışsın yanıma utanmadan konuşuyorsun birde."
"Çok güzel uyuyordun, Dayanamayıp yanına sokuldum." gözlerimi pörletip şaşkınlıkla dudaklarımı araladım. "Harbi mi?" Annem öküz gibi yattığı söylerde normalde. Bazen nasıl yatıyorsan sabah kendimi yatağın altında buluyordum. Kafamı bir keresinde yatağa vuruşum gelirken yüzümü buruşturdum. "Harbi" gözlerini komik bir şekilde açıp "Salyalarını akıtan ve horlayan kızlara bayılırım." dedi. Gözlerimi devirip kara gözlerine yumruğunu geçirmek için elimi havalandırdım. "Bunu sen istedin Soykan."
Benden kaçacağı sırada yataktan düşünce eşşek gibi anırarak gülmeye başladım. "İlahi adalette zaman aşımı olmaz Soykan."
"Olmaz, Olmaz. Sensiz hiç olmaz." kolumdan yakalayıp yataktan düşürdüğünde gülmeyi bırakıp sinirle ona baktım. Gözlerimin önüne ilk önce dolgun dudakları sonra şekilli burnu gelirken zorlukla yutkundum. Bu öküz Aras beni üzerine düşürmüştü. Kalp atışlarımım sesi kulaklarımda yankılanırken burnum burnuna sürtmem zorunda kalarak gözlerine baktım.
Bakışları tamda dudaklarımdaydı. Öper miydi beni şimdi? Sabah şimdi değil diyip duruyordu. Ya şimdi zamanıysa? Nefesimi tutup gözlerimi yumdum. "Beni zorluyorsun, Zorlu." kalbimin sesi onun sesini bastırırdı kesinlikle. Lakin kalbimin sesi kulaklarımda yankılarnırken, Onun seside kalbimde yankılanıyordu. Ne kadar karmaşıktı öyle. Her şeyiyle, Her şeyimle, Her şeyimizle.
Ilık nefesi dudaklarıma çarpmaya başladığında kendimi başka bir dünyada ışınlanmış gibi hissediyordum. Yoksa Aras bir uzaylıydıda beni başka bir gezegene mi götürecekti. Belki bu yüzden zamanı değil diyip duruyordu, Kim bilir?
Off ben yine ne saçmalıyorum? Abidin neredesin canım iç sesim benim? Yoksa Aras'ın iç sesinemi kaçtın? Biri bana tokat atıp kendime getirebilir mi? 'Buradayım, Dışım benim..'
İçi seni, dışı beni yakıyor bee abidin.
Titreyen avuç içlerimi omzuna yaslarken derin bir nefes aldım. Öper miydi? Öpmesin öpmesin, yada öpsün. Bir an önce kurtulayım ondan. Öpmesin yada, yok yaa öpsün. Öpsemi acaba, öpmesemi? Allah'ım bana biraz akıl please!
Etraf birden bire sessizleşmişti sanki? Yada ben kalp sesimden başka hiç bir şeyi duyamıyordum. Dudaklarının varlığını hissettiğim bir mesafede odayı dolduran sesle o mesafe anında yok oldu. "Efendim?" tuttuğum nefesimi dışarı vererek gözlerimi yavaşça araladım. "Tamam, birazdan inerim aşşağı." omuzlarımdaki ellerimi çektim o telefonla konuşurken, bakışları hala üzerimdeydi. Ellerimi iki yanında sabitleyip yavaşça kalktım üzerimden.
Kendime not; Bir daha asla onunla yakınlaşma... Ölüm sebebim olabilir.
Hala sakinleşmeyen kalbimin üzerine ellerimi koyup sekerek yatağın üzerine oturdum. Dizim hala sızlıyordu. Telefonla konuşması bittiğinde yerinden doğrulup ayaklandı. "Hadi gidelim Zorlu." gözlerimi ondan kaçırdım telaşla, Bir daha ona bakarsam ona kalmadan ben yapışıcakmışım o dudaklara gibi hissediyordum.
"Annem bacaklarımı kesip onlardan kelle paça yapabilir. Eğer size yemek getirirse annene söyle sakın yemesin." ufak gülüşü kulaklarıma bir rüzgar esintisi gibi gelip geçti. "Merak etme daha okul çıkış saati bile gelmedi." başımı sonunda dayanamayıp kaldırdım, kaşlarımı çatarak ona baktım. "Pislik." Sonra rahatlayarak bir nefes çektim içime. Bu bacaklar bana lazımdı daha. Arasorangusuna nasıl vurabilirdim yoksa? Hatta ne duruyorum ki?
Sağlam ayağımı dizine geçirdim keyifle. "Ahhh." Ahh ne kine ahhh Aras Soykan. Sen beni öpmesin haa? Al sana bir tekme daha.
......
O odadan çıkıp bu sefer asönsörde semin katına inerken hala onu gözlerimle dövüyordum. "Aşağıda ne var?"
"Seni ilgilendiren bir şey yok." Gözlerimi kısıp beni ayakta tutabilmek için belimde olan ellerini çimcikledim. "Sen beni nerelere götürüyorsun öyle? Ben aile kızıyım tamam mı? Yolda yürürken başımı yerden bile kaldırmam. Eğer beni kötü emellerine alet edersen..." ellerini hızla dudaklarıma koyup konuşmamı engelledi. "Sönü pörçölörümmm.."
"Daha fazla devam edersen seni ellerimde değil dudaklarımla susturmam zorunda kalırım.." ellerine baktım sonra dudaklarına.. Sussam mı acaba? "Anladın mı beni?" başımı salladım yinede... "Güzel şimdi senle buranın gizli bir yerine götüreceğim. Merak etme fazla kalmayacağız." Onun sayesinde burada normal yerden daha çok gizli yer görmüştüm. Acaba 3 E'de biliyor muydu buraları?
"Bir arkadaşa bakıp çıkcaz hesabı mı?" bana cevap vermek için dudaklarını araladığında asönsörün durmasıyla tekrar sustu. Geldiğimiz yer tam anlamıyla korkudan nefesimi kesmişti. Allah'ım sen affet ama satanist kılıklısından tutunda metalcisine, serserisinden karalar içinde çeşit çeşit insanla doluydu burası.
Hele kulağı tırmalayan müzik sesi yok mu? O derse giren zil sesini bile şükrediyordum şu anda. Ne kadar zor bir durumda olduğumu siz tahmin edin artık.
"Yolumu mu kaybettin ufaklık?" gözlerimi ileride birisiyle konuşan Aras'tan çekip tezgahın arkasında duran çocuğa baktım. İnce yüz ifadesine ve ince vucuduna rağmen yeşil gözlü kaslı bir çocuktu. "Bana mı dedin kardeş?" oturduğum taburede dönüp tamamen çocuğa baktım.
Gülerek başını sallayıp gözlerini üzerimde gezdirdi. "Velin nerede senin?" Ohaa laf mı atmaya çalıştı bana o? Sinirle gülüp "Ebenin ellerini öpmeye gittiler, Sende gitcen mi?" elimde bir bezle temizlediği bardağı gülerek yerine bırakıp "Sakin ol şampiyon." dedi.
"Yavaş gel o zaman at arabası. Ufaklık senin taaa..." sözlerimi bitirmeden o artık alıştığım eller dudaklarıma kapanınca sinirle yumruğumu havaya kaldırdım. "Ne oluyor burada?"
"Seninle miydi?" Çocuk Aras'a dönünce, onun sırtıma yapışan gövdesini hissetmemeye çalıştım. "Benimle Eymen? Bir sorun mu var?" Eymen denilen çocuk gülerek başını olumsuz anlamda salladığında oda ellerini dudaklarımdan çekip belime yerleştirdi. Yapma bana bunu yaa.
Gözleri bu sefer sorarcasına bana döndüğünda pis pis sırıttım. Elime düştün çocuk. 'İlahi adalette zaman aşımı olmaz' demiş miydim daha önce?
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erik
Teen Fiction"Ben yeşili severdim o siyaha aşık etti beni." -Masal Zorlu- "Aynıydık ama o aynanın aydınlık yüzüydü ben karanlık." -Aras Soykan- Bir adet Masal Zorlu. Bir Adet Aras Soykan hikayesi. İki birbirinden öküz insanın aşka yolculuğu "Sen Beni...