Bölüm 23/ Mıknatıs

22.6K 1K 37
                                    

Multimedya;  Ege

"Uzak duramıyorum senden.." olmayan beynimin yerinde, kafatasımın içinde ordan oraya çarpıp yankılanan sözleri,  kalbime doğru ince ama çok sağlam bir yolla en derinliklerine kadar ulaşmıştı sanki. Uzak duramıyordu benden, ama neden? Mıknatıs mıydım ben?

Cesaret edememiştim neden diye sormaya... gözlerimi kapattım ve derin bir nefes çektim içime. Oda konuşmadı. Odada yankılanan kalp seslerini dinledik. Zaten onlar böyle çarpınca konuşmaya gerek yoktu. Değil mi?

...

"Hocam." ingilizce dersinin ortasına giren sesimle beraber Aras'ın gözleri elime kayıp sırıttığında, tek kaşımı kaldırıp 'Neye sırıtıyon lan bebe?' dercesine baktım. Demiştim çok güzel bakarım diye. Gülümsemesi büyüdü ve gözleriyle elimi işaret etti. "Parmak kaldıran öğ... oha o orta parmak mı?" bütün sınıf bana dönüp gülmeye başladığında ingilizce hocası bana dönmeden hepsine o parmağı gösterip elimi indirdim.  "Evet Masal'cım." Ahh evet... Neriman cadısına benzemeyen ve beni dersten atmak için dört gözle beklemeyen bir öğretmenim daha vardı. Bir Serkan hoca, birde Ekim hoca. Onlar beni dersten atmak istemiyorlardı ama ben işledikleri konular yüzünden derse bile girmek istemiyordum. Sağolsun Serkan hocanın kasları beni bir nebze bu sırada oturmama yardımcı olsada ingilizce dersi hiç bir şekilde çekilmiyordu. Sırf bu yüzden dersi kaynatmak bir vatani görev halina gelmişti benim için. Ekim hocanın ela gözleri gözlerimi bulduğunda gülümsedim. Güzel kadındı. Genç, güzel ve başarılı ve ne yazik ki Serkan hocanın eski nişanlısı o oluyordu. Rakibimim alt etmem gerekiyor ve Serkan hocayı kapmam gerekiyordu. İnsan eski nişanlısıyla aynı yerde nasıl çalışmaya devam edebilir ki?  Hoşsun, güzelsin ama çok yüzsüzsün be Ekim'ciğim. " 'You my best student' ne demek?"

"Sen benim en iyi öğrencimsin."

"Eyvallah hocam." diyip arkama yaslandım, herkes bana gözlerini devirdiğinde sırıtarak arkama yaslandım. Ekim hocada yine bana kızmayıp aksine güldüğünde kadında ki sabra şaşmadan edemiyordum. Bende ona en havalı göz devirmemi gerçekleştirip Aras'a döndüm. Dersi dinliyordu hep. Not almasada o kadar dikkatli dinliyordu ki, sanki hepsini çıkmayan kalemle biri beynine not ediyordu. Matamatik dersinde sorulara cevap vermesede önüne karaladığı rakamlar hep soruların doğru cevabı oluyordu. Anlamıyordum. Ya o çok sekiydi yada ben çok aptaldım. Yaklaşık bir inek öğrenci, tam ensesine vurup "Bu gün cuma enseni kapat." diyip kaçmalıktı vallaha. Yapsam mı acaba?

Ona bakerken istemsiz bir şekilde dün gece beni kollarıyla sarıp sarmaladığı karnıma gitti. Ne güzelde ısıtmıştı beni. Sırf bu yüzden elimden kurtuldun yakuşuklu.  "Gel buraya..." gözleri bana dönmeden ellerini bana dolayıp kendine çektiğinde şaşkınlıkla ona baktım. O ise sırtımı aynı dün geceki gibi göğsüne yaslayıp, kollarını belime sardı. "İyice ayaklı elektirikli sobaya döndüm sayende." Yine karnım ağrıdığını zannetmişti galiba. Gülümsedim. O zaman öyle zannetmeye devam edecekti.

....

Melis'ten...

"Hoş geldin Melis'cim, Ege'lerde yukarıda.." 

Ege'nin annesi bana her zamanki sıcak gülümsemesini sunarken aynı şekilde karşılık vermeye çalışıp içeri girdim. Ege'ler dediğine göre yanında başka birisi daha vardı. Geri dönme hissiyle dolarken, gidemeyeceğimi de bildiğimden omuzlarımı düşürerek merdivenlerden yukarı doğru tırmanmaya devam ettim. Sadece iki saat ona katlanacaktım. Ben dönene kadarda babam işini bitirirdi. Umarım!

Ege'nin kapısın önüne geldiğimde, ördüğüm saçlarımdan benle inada girerek fırlayan saçlarımı kulağımın arkasına tıkıp kapıyı hafifçe tıklattım. "Anne o ineği bu gün bari çağırma..."

Sinirle dişlerimi sıkıp, kapıyı açtım. O inek dediği ben olduğuma adım gibi emindim. Zaten bunu yüzüme söyleyecek kadar, öküz bir karaktere sahip olduğundan şaşırmıyordum buna... Ama bende peygamber sabrı yoktu ki, her şeye eyvallah diyeyim. "Malesef o inek seni bu gecede rahatsız edecek. Kusura bakma." Annesi yerine beni gördüğüne şaşırsada, hemen kendini toparlayıp o her zamanki yamuk gülümsemesini yerleştirdi dudaklarına.  "Özel hocan geldiğine göre biz kaçalım artık." yanındaki koltukta oturan Emre ayağa kalkmaya çalıştığında onu hemen durdurup "Daha seni yenmedim , gidemezsin bir yere." diyip koluna yapıştı huysuzca. "Lan sen anca beni rüyanda yenersin." diye çıkıştı Emre'de ona. Tekli koltukta oturan Emir, tahminimce telefonundan Derin'le mesajlaştığı için, onların arasında ki konuşmaya kayıtsız kalmıştı. Masal sayesinde isimleri 3E'ye çıkan Ege, Emre ve Emir üçlüsü yine bir aradaydı anlayacağınız. Neyseki eve kız atmıyordu Ege, gördüklerim genelde Ege ve Emir oluyordu. Masal'la arada telefonda konuşuyorlardı.  "Hadi bee oradan, geçen sefer asfaltı ağlatan kimdi?"

"Kılavyayle çizilmiş sanal yoldan mı bahsediyorsun kardeşim?" diye sordu Emre, yüzünde dalga geçen bir ifadayle.  Erkeklerin bu oyunlardan ne anladıklarını hala anlamıyordum. Matamatik,  kimya, fizik varken... Tamam herkesin ohüren seslerini duyabiliyordum ama bu da benim dünyam, benim hayatımdı. Kimse kimsenin hayatına karışamaz tamam mı? Kendi ayaklarımın üzerinde durup, kendi kurduğum iyi bir gelecek yaşamak istiyordum.  Bunun için durmadan çalışmam gerekiyordu. Dananın sırt dediği yere gelmiştim artık.  Her ne kadar karşı olsamda, hayatımı belirleyecek sınava çok az kalmıştı. Yaa kazanacaktım, yaa kazanacaktım. Başka bir seçeneğim yoktu.

"Gerçeğinede geliriz kardeşim."

"Gel gelde, sen ilk önce hocacığından dersini al sonra." Emre bana göz kırpıp, Ege'nin omzunu sıvazladı. "Beni gaza getirip dersten kaytaramazsın." gülümseyerek başımı yana yatırdım. Ege girdiği yolda çıkış yolunu bulamayacağını anladığında "Çok zekisin kardeşim, keşke ölsen." diye mırıldandı. Sonra kulağını çekip, üç kere önünde ki tahta masaya vurdu. "Allah korusun kardeşim. Ben onu lafın gelişi söyledim." diyip Emre'yi kuçakladı.  "Biliyorum kardeşim. Ve evet zekiyim. onuda biliyorum."

Emre pek ders çalışan bir tipe benzemiyordu ama bulunduğu sınıfta ki en iyi notları alan kişi olduğunu duymuştum. Benimkiler kadar yüksek olmasada benle yarışırdı. Tabi artık birde Aras vardı. Anlamıyordum ben kafamı kitaptan kaldırmazken onların kitabın yüzüne bakmadan en yüksek notları alıyorlardı. Aile boyu zekilerdi galiba. 

Emre ve Ege arasında ki sürtüşme biterken Emir nihayetinde gömüldüğü telefondan başını kaldırıp bana kısa hir selam verdi. Onu onaylarak başımı salladım ve ev sahibinin beni her zaman ki gibi davet etmeyeceğini anladığımda adımlarımı çalışma masasına yöneltim. "Hadi Emir biz gidelim artıkta, Ege yine kalmasın." Ege, Emre'den yediği lafa kızmak yerine güldü. Aralandaki arkadaşlığa hayran kalmamak elde değildi. "Kaybeden kimmiş göreceğiz kardeşim."  Emre'de ona gülerek karşılık verip ayaklandı. Ardından Emir'de. "Size iyi dersler."

Onlar çıkıp giderken,  onlarla beraber gittiğini hissettiğim Ege'yle göz göze geldim. Bıkmış bir şekilde yerinden ayaklanıp, her zaman oturduğu sandalye oturdu.  Daha iki hafta bile bitmemişti okul açılalı ama o sıkılmaya bile başlamıştı.  Gözlerimi devirerek yanındaki yerime geçtim ve en son kaldığımız konuyu buldum. Eğilmemle gözüklerim burnuma indiğinde, aynı sıkılmışlık banada bulaşmış gibi nefesimi sıkıntıyla dışarı verdim. "Yakın gözlerin düşmüş grandmother. "

"Grandmother senin anaannendir. Ayrıca ben yakın değil uzak körüyüm." birden bire bağırmamla kaşları çatılırken gözlerimi yumup derin bir nefes alıp verdim.  Sakin olmalıydım, bu ilk defa başıma gelmiyordu nasıl olsa. "O zaman çıkart gözlüklerini... Görüntü kirliliğine gerek yok." Ege'nin boşboğaz olduğunu biliyordum ama böyle incindiğimi hiç hatırlamıyordum ona karşı. Belki ona bağırdığım içindi ama... aması yoktu yinede. Benle dalga geçmesi artık sinirlerimi bozuyordu. Etrafındaki kızlar gibi yarın hangi ayakkabıyı giyeceğimi değilde yarın hangi dersleri işleyeceğimizi düşünmem benimle dalga geçme hakkını ona vermezdi.

Ellerim yine yumruk haline gelirken, kendimi bu sefer tutmak istemedim. "Sen kendini ne zannediyorsun yaa? Bıktım artık senden anladın mı? Sanki ben çok meraklıyım her akşamı mı senle geçirmeye." dolmaya başlayan gözlerimi yukarı doğru kaldırıp, aynı anda ayaklandım oturduğum yerden. "Ama bu kadar. Sonunda başardın beni delirtmeyi. Aferin sonunda bir şeyi kazandın ama aynı anda benide kaybettin Ege."








ErikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin