Multimedya; Masal ile Melis
Dudaklarım şaşkınlıkla aranırken ne diyeceğimi bilemediğim için takrar kapattım. Kalbimde boğazıma geçen yumruk, mideme bir tekme etkisi yaratmıştı.
Ege dahil hepsi benden bir cevap beklerken gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. Bu sorunun cevabı çok basitti. Ama ben o 'Hayır'ı' niye diyemiyordum. Ona karşı bir şey mi hissediyordum?
Hayır, yani öyle olduğunu düşünüyorum. Tabi ona sinir, gıcık ve uyuzda oluyorum. Bu his sayılıyorsa ona karşı bir şeyler hissediyordum. Lakin Ege'nin bu anlamda sormağını çok belliydi. O karnıma giren tekmenin ne his olduğunu soruyordu. Ama ben bunun cevabını şu an asla veremezdim ki.
O Aras'tı ben Masal. Aynıydık ve durmadan birbirimizi itiyorduk. Belkide hep birbirimizi ittiğimiz için birleşemiyorduk. Bilmiyorum... Şu an tek isteğim burdan gitmek, onu bulmak ve her şeyi anlatmaktı.
Gözlerimi açtım ve benden hala bir cevap bekleyen kankilerime baktım. Cevap belliydi. Uzatmalara oynamanın ne manası vardı ki? "Ha-Hayır..." tabi beni bile her seferinde şaşırtan kendim, teredütlü çıkan sesime hepsinin kaşları aynı anda çatılmıştı. Nefesimi sıkıntıyla dışarı verip "Hayır tabikide, Nerden çıkartın bunu Ege?" dedim, teredütümü öfkemle bastırmaya çalışarak. Ne kadar yerlerse o kadar yedirtecektim artık bende onlara.
"Tavırlarından diyelim, Peki o sana karşı bir şey hissediyor mu?" Ege'nin açık kahve kaşları havaya kalkerken, ilk defa bu soruyu Ege'yle birlikte hem kendime hem kalbime sordum.
Beni öpmek istiyordu ama bu onun bana karşı bir şey hissettiğini göstermezdi. Sürekli didişiyorduk ve sevgiye dair hiç bir kelime ve davranışta bulunmamıştı. Öpmekten başka... Ama yinede bakışları.
Offf, Ege'de ne ahiret soruları soruyordu bu gün böyle. Kıskançlığında obuk subuk sorular soruyordu. "Sanmıyorum." diye cevapladım onu. "İster miydin peki?"
"Offf Ege bu ne biçim sorular yaa? Zaten sinir ettin bu gün beni, Bence beni daha fazla delirtme. Varya Cemre'ye sevgili yaptı diye üstüne salarım haa!'" Kapıyı sinirle çarpıp çıkarken sinirden ellerimi saçlarıma daldırıp yüzümden çektim.
İster miydim?
Kim istemezdi ki... Onun kadar yakışıklı biri tarafından sevilmeyi? Ben ister miydim?
Nefesimi dışarı verirkem kendi kendime mırıldandım. "Hangimizi Aras Soykan sevdi bee Abidin?"
Sınıfa girdiğimde gözlerimi ilk önce oturduğumuz sıraya çevirdim. Yoktu, Melis'in yanına gidip "Aras geldi mi sınıfa hiç?" diye sorduğumda çözdüğü test kitabından kafasını kaldırıp "Hayır, Gelmedi." dedi.
Kıza bak yaa, sabahın köründe bile matamatik testi çözüyordu. Ben bu saatte değil bütün gün anca ona kadar sayabilirdim matamatikle ilgili. Oda çok yorucuydu.
Annem Melis'i görse beni evden atar, onuda öz kızı gibi bakardı. Gözlerimi devirerek sıraya doğru ilerledim.
Nedir Abidin bizim bu çalışkan komşu kızlarından çektiğimiz?
Olsun o matamatiği biliyordu, bende hangi ünlünün en son nerede, ne zaman, kiminle göründüğünü biliyordum. Şimdi Melis bana iki kere iki kaç? diye sorsa üç derdim. Doğrusu beşti galiba yada yedi. Offf her ne cici -Argo kullanmam ben, Tabi sinirlenince anasından girip amca kızından çıkmaktan başka- ise.
Ben nasıl matamatiğe üşeniyorsam, şimdi Melis'e Dylan kim diye sorsam oda cevap veremezdi.
Merakıma yenik düşerek tekrar Melis'e döndüğümde yine test çözüyordu. Gözlerimi devirerek yanına gidip "Sana bir şey soracağım?" diyip gülümsedim. "Tabi sor ama ne sorucaksın. Matamatikten nefret ettiğini bildiğim için bana nasıl bir soru sorabilirsin?"
"Matamatikten, İngilizceden, Kimyadan, Edebiyattan, O her dersts iki tur koşturan bedenciden ve beden dersinden de. Dinden de nefret ediyorum ayrıca, Adama otuz bir nedir diye sordum beni disipline veriyordu. Hep o eşşek Ege yüzünden beni nelere alet etti. Çarpılacaktım neredeyse." Melis benle beraber gülüp burnuna gelen gözlüğü kaldırdığında Ege'nin yerine kuruldum.
Aras'ın bu gün geleceğini sannetmiyordum o yüzden Ege'ye çektirebilirdim bu günü. "Evet hatırlıyorum o günü..." Melis güzel bir kızdı. Hemde çok. Sadece dersleriyle ilgilendiği için diğer şeylere önem vermiyordu. Sarışındı ama zeki ve çalışkandı benim aksime.
Bende sarışın ve zekiydim ama çok üşengeçtim. Zaten hep bu üşengeçliğimden kaynediyordum ne kaybediyorsam. "Dylan'ı tanıyor musun?"
"Stiles'imi diyorsun?" şaşkınlıkla dudaklarımı araladığımda "Hayatımın her saatini kitaplara testlere vermiyorum. Benimde ufak tatlı kaçamaklarım var. Ve Stiles'ten sonra Derak var. Bayılıyorum onaa..." Bu kız hem zeki hem çalışkan hemde eğlenceden anlıyordu. Melis'i kesinlikle gelin olarak almaydım bize. "Kurt kasları aşkınaa" diyip cıyakladıktan sonra Melis'in üzerine atladım. "Derin'den sonraki üvey ikinci sisterımsın."
.....
"Allah'ım sen bana yardım et." duamıda edip besmelemi çektikten sonra ayağımı dala atıp elimlede kendimi çektim.
Okuldan sonra saatlerdir onun gelmesini bekliyordum. İki dakika önce sonunda ışığı açıldığında hemen kendimi odalarımızın arasında bulunan ağaca attım.
Tabi siz diyorsunuz, sen ne diye ağaç tepelerinde geziniyorsun, bu evin kapısı yok mu ordan gir, diye.
Tabi var, ama ben ne diyerek gireceğim ki? Benimle görüşmek istemeyebilirdi de üstelik. Onun camı arasında santimler kalırken aşağı bakmamak için zor tutuyordum kendimi. Yükseklik korkusu olmasına rağmen ağaç tepelerinde gezinen tek varlık bendim galiba. Oda erik aşkımdan dolayıydı.
Eriklere giden yolda yükseklik korkusunu yenmek mübahtır Abidin.
Arada elime gelen erikleri bir cebime bir ağzıma tıkarken sonunda cama ulaşıp açık pencereyi itekledim. "Masal?"
Aras şaşkınlıkla elindeki havluyu kenara bırakırken ağzıma soktuğum eriği çiğneyip, mideme yolladıktan sonra şirince gülümsedim. "Merhaba, ben"
"Kapı diye bir icat yapmışlar yıllar önce, haberin var mıydı?" Gözlerimi devirip ellerimi birbirine çarptım. "Görmeyeli Espiri kursuna falan mı gittin sen? Öylseyse boşuna para ödeme kursa mursa. Oda bir işe yaramıyor sende haberin olsun"
"Ne için geldin, Kedi gibi ağaçlara tırmanarak. Fare gibide kemirmişsin erikleri yine." Elimde kalan eriği hızla ağzıma tıktım almasın diye. Erik boğazımda kalınca sırtıma vurması için elimi sallayıp kendime çağırdım. "Öhö öhö, Yardım etsene vicdansız. Öhö öhöö boğuluyoruz burada."
Gözlerini devirip arkama geçtiğinde "Hadisene" diyip boğazımı tuttum. Şaka maka boğuluyorum lann. Aras vicdansızı zahmet edip sonunda sırtıma vurduğunda öksürerek yutkundum eriği. "Çalarsan boğazımda kalır böyle."
"Ne çalması bee, Göz hakkım o benim." gözlerini cebimde gizlediğim eriklere çevirip başını salladığında "Amma cimrisin sende haa." dedim sinirle.
"Masal uzatmada niye geldiğini söyle." Hala sinirliydi galiba. "Ben söylemedim onlars." diyip gözlerine baktım. "Yorma kendini bence İki kişi arasında sır olmayacağını çok güzel bir şekilde anlattın nasıl olsa."
"Vallaha ben anlatmadım." başını sallayıp arkasını dönmeye yeltendiğinde parmaklarımı koluna sarıp "Aras lütfen inan bana. Ben anlatmadım." dedim dudaklarımı büzerek. Hala dudağında duran kuruyan kana bakıp, sonra hafif moraran göz altına baktım. "Masal." çenesinden tutup bana bakmasına zorladım onu. "Ben hiç bir şey anlatmadım. Ege bizi giderken görmüş. Sorup soruşturmuş sonrada. Vallaha bak. İstersen Ege'yede sor. Sırrın bende ölünceye kalacaktı yoksa." koyu gözlerini sonunda bana çevirdiğinde "İnanmalıyım sana?" diye sordu.
"İnanmalısın." diyip gülümsedim. "Neden?" dudaklarımı dişlerimin arasına alıp "Yalaka yapmayı görev yapmış yalan söyleyip, ortaya gerçeği çıktığında uğraşmaya üşenecek bir insanım ben." O an belki doğruyu söylemezdim ama yalanda söylemezdim. Susardım sadece. "İnanıyor musun bana?"
Başını sallayıp gülümsediğinde, ellerimi boynuna dolayıp sevinçle sarıldım ona. Abidin ortaya atılıp "Bir şey hissetmiyorsun, Sen aşık oluyorsun." dediğinde kaşlarımı çatıp zorlukla yutkundum.
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erik
Teen Fiction"Ben yeşili severdim o siyaha aşık etti beni." -Masal Zorlu- "Aynıydık ama o aynanın aydınlık yüzüydü ben karanlık." -Aras Soykan- Bir adet Masal Zorlu. Bir Adet Aras Soykan hikayesi. İki birbirinden öküz insanın aşka yolculuğu "Sen Beni...