Bölüm 19/ Dünyanın Sonu

23.3K 1K 20
                                    


Derin bir nefes aldım, rahatlamak, heyecanlanmamak ve ölmemek için aldığım derin bir nefesti bu.

Az sonra alamıcağım nefeslerin yerine. Zilin kulak tırmalayıcı sesi koridorda yankılanırken, başımı eğip kapıdan sınıfa baktım kim var kim yok diye Arasorangusunu aramıyordum tabikide. Onu aradığımda nerden çıktı şimdi? Kim onu aradığı mı söyledi ki? O kim ki ben onu arayacağım. Aras kim, Ben kimim? Offf. Tamam yaa onu arıyordum.

"Beni mi arıyorsun Farecik."

"Allah'ım sana geliyorum." yerimden sıçrayarak arkama döndüğümde, nasıl bir ifadeye bürünmüşsem gülerek çenesini avuşturdu. "Sakin ol Farecik." elimi kalbime koyup gözlerimi yumdum bir kaç saniye. Tekrardan gözlerimi açtığımda sinirle gülen ifadesine bakıp ayağına tekmemi geçirdim. "Ahhh."

"Ohh olsun sana... Ödümü kopartın bee. Öyle sevimli hayalet caspercığım gibi ne sessiz sessiz geliyorsun arkamdan?"

Bir taraftan gülüp bir taraftan ayağını tutmaya devam ederken sinirle sınıfa girip öğretmenler masasına ilerledim. "Az önce tatlı olduğumu bir kez daha itiraf ettin Feracik." o görmesede burnumu kıvırtıp öğretmen masasına çok seksi.. tamam tahta gibi kalçamı dayadım. Öğretmen gelmeden her seneki duyurumu yapmalıydım. "Şıtt hepiniz bana bakın loo... Ablanız konuşacak." sınıfın hepsi alışkın bir şekilde beni dinlemeye başladıklarında sırıttım keyifle. Hele bir dinlemeyen olsun onlara yapacaklarımı çok iyi biliyorlardı. Aras garibim bir şey bilmediğinden saf saf bana bakıp sıramıza otururken ona göz kırpıp, daha sonra Melise baktım. Oda kitaptan kafasını hemen kaldırmış, beni dinliyordu. Şirince gülümseyip "Merak etme ikinci üvey sisterım kitaplarından seni fazla alı koymayacağım." gülümseme karşık verdiğinde yanındaki şahsa kötü kötü bakıp "Bu seneki bütün iş senle Emir'de ona göre. Cezalısınız"

"Yapma canım kankim." dilimi şaklattıp başımı salladım. "Sana on kilo erik alırım." gözlerim yeşil yeşil olurken zorlukla yutkunup başımı olumsuz anlamda salladım. Bu kadar kolay affeymeyecektim onları. "yirmi kilo." Tabi en büyük zafımdan vurmaya devam etmezse. "Otuz kilo artı iki özür. Kimden dileyeceğinizi biliyorsunuz ve partinin bütün süslemesi sizden."

Ege hamurdarak kabul ettiğinde kısa günün karı olan otuz kilo erikle heyecanla ellerimi şaklattım. "Evet Soykan kolejinin çok zengin ve akılsız öğrencileri. İstisnalar hariç benim gibi olanların hepsi dahil. Her neyse geleneksel güzelim yaz tatiline el veda partisinin terihi okulun en güzel, en akılllı, en sevimli, en tatlı, en yetenekli.."

"Masal anladık söyle artık."

"Seni davetli listesinden atıyorum göttoş Burak." ona kötü bakışlarımda atıp "Evet tahmin ettiğiniz gibi biricik arkadaşınız Masal tarihi ve yeri belirledi. Bu hafta Sonu, aileleriniz bu sene fazla cimrilik yaptığı için okulun spor salonunda yapacağız. Analarınıza söyleyin kısır mısır bir şeyler yapsınlar." işaret parmağımı hepsinin üzerinde dolaştıtıp "Eli boş geleni içeri almam ona göre." diyip masadan indim. Buda benim damsız geleni almamak gibi bir kuralımdı. Arta kalan yemekleri eve götürüp hayfan gibi gömerdim bir güzel. "Şimdi kulaktan kulağa yayın bütün okula."

Gözlerim onu bulurken, yüzünde hafif bir gülümsemeyle oda bana bakıyordu. Nefesimi tutarken heyacanla az önce aldığım nefesler hiç bir işe yaramamıştı. Melis'in büyük kemikli gözlükleri bile dikkatimi çekmiyor, yan tarafımda burnunu çekip duran sümüklü Selim'in sesini bile duymuyordum.

Gözlerim sadece onu görürken, hızla çarpmaya başlayan kalbimin sesi bütün gereksiz sesleri sustuyordu. Parmak uçlarımı birbirine dolayıp, eteğimin uçlarını düzeltim heyecanla. Ona doğru attığım her adımda kalbim daha hızlı atarken, Abidin bile susmuştu. Abidin susmuştu. Ohaa.

Dünyanın sonumu geliyordu da benim mi haberim yoktu?

'Olmaz tabi, Çocuğu gözlerinle yerken, Neyden haberim olacak senin Çirkin dışım?' Bende nerden kaldı diyordum bu Abidin. Ne o Aras'ın iç sesiyle anlaşamadın mı yoksa iç ses?

'Adamın dışı güzel içini ne yapayım?' gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutarken yavaşça yanına oturdum. İç sesim benden daha sapıktı yahu. 'Dışıma çekmişim yahu ne yapayım.' kimin iç sesi kendine düşmandı Allah aşkına. Yada hangi akılllı iç sesiyle benim gibi muhabbet ediyordu?

Aras'ın gözleri kısılıp ne düşündüğümü anlamaya çalışır gibi bakerken bana belli belirsiz gülümseyip başımı yere eğdim. Sus Artık Abidin, yoksa sana suşu derim artık ona göre. 'Dur son sözümü söyleyip öyle susacağım.' Ayyy, birde son söz söyleyecekmiş. Burda son sözü ben söylerim bee. 'Sen bir çocuk için heyecanlanıyorsun yaa, Asıl dünyanın sonu şimdi geliyor."

"Yok öyle bir şey." diye bağırdığımda birden bire, herkes bana dönmüştü şaşkınlıkla. Seni bir elime geçirirsem varya Abidin. Offf. Başımı yavaşça kaldırıp kaşlarımı bükerek gülümsemeye çalıştım. Nedir benim bu iç sesimden çektiğim yaaa, Haa nedir? "Sen iyi misin Ferecik." dudaklarımı sarkıtıp ona döndüm. "İyiyim kafayı yemedim merak etme. Bazı içsel sorunlar..." Anlmasada başını salladığında "Ne iş?" diye sordu az önceki konuşmamın sebenini sormak için.

"Okulun geleneksel okula merhaba partisi ama ben adını yaza elveda partisi diye değiştirdim. Arada bir iki tane ağıtta yakıyoruz." diyip güldüm. "Eğlenceli oluyor. Derslerle fazla ilgilenmediğim içinde beni görevlendiriyor hocalar. Aslında bu bir nevi beni dersten kovmak için bir bahaneleri oluyor. Eee benimde işime geliyor... Ee geliceksin değil mi? Ayy o ne biçim soru tabi geleceksin. Partiyi ben hazırlıyorum yemeksiz gelirsen odana Fareler salarım ve bu Fere ben olmam Soykan."

Bana cevap vermek için dudaklarını araladığında yanımızda beliren kişilere bakıp sustu. 3 E ve Derin gelmişti. Sınıfta hepsini bir arada gören kızların hepsinin ağzı hiç abartmıyorum! on merte açılırken küçük dillerini görebiliyordum. "Şey bizz." diye gevelemeye başladığında Emir elimi sallayıp devam etmesini istedim. "Eee siz kardeşlerim... Ne için gelmiştiniz?"

"Aras." diyip Emir gibi konuyu uzatmadan Ege direk dalınca tek kaşımı kaldırıp arkama yaslandım. "Dışırıda konuşalım mı?" Aras'ın bir şey demesine fırsat vermeden "Olmaz, Ne diyeceksiniz burda diyiverin." dedim.

Ege bana gözlerini kısarak baktıktan sonra bir şey demeden onları dinleyen Aras'a baktı. "Biz şey...O gün..."

"Özür dilemenize gerek yok. Haklıydınız. Belli ki Masal'a fazlasıyla değer veriyorsunuz. Bunca zaman kimseyi yaklaştırmamışsınız yanına. Şimdi birden bire ona bu kadar yakın olmam sizin için pek iyi bir şey değil. Anlıyorum sizi..." diyip bana baktı, dediklerini hak verircesine başımı sallayıp destek oldum ona. "Ama ona yakın olmaya devam edeceğim. İster izin verin ister karşı çıkın, yumruk atın." Nefesimi tutarken 3E birbirine baktılar. Galiba bu sefer fazla olmuştu. Allah'ım bir kavgaya daha yüreğim dayanamayacak.

Bölüm Sonu

ErikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin