BÖLÜM 37/ ÇOCUKLUĞUMUZDA KALDI
Multimedya: Masal
Keyifli okumalar
"Çünkü gidersen, kalacak hiçbir yerim kalmaz."
Boynumdaki ellerinin biraz daha yükselip yanaklarımı kapladığını hissettiğimde, dudaklarıma bıraktığı son öpücükle gözlerimi aralayıp beni izleyen gözlerinin içine baktım. "Ne yaptın sen şimdi?" diye sorduğumda "İkinci kez öptüm seni." Dedi, dudaklarında arsız bir gülümseme yer edinirken.
"Neden yaptın bunu?"
"Gitmemen için."
Ellerimi yanaklarının üzerindeki ellerinin üzerine koydum. "Böyle mi durduracaksın beni, bu yeterli mi sence?"
"Değil mi?" tek kaşı havaya kalktı. Yeterliydi ama egosunu tatmin edecek değildim. Bu kadar kolay affedilmeyecekti. "Değil." Ellerinden tutup yanaklarımı ondan kurtardığımda, iki eli bu kez hemen belime dolandı ve yerlerimizi değiştirerek arabasıyla kendi arasına aldı beni. "O zaman seni kaçırmak zorunda kalırım."
"Hah." Diye bir ses çıkardım. "Aklını kaybettin iyice. Dağ ayısı mısın sen?"
"O sırığa gitmemen için ne gerekiyorsa yaparım, sarışın."
"Arda'yla konuşmam gerekiyor."
"Gerekmiyor." Diyerek kestirip attı sözümü. Allah aşkına daha ne konuşacağımı bile bilmiyorlardı! "Bana bak Aras Soykan." İşaret parmağımı yüzüne yüzüne salladım. "Evden çıkmak uğruna ikinci kattan ağaca tırmandım ve büyük bir mücadele sonucu aşağı indim. Değil sen sülalen gelse benim yoluma çıkamaz."
"Bütün sülalem bir ben etmez güzelim." Diyerek bırakmayacağını gösterirken, sinirle ayağına basıp "De git işine." Diye bağırdım. Aras acıyla geri çekilirken fırsattan istifa edip koşmaya başladım. "Masal!" Sırıtarak omzunum üzerinden ona kısa bir bakış attığımda bir iki adım topallayarak koşsa da canının acısını bir kenara bırakıp, hızlanmıştı. "Eyvah."
Önüme döndüm ve koşabildiğim en hızlı şekilde koşmaya başladım. Karanlık sokakta birbiri ardına gelen gölgelerimiz ve adımlarımızın sesleri vardı. Arda'ya beklemesini söylediğim sokağın köşesini döner dönmez karşılaştığım manzarayla şok içerisinde duraksadım ve çığlığımı havaya savurdum. Hemen ardımda duraksayan Aras'ın bileği dirseğimi bulmuştu. Anında bana dönen üç kafanın haricinde bakışlarım can çekişen bir ifadeyle Ege'nin elleri arasında olan Arda'yı buldu. "Masal, senin ne işin var burada."
Öfkeyle bunu soran Emre'ye kaldırdım bakışları. "Asıl siz ne yapıyorsunuz?" Hızla kolumu Aras'tan kurtardım ve Ege'yle Arda'nın arasına girdim. "Ege!" Arda'nın yakasına yapışmış, kafasını suratına gömmek üzereydi. "Ege, Sakın!" diye uyardım onu ikisi arasına girmeyi başardığımda. Mavi gözleri gözlerimin içine düştüğünde yüzündeki ifadeyi ilk defa görmenin şaşkınlığıyla kalakaldım. "Sen ne yapıyorsun, nasıl çıktın?" diye sordu kısık bir sesle. "Pencereden."
"Bunun için mi?" dedi şaşırmış bir sesle. Dayanamayıp onu Arda'dan uzaklaştırmak adına göğsünden itekledim. Görünürde öyle olsa da asıl amacım beni baskıyla ya da kilitleyerek durduramayacaklarını göstermek istememdi. "Sadece benim için inmiştin o pencereden." Dedi Ege alt üst olmuş bir şekilde. "Benim için göze almıştın oradan atlamayı."
"Evet, senin için kafamı yarmıştım. Seninle iki saat geçirebilmek için bir ay evden çıkmama cezası almıştım." Arda Ege'den kurtulur kurtulmaz gerisin gerisin yürüyerek ondan uzaklaştı.
Aras hemen yanımızda duraksadı. Ona kısa bir bakış attım. Bundan haberi var mıydı? Ben gelmesen Arda'yı dövecekler miydi? Sırsıyla Emir ve Emre'ye de baktım. İkisinin bakışları yerdeydi. "Gelmeseydim, ne yapacaktınız?" dedim inanamayan bir sesle. "Siz hepiniz kafayı mı yediniz?" Ege'yi bir kez daha itekledim. Beni durdurmak yerine sadece izliyordu. Ona bir ayna tutup, bu sen misin diye sormak istiyordum. "Ben çocuk muyum yaa?" diye bağırdım ve bir kez daha itekledim. Bir cevap yoktu hiçbirinden.
"Ben birini sevemez miyim, ben birisiyle olamaz mıyım?"
"Saçmalama Masal." Diyerek araya girdi Emir. Onu hemen gözlerimle susturdum. "Asıl saçmalayan sizsiniz. Özellikle de sen, sen nasıl izin verirsin bunlara. Nasıl hak verirsin, o zaman sende Derin'den ayrıl. Hiçbir kızı sevmeyin."
"Derin ve Arda, aynı mı?" dediğinde Emir "Hayır." Dedim. "Ben ve Derin aynıyız. Onun da bir ailesi bir abisi var ama seninle birlikte." Hayal kırıklığıyla bu kez Emre'ye döndüm. "Sen peki..."
"Bak amacımız biriyle birlikte olmanı engellemek değil Masal." Sesi düz, bakışları ikilemdeydi. Ege'yle kısa bir an bakıştılar. "Ne o zaman?"
"Yanlış insanla olmanı engellemek."
"Arda'nın ne yanlışını gördünüz? Üstelik size rağmen elini uzattı bana." Emre bir kez daha Ege'yle bakıştığında aralarındaki sözsüz diyalogdan sonra sinirle saçlarını karıştırdı. "Arda'nınki cesaret değil, aptallık." Aras'ın sessiz oluşu hoşuma gitmese de şu an susması gerektiğinin oda farkında olmalı ki az önce yaşadıklarımızı bir kenara bırakmış sessizce bekliyordu.
"Keşke sizin şu an yaptığınızda sadece aptallık olsaydı." O kadar kızgındım ki onlara. Son olarak Ege'ye kaldırdım bakışlarımı. Gözlerimin içine hayal kırıklığıyla bakıyordu. Tam onu da azarlayacaktım ki, başını iki yana sallayarak yürümeye başladı. "Ege!" Bu da neydi şimdi? "Ege!" Hem suçlu hem de güçlüydü, utanmaz. Beni duymazdan gelerek arabasına bindiğinde sinirden yerimde tepinecektim artık. Koşarak peşinden gittim ve durmayacağını bildiğimden arabasının hemen yan tarafındaki kapısını açıp içine oturdum. "İn Masal."
"Hayır." Diyerek önüme döndüm. "Sanırım birinin öfkesini nasıl kontrol edeceğini öğrenmesi gerekiyor?" Gözlerimi Aras'a çevirdiğimde dimdik bana baktığını gördüğümde ondan gözlerimi kaçırdım. Ege "İyi!" diyerek arabasını çalıştırdı. Gaza basarak yola atıldığında "Kemerini tak." Diyerek uyardı beni. Sözünü dinleyip kemerimi taktım. Arabasını beş dakika sonra sahil kenarına çekmişti. Arabasından benden önce indiğinde tepkilerini anlamsızca izliyordum. Peşinden çıktım. "Yaptığınız doğru değildi, biliyorsun." Dedim arkasından ona yetişmeye çalışırken.
Cevap vermemişti. "Ben kızım diye böyle yapamazsınız!" Son sözlerimle birlikte duraksadığında koşarak önüne geçtim. "Saçmalama Masal, bunun cinsiyetinle hiçbir ilgisi yok."
"Erkek olsaydım böyle engel olacak mıydın?" tek kaşımı kaldırıp, kollarımı birbirine bağladım. "Yoksa hangi kızı ayartalım muhabbeti mi yapardık?" Bana ikinci kez hayal kırıklığıyla baktı. "Ben öyle biri miyim?" Hayır, asla değildi. Kızlardan konuşmazdı bile. "Ne o zaman, neden benim biriyle olmama izin vermiyorsunuz?"
"Onu seviyor musun?" Sertçe yutkundum. Bu soruyu beklemiyordum. "Hayır." Diye fısıldadım hemen. "Sırf inadın yüzünden sevmediğin biriyle birlikte olmana müsaade edecek değildim işte!"
"Bu mu nedenin?" Başını sallayarak mavilerini gözlerimden kaçırdı. "Ya birini seversem ve onunla olmak istersem. Sevdiğim insanla olmak istersem o zaman ne yapacaksınız?"
Yüzüne tokat atmışım gibi gözlerimin içine baktı. "Öy-Öyle...biri..." sesi titremişti. Öyle bir şey vardı. Artık Aras vardı. Bunu şimdi ona söyleyemesem de artık Aras vardı. Varlığını kabul etmek zorunda kalacakları bir Aras Soykan.
O cümlesini tamamlayamasa da ben ne soracağını anladığım için "Bir gün olacak." Diye cevapladım. "Ve o gün, Arda'ya yaptığınızı ona yapmanıza asla izin vermem. Gerekirse..."
"Gerekirse... Ne?" işte bunun sonrasını söylemek çok zordu. "Gerekirse yollarımız ayrılır."
"Sen benim Masal'ımdın."
"Artık büyüdük Ege. Masal'ında çocukluğumuzda kaldı!"
BÖLÜM SONU
KARAKTER VE BÖLÜM HAKKINDAKİ YORUMLARINIZI BURAYA BIRAKABİLİRSİNİZ
KİTAPTAKİ EN SEVDİĞİNİZ KARAKTER KİM?
Diğer bölümde görüşmek üzere....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erik
Teen Fiction"Ben yeşili severdim o siyaha aşık etti beni." -Masal Zorlu- "Aynıydık ama o aynanın aydınlık yüzüydü ben karanlık." -Aras Soykan- Bir adet Masal Zorlu. Bir Adet Aras Soykan hikayesi. İki birbirinden öküz insanın aşka yolculuğu "Sen Beni...