Bu hayata servet bırakabilirsiniz,
Ya da koca bir hiç...
Ben sizleri bırakıyorum evlatlarım,
Vasiyetim aşk dolu kalpleriniz,
Servetim ise sevginiz...Cem evin içinde bir sağa bir sola gidiyor, sinirden gözleri dönmüş, ağzı son derece bozulmuş bir şekilde saydırıyordu.
“Allah aşkına çocuğu yıkamak için neden ta nerelerden geliyor annenle baban? Biz yıkayamıyor muyuz? Pis mi bizim kızlarımız?”“Çünkü kırkı var Cem!” dedi Ecrin Bade’yi kucağında sallarken. “Kırk çeşit çiçekle yıkayacaklar.”
“Kırk çeşit çiçekle mi? Şampuan mı bitti?”
“Bebeğim kırkında bebekler böyle yıkanır.”Cem kaşlarını çattı, “Lan ne alaka? Ben yıkıyorum işte kızlarımı. O gün şart mı gelmeleri, kırk tane bilmem neyle yıkamaları?” sonra karısına yaklaştı, “Burada kalamazlar Ecrin! Yemin ederim bu beni durdurmaz!”
Ecrin sinirle bir yere varamayacağını anladığında daha sakin olmayı denedi, “Bebeğim... Aşkım... Bak ne güzel kaç gün bekledin. Bir kaç gün daha-”
“Kızım ben saat saymaya başladım sen biliyor musun?” diye gürleyerek sözünü kesti. “Ne gününden bahsediyorsun?” telefonunu çıkarıp, ana ekranda çalışan geri sayım sayacını gösterdi. “Bak! Tam tamına kırk iki saat, yirmi beş dakika kalmış!”“Yuh!” diye bağırdı Ecrin. “Yemin ediyorum yüzyılın en efsanevi sapığısın. Üzerine tanımıyorum Cem,” derken uyuyan kızını beşiğe koydu.
“Teşekkür ederim. Bende tanımıyorum. Bir numarayım,” dedi kendini beğenmiş ama sinirli bir hava ile.“Terbiyesiz. Sayaç ne ya? Kronometreyi de çalıştır sevişirken, bir saatte kaç tur bindiriyorsun bakalım. Düşmüş müsün performanstan!”
“Düşmem, düşmem endişelenme sen! Hatta yenilendim, ful enerji! Bütün gece uyumayacağım da uyutmayacağım da...”“Annemler evde olacak Cem!”
“Ecrin bak gerçek diyorum, o gece beni hiçbir kuvvet tutamaz. Ben bile tutamam. O kadar iradesiz ve kontrol dışı olurum. Ona göre bir çare bul.”40. GÜNÜN AKŞAMI
“Cem amca şimdi bu mu Eva bu mu?”
Cem kaşlarını çattı Çınar’a, “Sanane? Ne yapacaksın sen Eva’yı?” dedi huysuz bir sesle.Çınar sırıttı, “Babama dedim, alacak bana onu. Bade çok ağlıyormuş. Onu istemem.”
Cem kızını kucağına alıp, sakladı. “Uzak dur velet benim kızlarımdan. Veren var da alacağını seçiyor. O babana söyle şişme bebek alsın sana. Manavdan elma alıyor sanki bana. Kışt! Uzak dur!”Ecrin ayıplar gibi baktı kocasına. “Cem o sadece bir çocuk.”
Cem inanamıyormuş gibi baktı karısına, “Ya alacakmış kızımı, alacak! Bunun çocukluğu böyleyse, büyüklüğünden Allah kızlarımı korusun. Bir de Pars var. Bir o eksikti. Oğuz da var. Araf... İlker... Sertaç... Lanet olsun hepsi erkek!” diye inledi. “Bir de o pastahanedeki gibi dışarıdaki tehlikeler var, bir Burak Şimşek pipi ordusu. Ben nasıl koruyacağım kızımı ya?” kendi kendine konuşur gibiydi. “O Burak Şimşek’i de sevmedim zaten!”“Benim babam nasıl koruyamadı beni senden, sen de zamanı gelince koruyamayacaksın kızlarını. Dua et aşık olacakları erkekler düzgün olsunlar. Hem o çocuk nereden geldi aklına Allah aşkına? Belayı çağırıyorsun ben sana söyleyim.”
Cem’in birden gözleri kocaman açıldı, “İstemez! Uzak dursunlar!” sonra aklına bir şey gelmiş gibi yutkundu ve kızının kulaklarını kapatıp, karısına fısıldadı. “Kızlarım ya model olarak beni örnek alır da benim gibi koca ararlarsa? Allah’ım korusun Ecrin, kalpten giderim.”
Ecrin kahkaha attı, “Hakikaten gidersin. Düşünsene kızını evin duvarlarında, cam kenarlarında falan-”
“Tamam Ecrin kes! Ben babana saygılı davrandım ve seninle seviştiğimi gösterecek hiçbir şey yapmadım evlenmeden önce. Umarım kızlarımda öyle düşünceli davranan birilerini bulurlar. Hatta kimseyi bulmazlar.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSANE'NİN AŞKI - Y.S.S. IV - FİNAL ❤️ Bir CEM ERNEZ Efsanesi
RomanceEfsane kendi hikayesi 'EFSANE'NİN AŞKI' ile dönüyor. En çok istenilen, en çok eleştirilen, ama en çok sevilen Cem Ernez kendi hikayesi ile tekrardan okurları ile buluşacak. En berbat sevgili, en sadık koca, en kusursuz dost, en mükemmel baba, en kıs...