8.BÖLÜM - KISKANÇLIK

14K 1.2K 144
                                    


Cem sinirle odanın içinde dolanıyordu. "Bora beyle çıkıyormuş. Hanımefendiye bak. Bana sordun da mı çıkıyorsun acaba o yemeğe? Yok yani kaşla göz arası ne ara karar verdin de çıktın?" ellerini yumruk yapıp, duvara vurdu. "Hem neden?" aklına gelenle derin nefes aldı, "Evet ana düşünce bu soru: NEDEN? Beraberler mi acaba? Ben Poyraz diye o adamla kafayı bozmuşken, o Bora denen hanım evladıyla mı birlikteydi? Yok daha neler! Ecrin'in tipi değil ayrıca. Onun tipi, sarışın, çapkın, serseri görünümlü efendi tipler. Yani ben. Kesinlikle onun tipi benim." Tekrar sinirlendi, "Tipine sıçayım senin Cem, kız adamla yemekte, yemekte!"

***

Cem o düşüncelerle cebelleşirken Ecrin de adamla sıkıntıdan patlıyordu.
'Allah aşkına iş dışında bir sohbeti yok muydu bu adamın?' Cem'i mi özlemişti o? Daha neler... Ama bu adam onun tarzı hiç değildi.
"Evet anlıyorum Bora bey. Zor tabii." Ağzını peçete ile sildi, "Kalkalım mı?"

"Kalkalım ama bana Bora bey deme lütfen. Bence Bora yeterli."
Kız sadece gülümsedi.
"Ecrin yarın akşam da bir şeyler yapalım mı?"
"Bakarım Bora, işim olmazsa, çıkarız."

Adam mutlu bir şekilde gülümseyince Ecrin kendinden nefret etti. Adamdan etkilenmemişti işte. Aklı tümüyle o serserideydi.
Şirkete girdiklerinde asansörde kendi katlarına gitmek üzere ayrıldılar. Ecrin düşünceli bir şekilde odasına girdiğinde kulağına gelen cümlelerle olduğu yerde kaldı.

"Ecrin hanım Cem bey gelir gelmez odasına gitmenizi istedi. Çok sinirliydi."
Döndü ve Azra denen sekretere yapmacık bir gülümseme yolladı. Ama içinden bildiği duaları okuyordu, çünkü Cem şimdi onun belasını becerecekti. Kapıyı titreyen eli ile tıklattı.

Cem "Gir!" diye seslenmemiş resmen gürlemişti.
Kafasını içeri uzattı "Beni çağırmışsın?" dedi ukala bir tavırla. Şimdi korktuğunu belli etmenin anlamı yoktu.
Cem ayağa kalktı. "İçeri gir Ecrin," diye bağırdı.

"Buyurun, oldu mu?" dedi içeri girip, yavaş yavaş adım atarken.
"Neredesin sen?" sesi gayet sakin ama ürkütücüydü. Aynı az sonra patlayacağını bildiğiniz yanardağın yavaş yavaş lavlarını etrafa yaydığı gibi. Yakıyordu sözleri. Yanıyordu Ecrin.
"Bora'yla yemekteydik baş belası."

"Maşallah bey de demiyoruz artık. Direkt ismiyle hitap ediyoruz. Nereden bu samimiyet, bilelim yani?"
"Seni ilgilendirir mi?" dedi soğuk ve ilgisiz bir ifade ile.
"Ecrin!" diye gürleyince kız damağını çekti.
'Başlıyoruz' diye içinden mırıldandı. "Efendim Cem bey. Ama biraz kısık sesle konuşursanız eğer, korkuyorum da."

"Korkuna tüküreyim senin!” diye bağırdıktan sonra sakin olmaya çalışarak, “Ne yapmaya çalışıyorsun?" diye sordu. Ama sonra kendini tutamayıp kıza yaklaşarak, "Amacın ne?" diye yeniden bağırdı. "Beni deli etmek mi? Eğer öyleyse, tebrikler çünkü başardın! Delirdim! Oldu mu?"

"Estağfurullah hiç öyle bir niyetim yok. Bana ne senin akıl sağlığından. Hoş pek de normal sayılmaz-" Cem kızın sözünü keserek kolundan tutup kendine çekti. Ecrin dengesiz bir şekilde adama doğru savrulmuş ve yüzyüze gelmişti. Gözleri öfkeden kıpkırmızıydı ve bu Ecrin’i gerçekten korkutuyordu.

"Neden kendini benden uzaklaştırıyorsun? Bal gibi sende benden etkileniyorsun. Neden kendini durduruyorsun?"
Ecrin aniden gelen bu itirafla dondu. Şuan bedeninde sadece kalbi çalışıyordu ve emindi ki onun sesini bu serseri duyuyordu.

Ama büyü kısa sürdü. Cem'in geri kalan cümleleri ile kendine geldi.
"İkimiz de çok güzel zaman geçirebiliriz Ecrin. Benden kaçma artık."
Kız kolunu adamdan çekti. Alayla ve öfkeyle karışık bir kahkaha attı.

EFSANE'NİN AŞKI - Y.S.S. IV - FİNAL ❤️ Bir CEM ERNEZ EfsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin