•Can Hırsızı•Kısım 2•

117 15 1
                                    

Uyanıp oturma odasına indiğimde dostumu yığınla test kitabının ortasında kuşatılmış hâlde buldum.

"Günaydın..." dedim duraksayarak.Ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.
"Ah! Günaydın Johanna!"
"Tuhaf.Neden bu kadar mutlusun?" derken test kitabına gömülmüş dostuma yaklaştım.Matematik testi çözüyordu.Kitap yığınını göstererek "Ne yani? Şunları da mı çözmeyi plânlıyorsun?" dedim alaylı bir söylemle.
"Hm? Ha,yoo.Onları çözdüm.Sadece 4 kitap kaldı." diyip masadaki test kitaplarını gösterince beynimden vurulmuşa döndüm.
"Tanrı aşkına Sherly!" dedim yığına koşup elime ilk gelen test kitabını açarak.Bir tane daha...Başka bir tane...Ve bir tane daha...Gerçekten de hepsini çözmüştü!
"Peki neden?!"
"Problem ve denklem çözmek zihnimi açıyor.Düşünmemi,aynı zamanda çözüme gidişimi kolaylaştırıyor."
"Kaç saattir ayaktasın?!"
"Hiç uyumadım ki."
"Sherly!"
"Sadece...Düşünmek istemediğim şeyler var..."
diyip kafasını öne eğdiğinde fark ettim ki dostum,ilk defa duygularını dile getiriyordu.
Bir anda içimi hüzün kapladı.Masadaki test kitabını kapatıp üstüne oturdum.Sherly kafasını kaldırıp bana baktı.Ben de üzgün kaşlarımla ona...

"Davayı mı düşünüyorsun?"
"Hayır."
"Monty bugün müsait miymiş?"
"Evet."
"Gidecek misin?"
"Evet."
"Neden uyumadın?"

Hiçbir şey demeden birbirimize birkaç dakika baktıktan sonra Sherly konuşmaya başladı.

"Mm...Dedim ya..."
"Neden benden saklıyorsun?"
"Neyi?"
"Bir şeyleri.Uzun zamandır benden bir şeyler saklıyorsun."
"Hayır,saklamıyorum."
"Beni aptal yerine koyma Sherly!"
"Neden senden bir şeyler sakladığımı düşünüyorsun ki? Ya saklamıyorsam? Ya..." diyip tekrardan kafasını öne eğdi.Böyle gizemli davranması canımı sıkıyordu.Kaşlarımı çatarak
"Devamını getir lütfen!" dedim.
"Ya sen görmeyi denemiyorsan?"
"Neyi? Neyi görmeyi denemiyorum?"
"Baksana,duyguların bile neler hissettiğinin farkında değil!"
"Kes şunu Sherly! Bana açık konuş!"
"İkisini birden yapamam!" dedi ve hışımla kalkıp odasına gitti.Yarım saat sonra hazırlanmış hâlde odasından çıkarak "Ben Monty'e gidiyorum." diyip kapıyı hızla çarparak evden çıktı.

                                      ***

Sherly eve geldiğinde ben çoktan kahvaltımı yapmış,öğle yemeğimi bile yemiş,koltuğumda oturup Micheal Prescott'ın polisiye romanı olan Son Nefes'i okuyordum.

"Dün gece çıkarımlarımla oluşturduğum hikâye doğruymuş.Kanıtlarımızın olması büyük avantaj.Tüm bu suç zincirinin merkezindeki aşağılık Neville Heath'i yakalamamda bana yardım edecek misin?"
"Hiç sormayacaksın sandım!" dedim kitabımda kaldığım yere ayracımı koyduktan sonra kapatarak.Hemen hazırlandım ve tekrardan Farnborough Hill bölgesine doğru yola çıktık.

                                    ***

Etrafta kimseler yoktu.Yangına verildiği için kül olmuş otobüs deposunun içine girdik.Biri,diğer bir depo odasına açılan kapılarla dolu bir yerdi.Sherly hızla ilerliyordu ve ben de onu takip ediyordum.Odadan odaya geçiyorduk.Dostum,bir şey arıyor gibiydi.Birden durduk.

"Duyuyor musun?" dedi Sherly fısıltıyla.
"Neyi?"
"Ayak seslerini.Yalnız değiliz.Silahını getirdin değil mi?"
"Elbette." dedim ve etrafı kolaçan etmeye başladık.Tam o sırada ensemde derin bir acı hissettim.Arkamı döndüğümde elinde yangın tüpüyle bize sırıtarak bakan bir adam gördüm.Etraf bulanıklaşmaya başladı.Dostuma döndüğümde yere yığılmıştı.Dehşet içinde olmama rağmen ben de kendimi yerde buldum ve sonrasında etraf karardı.

                                     ***

Gözlerimi açtığımda kendimi alçak tavanlı,küçücük bir pencereden sızan güneş ışığıyla zorla aydınlanan iç karatıcı bir odada buldum.

Sandalyede oturmuş ellerimin,ayaklarımın ve ağzımın bağlı olduğunu fark ettikten sonra karşımdaki manzarayla kelimenin tam anlamıyla kanım çekildi.Sherly siyah gömleğiyle kalmış,eğmiş olduğu yüzünden kanlar akıyordu.

"Sherly?! Sherly!" diye bağırmaya çalışırken tepindim ama ağzımdaki bez parçası bana engel oluyordu.Yüzünü kaldırıp bana baktığında kaskatı kesildim.Gözlerimi fal taşı gibi açmış dostumun kaşındaki,dudağındaki yaraları ve morarmış gözlerini incelerken içimden bağıra bağıra ağlamak geldi.

Arkamdan yaklaşan ayak seslerini duymam ve bir elin omzuma dokunmasıyla ürperdim.İnsana dehşet veren ses tonuyla adam konuşmaya başladı.

"Haha! Aranızda bir şey mi var? Çünkü karşındaki kadın her "Hanginizin canını acıtayım?" diye soruşumda gönüllü oldu da! Hahaha!"
Konuşurken kıkırdaması insanı daha da dehşete düşürüyordu.

Adam birkaç adım daha attıktan sonra artık yüzünü görebiliyordum.Büyük alınlı,yüzünde yara bereleri olan,mide bulandırıcı dişlere sahip ve onları korkunç gülümsemesiyle gösteren orta yaşlı bir adamdı.

Yumruğunu bana doğru kaldırıp "Biraz da seninle oynamak istiyorum!" dediğinde Sherly tepinmeye başladı.Adama öyle bir bakıyordu ki gözlerinden nasıl yalvardığı anlaşılıyordu.

"Bu kadın çok sağlam be! Haha! Ama,ama hak etti! Suçlarımı ortaya çıkarmaya çalışıp koca Neville Heath'e bulaşarak büyük bir hata yaptı! Evet! Hahaha!"

Delirmişçesine Sherly'e koştu ve elini kaldırıp tokat attı.Sherly'nin savrulan saçlarını ve etrafa sıçrayan kanları görmemle inlemeye başladım.

"Haha! Çok eğlenceli! Hem birinizin canını acıttığımda diğerinin de canı acıyor hem de ben birilerinin canını acıtmaktan zevk almış oluyorum! Hahaha! Çok eğlencelisiniz bayanlar! Şimdi,haha,haberlerde 'İki genç kadını döverek öldürdü!' haberini izlemek eğlenceme eğlence katacak!"

Ağlamaya başladım.Kıvranıyordum.Sürekli,
sürekli Sherly'e vuruyordu,tekmeliyordu.Bana vurması için yalvarıyordum.15 dakika boyunca hiç durmadan,ev arkadaşımı,zor zamanımda hep yanımda olan sırdaşımı,iş arkadaşımı,dostumu...Sevdiğim insanı dövüp durdu.Benim ise gözyaşı kesem kurumaya başlamıştı sanki.Hissizleşmeye ve çok değişik düşüncelere kapılmaya başladım.Artık ağlamıyordum.Adama öyle bir bakıyordum ki,bunu hissetmiş olmalı,Sherly'e vurmayı kesti.Sherly de kendini bıraktı.Dostumun kanına bulanmış elleriyle bana doğru yaklaşıp eğildi.

"Neden bana öyle bakıyorsun? Kes şunu! Kes şunu! Haha! Aman ne korktum,ne korktum! Uuu lütfen,lütfen bana öyle bakma! Haha!"

Benimle alay etmeyi bırakıp tekrardan Sherly'e yöneldi.Sherly ise içimi parçalayarak "Ölmek...istemiyorum...Ölmek...
Johanna...istemiyorum..." demesiyle nevrim döndü.

Sinirliyken nasıl bir güce sahip olduğumu unutmuş olmalıydım.En son böylesine canımı acıtan adamın -tecavüzüne uğradığım doktorun- üzerine arabamı sürerek ondan kurtulmuştum.Şimdi daha farklı yolla neden bir tanesinden daha kurtulmuyordum ki?

Deli gücü olmalıydı! Kollarımı öyle bir hızla çektim ki bileklerimdeki o korkunç acıyı bile nice sonra hissettim.Hızla ayağımdaki ipi çözüp ağzımı bez parçasından kurtararak elimdeki ipi adamın boğazına doladım ve sıkmaya başladım.Böylece kendinden geçmeye başladı ama işini hemen bitirmeye niyetim yoktu.O da bize çektirdiği gibi acı çekmeliydi.Can çekişerek ölmeliydi! Yığıldığında ipi yere atıp adamı yumruklamaya,belden aşağısına tekme atmaya başladım.Adamın kafasını tuttuktan sonra zemine kaç defa vurduğumu hatırlamıyorum.Etraf kan gölüne dönmüştü.Kırılan kemiklerin sesini,adamın çığlıklarını duyuyordum sadece.Gözüm hiçbir şey görmüyordu.Adamı yerdeyken de tekmelemeye devam ettim.Vurdum...Vurdum...Vurdum...Hiç acımadan yüzünü tekmeledim.Sonrasında bitkin düştüm ve dizlerimin bağı çözüldü.

Yüzümü,can çekişen adamdan Sherly'e çevirdim.Korkuya kapılmış şekilde bana bakıyordu.Ellerime baktığımda ne yaptığımı anladım.Sürünerek Sherly'nin ağzındaki bez parçasını çıkarttım ve bağlarını çözdüm.O sandalyede yığılmış ben ise onun oturduğu sandalyeye yaslanarak gözlerimizin önünde son nefesini vermiş olan acımasız adamın cesedine bakıyorduk...

FemLock! AUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin