"İlaçlarını aldın değil mi?"
"Yapma Johanna! Hastalığımın,davanın en eğlenceli yerinde vurmasını ben de istemem." dedi gülümseyerek.Polis aracına binip Oxford caddesine doğru yol aldık.Sherly'e neler olduğunu sorup dursam da bir cevap alamadım.Ben de ondan ümidimi kesip şoför koltuğundaki dedektif arkadaşıma yöneldim.
"Başımıza son birkaç haftada korkunç şeyler geldi Johanna.Sherly,bir suç ağının çeşitli yerlere dağılmış konumlarını tespit etti.Söylemesi bile tüylerimi diken diken ediyor ama bu suç grupları Londra'daki toplam polis merkezi sayısını aşar..."
"Nasıl olur?.." dedim şaşkınlıkla gözlerimi etrafta gezdirirken.
"Isaac Adler'ın elebaşıyla işbirliği içerisinde olduğunu düşünüyorum."
Sherly'nin bu lafıyla "Yok artık!" dedim.Neden böyle düşündüğünü soracaktım ama "Daha fazla kanıta ihtiyacım var Johanna!" cevabını alacağımı biliyordum.
"En azından nereye gittiğimizi söyle Sherly."
"Oxford Circus Underground Station'a gidiyoruz.Evsiz ağımdan aldığım bilgilere göre akşam yedi-sekiz buçuk civarlarında orada bulunacakmış."
"Peki evsiz ağın bunu nereden biliyor?"
"Tanrı aşkına,düşük IQ seviyeli insanların sorularını cevaplamak beni yoruyor! Ah,elbette sadece Baker caddesinde adamlarım yok.Serpentine'de de evsiz ağımdan birkaç grup var."
İlk söylediğine alınmamaya çalışarak "Yani bunca zamandır Adler'ın villasını izlettiğini mi söylüyorsun?" dedim.
"Ha yaşa!"Caddeye vardığımızda,üçümüz ve yanımızda gelen polis memuruyla arabadan indik.Gracie Lestrade,polise silahını hazır tutmasını söylediğinde ben de gizli gizli
silahımın emniyeti indirdim.Sherly'nin beni gördüğünü biliyordum ve silahı kullanmamı istemeyen bakışlarışlarını da fark etmiştim.Mecburdum.Mecburduk...Merdivenlerden indik.Telefonumun saatine baktığımda sekizi gösteriyordu.Acaba kaçırdık mı diye düşünürken simasını hatırladığım iki adamı dikilmiş,birbirleriyle konuşurken gördüm.Dostumun kolunu çekiştirerek "Sherly! Şuraya bak! Mavi yelek giymiş olan sevgilisi.Kırmızı renkte uzun kollu tişört giymiş kişi ise Isaac Adler!" dedim heyecanlı tavırlarımla.
Gracie şaşkınlıkla "Ne yani onlar..." dedi.
"Evet,evet öyleler." dedim soğukkanlılıkla.Sherly öne fırlayıp koşar adımlarla çifte doğru ilerledi.Ben arkasından,Gracie ve memur da benim arkamdan koştu.Metro,istasyonda durdu ve içinden beşe yakın silahlı adam indi.Birkaç el tavana ateş edilmesiyle insanlar çığlık atıp kaçışmaya,korkudan metrodan inip merdivenlere yönelmeye başladılar.Çift ise hemen bir vagona bindi.Sherly,hızını bozmadan çiftin bindiği vagona doğru ilerliyordu.Silahlı adamlardan biri silahını Sherly'e doğrultunca kalbim yerinden çıkacakmış gibi oldu.Neyse ki arkamızda beliren ve simaları Baker caddesinden tanıdık olan 7 kişiye yakın genç,silahlı adamlara ateş açmaya başladı.Sherly vagona bindi.Ben de ona silah doğrultan adamın yere yığılmasıyla rahatlayıp onu takip ettim.
Dördümüz,evsiz ağından gençlerle metro vagonundan diğer bir vagona geçip duruyorduk.Elbette bu metronun da bir sonu vardı.Hem vatmanın o kadar kargaşa içerisinde neden hâlâ metroyu durdurmayıp ilerlettiğini anlamlandıramıyordum...
Çift önde koşuşuyor,Sherly ise hızla arkalarından koşuyordu.Vatmanın bulunduğu vagona geldiğimizde ise çift yüzünü Sherly'e dönerek beklemeye başladı.Sherly de durmuştu.Aralarında bir konuşma geçtiğini anlamıştık ama dinlemek için geç kalmıştık.Adler gözlerini bana çevirdi.
"Seni kıskanıyorum Johanna," dedi yumuşak ses tonuyla ve devam etti "bir dâhinin sevgisine sahipsin."
Ne demek istediğini anlamamıştım.Belki bir şeyler kaparım umuduyla Sherly'e baktım ama yüzü bana dönük değildi.Yine de korkmuş ve endişeli yüz ifadesini bir şekilde hissedebiliyordum.Daha önce dostumun böylesine korkmuş ve boğuk bir ses tonuyla konuştuğunu duymamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FemLock! AU
FanfictionSherly Holmes (Sherlock) ve Johanna Watson'ın (John) içinde bulunduğu ilginç vakalar acaba nasıl çözülecek? Sherly'nin keskin zekâsı ve Johanna'nın çevikliğiyle dolu bir maceraya siz de ortak olun! Bu,iki güçlü kadının hikây...