3

427 28 6
                                    

-
Sınav kağıdımı öğretmene teslim edip sırama geçtim. Birkaç dakika sonra çıkış zili çaldı ve sınıftan çıktım.
Ellerimi hırkamın cebine koymuş,yürümeye devam ediyordum.
Köşelerde yiyişenler, kavga edenler ve cırtlak kahkahalarıyla gülenler vardı. İğrenç bir okuldaydım.
Lavaboya gidip yüzümü yıkadıktan sonra tekrardan sınıfıma döndüm ve çantamı yanıma aldım. Okuldan çıkıp şehir kütüphanesine doğru ilerledim.
Bazen insanlardan kurtulmanın en iyi yolu onlardan uzaklaşıp birşeylerle ilgileniyormuş gibi yapmaktı.
Okulun ucubesi olarak söylüyordum bunu.
Test kitabımı açıp işaretlediğim yerden devam etmeye başladım.
-⚰️-
Yüzümü yıkayıp aynadaki yansımama baktım. Gözlerime, boynumdan akan su tanelerine...
Ve ardından elmacık kemiğimin üzerindeki derin çizgiye.
Bir anda tenimde garip bir ürperti belirdi.
Bu düşündüğüm şey değildi umarım.
Aynaya odaklandım. Biraz sonra etraf buharlaşmış, nefesimin aynada kendine ait kocaman bir buğusu olmuştu.
Bu tamda düşündüğüm şeydi.
Farren...
Arkamı hızla dönüp lavaboya dayandım. Neden uzun zaman sonra buradaydı, ve ne için gelmişti?
Birkaç saniye sonra lavabonun bir köşesinde ışınlanmışçasına belirdi.
Güzelliği kaybolmuş, çirkinleşmiş ve yıpranmıştı.
Yaklaştı. Bir adım daha... Bir adım daha...
Eli yüzümde gezindi. Tedirgindim. Her an bir yara açabilirdi bedenimde. Ya da öldürebilirdi.
Parmakları yanağımdaki yarada gezindi.
-Uzun zaman oldu.
Yıllar sonra sesini beynimde işitebiliyordum.
-Açtığım yara yüzüne çok yakışmış.
Dudağının kenarları yukarıya doğru kıvrıldı.
Sesi beynimin içinde yankılanırken dışarıda ona ait bir ses yoktu.
Lavaboda bedenim dışında kimse olmadığını biliyordum.
Çünkü o yaşamıyordu.
"Neden buradasın?"
Elini yüzümden çekti ve lavabonun içerisinde gezinmeye başladı.
Belkide seni özlemişimdir.
-Ne dersin? Onca zaman sonra geldim, ve bana nasıl olduğumu sormak yerine neden geldiğimi mi soruyorsun?
Omuz silkti.
-Seni özledim.
Sessiz kaldım. Ondan ve yapacaklarından korkuyordum.
Onu tamamen hayatımdan ve beynimden uzaklaştırdıktan sonra... Şimdi tekrardan gelmişti.
Delirmemi istiyordu. Ya da ölmemi...
Hangisini yapacağını bilmiyordum. Ama bana zarar vereceği kesindi.
Karnıma saplanan tedirginlik terlememe neden oluyordu.
Ondan korkuyordum. Ve o bunu biliyordu.
-Seninle geçirdiğimiz zamanları özledim.
Yaklaştı ve başını göğsüme yasladı.
-Oyunlarımızı hatırlıyor musun? Benim dün gibi aklımda.
Huzursuzca nefes verdim.
-Neden bu eve taşındınız?
Ellerimi lavabonun taşına koydum.
Başı hala göğsümdeydi.
-O evinizi çok severdim. Bodrum katını hatırlıyor musun Pedro, saklambaç oynadığımız yeri.
Yana kayıp onu kendimden uzaklaştırdım.
"Farren,lütfen git!" Nefeslerim düğüm oluyordu.
Yutkunmalarım zar zor aldığım nefeslerimin soluk boruma girmesini engelliyordu.
-Neden bunu istiyorsun, oysa biz küçükken...
Gülümsedi ve birkaç adım geriye gitti.
-Küçükken sonsuza dek seninle kalmamı istiyordun hatırladın mı?
Benim,Farren sana inanan tek kişi. Hayali arkadaşın...
Başını onaylamazca salladı.
-Sen çok değişmişsin.
Oldukça...
Olgunlaşmışsın.
Kıkırdadı.
-Çok yakışıklı olmuşsun...
Aniden kaşlarını çattı. Ve yüzüne hiç yakışmayan gülümsemesi kayboldu.
-Ve nankör olmuşsun Pedro.
Adımları sertti. Ondan korkuyordum. Zaten o da bunu istiyordu. Onu görmemeye başladıktan sonra bile korkmaya devam etmiştim.
Çünkü korkular ruhtan kazınmazdı. Korkular sadece bastırılabilirdi.
Ve bende bu zamana kadar bastırmıştım.
Şimdi de karşımdaydı. Bastırdığım duygu bedenimden taşmıştı. Ve korku, bedenimin titremesine sebep oluyordu.
Dudaklarını kulağıma değdirdi. Her an küçük bir çocuk gibi ağlayabilirdim. Gözlerimi sımsıkı kapattım.
-Merak etme geri geleceğim.
Gözlerimi açmaya korktum.
Fakat sonsuza dek gözlerimi kapalı tutamazdım.
Açtım...
Ve gitmişti.
Ellerimi bedenime sardım ve bir müddet öyle kaldım. Baştan başlıyordum. En başa dönmüş, bastırdığım korkunun açığa çıkmasını izliyordum.
Hayali arkadaşım sandığım o çirkin yaratığın geri gelmesini istemeye istemeye bekliyordum. Elimden gelen hiçbir şey yoktu.
Yine tedavilere başlayacaktım.
Yine o iğrenç ilaçları kullanacaktım.
Yine nöbetler geçirecektim.
Yine uyutulacaktım.

Titremem biraz daha sakinleşirken lavabodan çıktım ve salona doğru hızla yürüdüm.
Babam koltuğunda gazete okuyordu.
"B-baba..."
Burnunun ucuna düşen gözlüğünün üzerinden 'ne var' dercesine baktı.
"Onu gördüm."
Yüzündeki korkunç ifade büyüdü.
Gözlerinde garip bir dehşet ifadesi vardı. Bunu söyleyeceğimi hiç beklememişti.
O da korkmuştu. En az benim kadar.
-⚰️-
Ellerimiz avuçlarının arasına aldı.
Ağlamak üzereydi.
Başımı göğsüne koydum ve kalbinin sesini dinledim.
«Jeg er bekymret for deg.»
(Senin için endişeleniyorum.)
Tek kelime bile etmedim. Sadece anneme belli belirsiz bir bakış attım.
Ne söyleyebilirdim ki?
Gözyaşlarını sildi.
Parmakları saçlarımda gezindi.
İkimiz de çok korkuyorduk.
Kalbi ağır ağır atıyordu. Diğer eliyle beni sımsıkı sardı.
Gözlerimi yavaşça kapattım. Uyandığımda bunun bir rüya olarak kalmasını diledim.
-

Dark Boy | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin