32

54 7 4
                                    

-
Okuldan sonra eve döndüğümde fazlasıyla yorgundum. Sınavlar ve Doruk'la uğraşmaktan yorulmuştum.
Fakat Hill'le vakit geçirmek için can atıyordum. Bu yüzden evin yolunu olabildiğince hızlı bitirmeye çalışıyordum.
Onu özlemiştim ve onun da beni özlediğine emindim.
Ne garipti değil mi,
Hayatıma bir doğum günü hediyesi olarak giren bu küçük canavar birden mutluluk sebebim olmuştu.
O geldiğinden beri Farren'ı görmüyordum.
Biraz rahatlamıştın fakat henüz tam anlamıyla değil.
Hiç kimsenin yapamadığını küçük bir labrador köpeği yapmıştı. O muhteşem bir yaratıktı.
Bunun için önce tanrıya ve ardından Leyla'ya teşekkür edecektim.

Kapıyı açtığımda Hill herzamanki yerinde beni bekliyordu. Annemin söylediğine göre her gün aynı saatte bahsettiğim yerde benim gelmemi bekliyordu.
Onun uslu bir köpek olduğunu size söylemiştim değil mi?
Oturduğumda hızla yanıma gelip başını elimin altına koymuştu bile.
"Merhaba Hill." diyip başını okşadığımda sevincini belli etmek istercesine güzel sesler çıkarıyordu.
"Hoşgeldin oğlum." sesi mutfaktan geliyordu. Etrafı güzel bir koku sarmıştı.
Muhtemelen bu koku annemin tarçınlı kekine aitti.
"Merhaba anne."
Kafamı kaldırıp ona selam verdikten sonra Hill'le birlikte üs kata çıktık.
Üzerimi değiştirirken o da etrafı tekrar tekrar keşfediyordu.
Hazırlandıktan sonra tasmayı Hill'in boynuna takıp ufak bir yürüyüş için yola çıktık.

Onunla oyunlar oynuyor, koşuyorduk. Mutluyduk ve hep böyle olmayı diliyordum.
-⛤-
Gecenin herhangi bir saati, kabussuz ve beyaz uykumdan aptal takırtılarla uyandım. Odamın içinden bir yerlerden takırtılar geliyordu.
Bunu kim yapıyordu hiçbir fikrim yoktu.
Umursamamak elimde değildi. Bu kadar şey yaşamışken 'Hill yapıyordur.' diyip uyuyamazdım.
Herhangi bir yaratık olabilirdi. Belki Farren'dı. Uyku sayesinde sersemleşmiş ayaklarımı bir arada tutmaya çalışıp yataktan kalkmıştım. Ayaklarımın üzerinde durmak oldukça zordu. 
Gerçekten de zordu.
Masama doğru yaklaştım.
Sesler masamın altından gelebilirdi.
Tak!
Sırtımı kamburlaştırıp masamın altına baktım. Karanlıkta hiçbir şey belli değildi.
Korkuyor muydum,
Bilmiyordum.
Ses de buraya ait değildi.
Yatağımın altından da gelmiyordu, aynı şekilde kapıdan ve banyomdan da.
Hill ortalıkta görünmüyordu, bu takırtıları o da yapmıyordu.
Belirsizliklerden ve gizemlerden nefret ediyordum.
Aptal zırvalıklar.

Son seçenek olarak dolabıma ilerledim. Tıkırtıların buradan gelmesi oldukça olasıydı. Hatta buradan geldiğine emindim.
Tek istediğim şey şu lanet takırtıyı kesmek ve yatağıma yayılıp temiz bir uyku çekmekti.
Kapıyı açtım. İçimdeki ürperti ılık bir su gibi içimde dolaşıyordu.
Vücudumdaki karıncalı his giderek artıyordu.
Korkuyor olabilir miydim, yoksa sadece merak mıydı?
Sanırım sadece merak ediyordum.
Korkmaktan yaklaşık birkaç önce pes etmiştim.
Askılığımdaki kıyafetleri araladım.
Tak! Tak! Tak! Tak!
Takırtılar hızlanmıştı.
Seslerin bana yakın olup olmadığını bilmiyordum. Sadece çok yoğundu.
Gözlerimi aşağıya doğru bakması için ittim.
Koca bir hiçlik.
Bu ses dolabımda da değildi.
Hill hareket seslerimden ve ayaklarımın parkedeki cızırtısından dolayı uyanmış ve aralı olan odamın kapısının arasından sıyrılmıştı.
Ve şimdi de yanımdaydı.
Sesi bulamayıp pes etmiş ve kendimi çarşafımın altında uykuyla uyanıklık arasındaki o ince perdenin önünde düşünürken bulmuştum.
Sesi, yani takırtıları şimdi daha net duyabiliyordum.
Tam da arkamdan geliyordu.
Evet, ses arkandaydı, tam da boynumda. Gözlerimin ulaşamayacağı yerden geliyordu o sesler.
Bedenimden geliyordu.
Ah, Farren, canın cehenneme.
-
Beni terket, bunu seve seve izleyebilirim.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dark Boy | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin