8

133 13 0
                                    

-
-Ürkme tavşan ürkme...
Avcı hala peşinde,
Ürktü tavşan ürktü...
Avcı birden düştü
Küçü-
"Yeter!" Dedim dişlerimin arasından.
Ondan kurtulmam mümkün değildi. Ondan kurtulamıyordum. Sabahtan beri onu dinliyordum.
O yokmuş gibi davranıyordum. Hiçbir işe yaramıyordu.
Onu zihnimden atamıyordum. Nereye kadar mücadele verebilirdimki? Sonunda bıkacaktım.
Bıkmak istemiyordum.
Buna devam etmeliydim.

Gözlerimi sınıfta gezdirdim. Ders boş olduğundan tüm öğrenciler dışarıdaydı.
Bense burada bir başıma kafayı yiyordum.
Bir dakika...
Tek başıma değildim. O kız da yine arka sırasında kitap okuyordu.
Adını bilmiyordum.
Aynı sınıfta olmamıza rağmen adını bilmiyordum.
Tanrım...
Bir an yanına oturup onunla sohbet edebileceğimi düşündüm. Fakat bu sadece bir saniyelikti.
Ben bir ucubeydim. Bu gerçeği unutmamalıydım.
Tekrardan önüme döndüm ve başımı sırama koyup uykumun gelmesini bekledim.
Günlerdir uyuyamıyordum. Lanet sorunlarım yine baş göstermişti. Belki şimdi biraz da olsa uyuyabilirdim.
Yavaş yavaş nerede, nasıl , ne biçim ve kim olduğumu unutmaya başlamış, kendimi uykunun kollarına doğru bırakmıştım.
-Pedro!
Bir anda irkilip aniden gözlerimi açtım.
Lanet olsun Farren, beni korkutma! Uyumaya çalışıyorum.
Kıkırdadı.
-Uyumana izin vermeyeceğimi çok iyi biliyorsun Pedro.
Başımı onaylamazca salladım.
«utviklingshemmede.»
(Geri zekalı.)
-Okulda şu dili konuşma aptal çocuk,insanlar garip bakıyor.

Hah şu kız hala seni mi izliyor?
Arkamı döndüm.
Tekrardan göz göze geldik.
Büyük ihtimalle yabancı bir dil konuşmam garibine gitmişti ve onun için bakmıştı.
Yoksa neden baksındı ki?
-Bir ucubenin kendi kendine yabancı bir dil konuşması garibine gitmiş ve bakmış olabilir.
Gözlerimi devridim.
Tamam Farren, dediğin gibi olsun.
Kıkırdama sesi kulaklarımda yankılandı.
Birkaç dakika sonra görüntüsü yanımda belirdi.
Yine o muazzam derecede ürkütücü olan sırıtışı yüzündeydi.
Tanrım, o çok korkunçtu. Gittikçe çirkinleşiyordu.
Ya da ben onu zihnimde çirkinleştiriyordum.
-Çirkin olduğumu düşündüğünü biliyorum Pedro.
Bıkkınca güldüm.
Ne o, zihnimi de mi okumaya başladın?
-Yüzündeki o tiksinç ifadeden her şey anlaşılıyor.
Dedi üzgünce.
Onu üzebildiysem ne mutlu bana.
-Söylesene Pedro, ikimizinde ortak yönü ne?
Kaşlarımı çattım.
Bizim hiç ortak yönümüz yok.
-Var Pedro, yanılıyorsun.

Neymiş o ortak yön peki?

-ikimizde korkuncuz.
Seni bir ucube olarak görüyorlar. Sıyırmışın tekisin.
Senden korkuyorlar, seni yanlarında istemiyorlar, seni çirkin buluyorlar.
Parmakları yüzümde gezdi.
Çene hatlarımı teker teker dolaştı. Sonunda çeneme geldi.
Çenemi hafifçe kavradı.
Korkuyordum.
Devam etti.
-İnsanlar seni çirkin buluyorlar, bu yüzün yüzünden değil, senin hareketlerin çirkin.
Çirkin tavırların, çirkin düşüncelerin var. İnsanlar çirkin şeyleri sevmezler, onlardan korkarlar.
Seni sevmedikleri ve senden korktukları gibi.
Ve...
Benden korktukları gibi.
Bak bana Pedro, çirkinleşiyorum.
Bu çirkinliği gören tek sensin. Ve benden korkuyorsun.
Çirkin olduğumu düşünüyorsun.
Beni yanında bulundurmak istemiyorsun bile.
Yüzümü ellerinden kurtardım.
Aslında elleri yoktu.
Ama sıyrıldım işte.
Ellerimle yüzümü ovuşturdum.
Saçmalıyorsun. Lütfen beni rahat bırak.

-Tiksinçsin Pedro.
Böyle hissetmeyi sonuna kadar hak ediyorsun.

Aptal varlık!
Başımı sinirle kaşıdım. Nefes alış verişlerim hızlanmıştı.
Hızla ayağa kalktım.
Çantamın en ücra köşesinde duran testimi ve birde kalemimi alıp hızla sınıftan çıktım.
Onu görmemenin ve hissetmemenin bir diğer yolu da başka birşeylerle ilgilenmekti.
Yani,belki öyledir. Artık bundan bile emin değildim.
Okulun kütüphanesine indiğimde burası olduğundan tenha ve soğuktu.
Soğuktan nefret ederdim.
Bana Farren'ı anımsatıyordu.
Çünkü ikisi de beni ürpertiyordu.
İkisi de tüylerimi diken diken ediyordu.

"Yapma Farren!"
Elindeki fotoğrafı almaya çalışırken çığlık çığlığa ona zarar vermemesi için yalvarıyordum.
"O benim için çok değerli..."
Orays buraya hopluyor, beni bir köpek gibi peşinden koşturuyordu.
"Onu bana geri ver!" Birden atak yaparak onun yanına doğru zıplarmışçasına koştum. Onu yakalayamıyordum. Sürekli oradan oraya ışınlanıyordu. Ona yetişmem imkansızdı.
Koşmayı bıraktım.
Yorulmuştum.
Bitlkince kollarımı yana attım.
Üzerimdeki kahverengi el yapımı örgülü kazağım beni kaşındırmaya başlamıştı. Terlemiştim.
Ve nefes nefeseydim.
Bitkin düşmüştüm.
Son kez yalvaracaktım.
"Lütfen Farren, Ona zarar verme. O büyük babama ait."
Evet, o büyük babama ait bir fotoğraftı. Ben ve büyük babama ait tek anı.
"Lütfen..."
Farren bir an durdu.
Elindeki kağıt parçasına baktı.
-Bu senin için o kadar önemli mi?
'Evet' dermişçesine başımı salladım.
Kağıdı avucu arasında sıkıştırdı ve kafama fırlattı.
Al o zaman.

Hatırladığım flu anılarımdan biriydi.
Hatırlamak istemediğim flu anılar...

Test kitabımda işaretlediğim yerden başlayıp problem çözmeye devam ettim.
Evet, muhtemelen ' ne kadar da inek' diyorsunuzdur.
Evet, tam da öyle biriyimdir.
Ve bunu seviyorum.

Biraz geçtikten sonra arka sıradaki kız da aramıza katıldı ve karşı masama oturdu.
Elinde kitabıyla gelmişti.
Kitap okumak için geldi.
Ah! Hadi ama,
Bunlar bir rastlantıdan ibaret olamaz.
Yanına gitmeyi bir kere daha düşündüm.
Fakat tekrardan vazgeçtim.
Yanına gidip ne diyecektim?
'Pardon beni neden dikiziliyorsunuz?'Mu?
Ah, unut gitsin.
-

Dark Boy | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin